1. basit tanımıyla ölüm kaygısı. mutlak olan sonun geleceğinin önceden farkına varılması. ölüm anksiyetesi ; ölümle yüzleşme sonucu oluşan içimizdeki karışıklıktır. derecesi hayatı tatmin derecesi ile ters orantılıdır. insanın hayat tatmini ne kadar az ise ölüm anksiyetesi o kadar fazla olur. anksiyete - kaygı - biraz yaşama telaşıdır biraz da yaşama gereksizliği düşüncesidir. napıyorum demektir, ne olacak sormaktır. ya düşündürür ya da düşünmekten kaçmaya iter insanı. ve iki seçenek de başka uçlara, başka yaşamlara götürür insanı. biri yaşamı zenginleştirecek potansiyel taşırken diğeri de yaşamdan daha da uzaklaştırabilir insanı.
    peki ölümü sıradanlaştırır mı ? biraz ama bu sıradanlaştırmadan çok kabul niteliğindedir. ölüm kabul edildiğinde yaşamın değeri insanın ellerine bırakılır. tüm sorumluluk, tüm yük artık bilinçli insanın kollarına çıkmıştır. ve eylemleri ile ölüme karşı duruşu ortaya çıkar.

    bu kaygının varlığının kesinkes kanıtlanmış mıdır ? hayır. özellikle freud bu görüşü kabul etmemiş ve eleştirmiştir. freud'a göre insan deneyimlemediği şeyi düşünemez veya ondan korkamaz. insanın ölümle ilgili kişisel deneyiminin mevcut olmadığını ve aynı zamanda insanın var olmayışımızı düşünmesinin mümkün olmadığı belirtmiş ve eleştirilerini dile getirmiştir.

    freud'ın yadsınamayacak yorumu sonrasında aklıma gelen ilk soru şu oldu ; ölümü hiç görmeyen bir insan ölüm kaygısı yaşar mı ? kanaatim yaşamaz yönünde ve bu yüzden ölüm anksiyetesinin insanın içinde uyandırılmayı bekleyen bir korku olmaktan çok dünyanın saçma sapan düzeninin içinde kendini unutmuş olan insanların, bir nevi kendini hatırlayışı olarak görüyorum. bu hatırlayışı ölümle bağdaştırmalarının tek sebebi nihai son olması. ayrıca öyle bir hale geldik ki yaşamımızda doğal olan tek şey ölüm. gerisi milyonlarca etken içinden çıkan milyonlarca şey. bu yüzden insanın kendini hatırlayışının ölüm ile açıklanması bana oldukça mantıklı geliyor.

    insanın kendine uyanışı gerçekten bir korku, bir kaygı mıdır ? burası cahillik erdem midir kapısının açıldığı yer oluyor galiba. ben sadece herkesin yaşamını kendi eline almasında yardım etmek isteyen bir youserim.
  2. yalom'un günübirlik hayatlar kitabında kendi hastalarıyla yaptığı seansları anlatarak yaşanmış örneklerle açıklamaya çalıştığı anksiyete türü. bireyin genellikle çevresindeki ölümlerden etkilenerek kendi ölümünü sıklıkla düşünmesi ve aşırı korku hissetmesidir.
  3. erotik bi durum. cok ciddiyim. belli bi sure sonra hissin tadini almaya falan calisiyosun. bence serin sekilde yaklasmak lazim bu duruma. yoksa kaybediyo seni kendi icinde. ozgurlugunu alip top ediyo.