1. kargaya yavrusu şahin görünür misali, her ana-babanın hem inanmak hem de inandırmak istediği umut cümlesi. kızsan kızamazsın, ne yapsın bizim çocuğun kafası pek basmıyor mu desin, türkiye'nin 81 ilinde üniversite var ama bu geri zekalı bir işletme bile kazanamadı mı desin. işin asıl acı olan kısmı ise, çok açık bir şekilde karakteri ve hayalleri okuma yazma işlerine uygun olmayan çocuktan; harıl harıl çalışma ve sınavlar kazanma beklentisine girilmesidir. ailelerin üzerinde bile kendince böyle beyaz yalanlar söyletecek bir baskı varsa çocuğun üzerindeki baskıyı düşünün bir de. ama maalesef bu durum, türkiye'deki üniversite okusun da ne olursa olsun mantığı devam ettikçe üstüne bu her sene değişen beş kuruş etmez eğitim sistemi ve konuşmasını bile beceremeyen, kendini geliştirememiş öğretmenler oldukça aynı şekilde devam edecektir. kendimizi kandırmaya, ilkokuldan üniversiteye kadar her sene sürekli ingilizce dersi alıp hala ingilizce ismini söyleyemeyenler varken biz ısrarla aynı şeyleri yapmaya devam edelim.
  2. 8 yıllık öğretmenlik hayatımda velilerden duymaktan bıktığım cümle. zaten zeki çocukların velileri değil de genelde daha düşük kapasiteli öğrencilerin velileri çok kullanıyor bu savunma mekanizmasını. tabi ki istisnalar mevcut.

    il çapında yaptığımız indirim sınavından sonra kayıt çalışması için velileri arıyordum. artık son öğrenciye gelmiştim yani çocuk yüzlerce öğrencinin girdiği sınavın sonuncusu ama veliye bunu söyleyemedim tabi. zaten sınava giren her öğrenciye yüzde on indirim yapıyorduk ben de direkt oradan girdim.

    a: anlattım bozukluğu
    v: veli

    a- tebrik ederim efendim çocuğunuz bizden yüzde on indirim kazandı.
    v- kim? benim çocuk mu? (adam şaşkınlıktan dilini yutacaktı)
    a- evet efendim. sınava girmişti bizde. dershaneye göndermeyi düşünür müsünüz?
    v- valla okuyacak olsa göndereyim de benim çocuk okumaz yani.
    a- niye okumasın efendim? biraz eksiği var biz de yardımcı oluruz. (burada ben de kendimden biraz utandım).
    v- ya hocam sağ olasın da benim oğlan mümkün değil okuyamaz. aynı bana çekmiş. ilkokulda hoca anlatırdı ben de öyle boş boş bakardım, hiçbir şey anlamazdım zaten ben de hamal oldum. bak doktorun, mühendisin çocuğuna ne güzel ders yapıyor. benimki de aynı ben, eve geldi mi kitap defter açmak yok. ben de ilkokulu zor bitirmiştim, bu da bitirse de hayırlısıyla bi işe versek.

    peki abi kolay gelsin sana deyip telefonu kapattım ama bir daha şu samimiyette bir veliye denk gelemedim.
  3. zeki değil ama çalışıyor denilen adamın tepeleyeceği şahıs. ama ikisi de hem zeki olan hem de çalışan insan kadar iyi değil. sıralama yapılacak olursa
    zeki ama çalışmayan<çalışan ama zeki olmayan< ikisine de sahip muhteşem varlık.
    ayrıca insana sordurtur zekiyse neden çalışmıyor diye.
    (ebeveyn avuntusu, öğrenci gazı, özel okul öğretmeninin maaşı)
    hiciv
  4. öğretmenlerin velilere "çocuğunuz salak" diyemediği için işte n'apssın adam/ kadın diye ürettiği savuşturma cümlesi. bir nev'i masum yalan.
  5. "annem göster ama elletme dedi" cümlesinin içindeki annelerin sığındığı çalışkan çocuk imajını karşı tarafa vermek isteyen bir tufana kapılıp giden kişilerin söylemleri.
  6. çok lanetli bir ikilem. gerçekten zeki ve çalışmayan insanlar var. yani adam sınava giriyor. direk derece. kazanmak istemediği sınavda bile top çekiyor. ama tembel adam. ehl-i keyf. ipimle kuşağım hesabı.
    şimdi ne olacak bu adam. girdiği her sınavı başarıyla geçmiş. gerçekten istedi mi yapıyor? ama istemiyor yatıyor. dünyaya arap olarak gelmek varmış der böyleleri...
  7. amcamın "zeki çocuk çalışması gerektiğini de düşünür" diyerek velileri göt ettiği hadise. katılıyor muyum? hayır tabi ki. milli eğitim müfredatıyla ilgilenmeyen çocukları seviyorum, ama öyle tablet telefon çocuklarını değil
  8. a çocuğu vardır, tarihi sevmez ama sınavı olduğu için 2 hafta düzenli ve sıkı sıkı çalışır.

    o çocuğu vardır, hiç çalışmaz yan gelir yatar ve sınava girerler. aynı notu alırlar, a çocuğu delirir.

    adalet? yok öyle bir şey.
  9. türk halkının hal-i pür melali..
  10. bu klişe bana öğretmenlerin velilerden dayak yememek için uydurduğu bir kaçış cümlesiymiş gibi geliyor.