1. "dert" sözcüğü kim için ne anlama geliyorsa gelsin. derde sahip olduğunu düşünen varsa buraya yazsın. ne olursa. içimizde halledebiliriz bence. hatta belki yazarken rakılarımızı koyarız. karşılıklı olmasak bile kadehlerin tokuşturulmasından gelen o bilindik sesi duyarız.
  2. zaten itiraf başlığını biraz fazla geniş çerçevede kullanmamız sebebiyle toplaşmayı düşündüğüm başlık. zira itiraf etmek ve dert paylaşmak birbirlerinden oldukça farklı kavram ve eylemler.
  3. dert sahibi olmak sağlıklı bir şey sonuçta. kişiyi hayatta tutar. lakin öncelikli dert, kendi derdimizi kendimizin seçememesi.
  4. yatağımdan kalkıp tuvalete gidince uykumun kaçacağını bilmenin verdiği elem vücudumu irademe hapsedemememin hüznüyle birleşiyor, uyuyamıyorum.^:bütler var^
  5. --sende hoşlanmadığım hiçbir şey göremiyorum.
    ---ama göreceksin. ben de senden sıkılıp kendimi kapana kısılmış gibi hissedeceğim.
    --tamam
    ---tamam

    çıkamıyorum sözlük.kurtaramıyorum kendimi.biri yardım etsin bana
  6. yine eskisi gibi olacağımız günü beklemekten yoruldum. sayende daha iyi biriyim, tamam. ama sen olmayınca iyi biri olmamın ne yararı var anlamıyorum. o kadar insanı kurtarıp bizi kurtaramamam beni ne kadar çok kırıp döküyor bilemezsin.
    seni sadece çok çok üzgün olduğumda ve zor durumda kaldığımda arıyorum. bu yüzden beni çok güçsüz, çok kırılgan sanıyorsun ama değilim. gerçekten değilim. artık çok yoruldum, iyi biri olmak istemiyorum, geri dönmeni istiyorum.
  7. dört harften olusan koca bir kitaptir kendisi; kpss!
  8. bir türlü derdimi anlatamıyorum onun yerine düşünmemeye çalışarak aslında daha çok düşünmek, tırnaklarımı kanatana kadar yemek, derdimi küçümsemek gibi başarısız alternatif yollara başvuruyorum. o yüzden şimdi de anlatma yöntemini deneyeceğim, izninizle zehrimi kusuyorum.
    "her şey iyi olacak bir gün, biliyorum" gibi saçma bir umutla sürdürdüğüm yaşamım yaklaşık bir yıl önce son kalan umut tanelerini de yok ederek "daha kötü olamaz mı sanıyordun? al bakalım." dercesine canımı yakarak daha da kötüye gitmeyi başardı. yazmayı çok denedim, daha şiirsel yazdım kenara koydum, daha öfkeli yazdım onu da kenara koydum ama hiçbiri hissettiklerimi ifade edemedi, bu da edemeyecek ama artık dayanamadığım bir noktaya geldim. "senden daha kötü hayatlar yaşayan çok fazla insan var bencil ve şımarık olma" düşüncesi de yardımcı olmadı isyan etmek de olmadı. beni delirtmek üzere olan tüm olayların ortasında kendimi soyutlayarak odaklandığım saçma üniversite sınavı öncesi, bir hafta öncesi babamı kaybettim. bunu böyle yazmak çok zor ve fark ettim ki bu kelimeleri yan yana ikinci kullanmak zorunda kalışım. hep bundan kaçınmaya çalıştım ama belki de kabullenmenin ya da belki de atlatmanın tek yolu bu. üzerine söylenecek çok şey var. öncesiyle, sonrasıyla, o anıyla yazılacak sayfalarca şey var ama yazmak bir yana düşünmekten bile köşe bucak kaçıyorum. artık resmen hayalet gibi yaşıyorum ve kendimden sürekli bir şeyler kaybettiğimi hissediyorum. tek derdim, duam, çabam baş başa kaldığım, canımdan daha çok sevdiğim annemin mutlu olduğunu görmek. ama olmuyor, daha iyi olmasını dileyerek uyandığım her sabah daha kötü oluyor ve kendimi parçalasam da elimden hiçbir şey gelmiyor. acı veren çok şey var ama annemi mutlu edememek her şeyden çok acı verir oldu. delicesine debeleniyorum ve gücümü kaybediyorum, yalnızlaşıyorum, mutsuzlaşıyorum. ne yapacağımı bilmiyorum ve hiçbir şeyin iyiye gitmeyeceğinden oldukça emin olmaya başladım. her günü boğazımda bir yumruyla atlatmaya çalışır oldum ve bu yumruyla yaşamak çok zor. derdini anlatmayı sevmeyen biri olarak yazdığımdan da pişman olacağım biliyorum ama belki biraz hafiflerim.
  9. defter mizaçlı kitap. kitap görünümlü defter. başlığa dair ilk derdim buydu. sonra: vefat edene kadar, anneanneme "anne" derdim, geçen senenin son ayının ilk haftasında o'nu kaybettim. annemi kaybetmiş gibi oldum. 10 sene aradan sonra cenaze ve taziye için şehrime gittim. batıda kürt halkını savunup, memleketimde kürtçülerin yönetimi altında olan belediyede anadilimi konuşturmamaları çok ağrıma gitti. insan eksik bir varlık ama bu kadar da rezil olması acı bir şey. sen kalk daha düne kadar, kendini bilmezlerin asimile politikalarına kurban ol, erk ol ve asimile et! yazıklar olsun.

    cenaze mırra koktu ve çimen çiçeği koktu kabristan. anneannem ebediyete intikal etti. kuş gibi gittiğim şehre kuş gibi döndüm. bu sefer dönüş, bir yoğun bakıma mecburi istikamet oldu. büyükbabam yoğun bakıma kaldırıldı. bu yeni senenin ilk günleri. refakatçi kaldım yanında, orada şifayı kaptım. grip oldum diye karım ile aram açıldı. sonra yüksek ateşten ben hastanede kaldım. o ara kız kardeşim tahlil sonucu bekleyişinde. sonuç çıktı, sonuç fena. meme kanseri! odalar, katlar, imzalar, eşikler, terimler, ilaçlar, bir daha terimler, tahliller, bir daha terimler, imzalar, köşeler, köşeler... ve daha neler neler.

    sonra duaya bağlayan oldu. dua teslimiyetti.

    bir derdim var bin dermana değişmem demeyi o kadar çok isterdim ki.
  10. eğer birlikte olsaydık; sen içmezdin, ben antidepresan kullanmazdım.