• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.55)
yazgı - zeki demirkubuz
yabancı`nın birebir sayılamayacak uyarlamasıdır ve musa karakteri meursault karakterine benzemektedir.

gümrük memuru musa, birbirinin zıddı iki olay arasında fark göz etmeyen birisidir. annesinin ölümüne tepki vermeyen musa, iki çocuk ve bir anneyi öldürmekten sorumlu tutulmasına da sesini çıkarmaz...


  1. bu tarz karakterleri toplumda bulmak çok zor olduğundan filmde ara ara koptum sadece kitap uyarlaması gibi takip ettim. zeki demirkubuz'un diğer filmlerindeki gibi hayatından ta dibinden derininden öğeler görmekte zorlandım. bana göre bu filmdeki karakter biraz abartılıydı, daha gerçekçi de olabilirdi.
    abi
  2. filmin ilk yarısında nihilizmi kabullenme; ikinci yarısında ise isyan olarak lanse eden demirkubuz filmi. yönetmen yan karakterlere başrolün kızdığından daha fazla kızmamızı sağlasa da filmin sonunda herkesi bir nevi aklar.
  3. başroldeki karakterle bütünleşip düşününce böyle adamlar gerçek hayatta yok diyorsunuz ama bir bakıyorsunuz suskunları oynuyor dışardakiler buram buram hayatı sorgulatır "ne önemi var" ayrıca savcıyla konuştuğu sahne unutulmaz
  4. - benimle evlenir misin?
    - farketmez.

    gibi diyaloglar içeren film.
  5. filmin genel seyrinde ses efektleri dikkat çekerken
    ilginç bir psikolojiye sahip olan musa karakteriyle insanların hayatlarındaki sahtelikleri nasıl örtpas ettiklerini bize sunar.
    ancak karakterin aşırı tepkisizliği ve umursamazlığı da olmaması gereken boyuttadır.
  6. nihilizm; ateizm'den daha zor anlaşılan bir kavram. ateist olabilirsiniz ama nihilist olmak zordur ve nihilizm nedir merak ediyorsanız bu film fazlasıyla cevap veriyor. filmin sonunda yabancı - albert camus esinlenmesi üzerine film çekilmiş notu geçilmiş, açıkcası filmi izlerken (yabancıyı da okumuştum) daha çok dostoyevski ecinniler üzerine diyaloglar serpilmiş diye düşündüm.
    filmin sonundaki savcı musa diyaloğu kültleşir ve gelecek kuşaklara aktarılabilir. koltuğa çivileten cinsten bir masa tenisi maçı takip hissiyatı yaşattı.
    oyuncular üst düzeydi. serdar orçin macit koper'in zebercet'ine taş çıkartır derecede bir perfornmans ile parladı. engin günaydın ve zeynep tokuş da beklenmedik ölçüde iyilerdi.
    filmde kapı gıcırtısı, poşet hışırtısı ustaca serpiştirilmiş şekilde sinir bozma amaçlıyordu bir çeşit gerilimi yükselten unsur olarak hafızalarda yer aldı.
  7. zeki demirkubuz'un kapanmayan gicirtili kapilar takintisinin gozumuze sokuldugu yabancı - albert camus uyarlamasidir. mersault'u hic tanimamis olsaniz "bu nasil film?" sorusunu bolca sorarsiniz ama albert camus okumus biriyseniz film daha anlamli geliyor.

    !---- spoiler ----!

    bizim izleyicimiz bu tarz karakterlere aliskin olmadigi icin hemen filmin basindaki annenin vefatina verilen tepki ile filmi degerlendirip cok sacma film etiketini vuruyor ama yabanci kitabini okumus olsa filmde kitabin girisinin cok guzel uyarlandigini anlayacak ve karakteri onyargisiz degerlendirecek. filmde karakterin ic sesini duymadigimiz icin olumun ona ne ifade ettigini sadece "annem olmus" repligi ile degerlendiriyoruz. filmde daha cok icses olsa ve karakter kendi ile konusmalarini gosterse tadindan yenmez.

    !---- spoiler ----!