1. aramızda elbet tercih yapacak olanlar vardır. okuyan, okumuş olanlar üniversiteler hakkında deneyımlerini yazarsa yönlendirici olur veya en azından fikir verebilir
  2. 2.deneyimim olmasına rağmen korkuyorum arkadaşlar. kararsızım. ne istediğimi bilemeyecek kadar çocuğum belkide. karar vermek sıkıntı değil aslında. korkuyorum sonrasının kötü olmasından. her şey bu tercihlere bağlı.

    tanım: bütün hayatımı, önümdeki 70 yılı, hatta hayat arkadaşımın kim olduğunu belirleyecek tercihlerdir.
  3. gitmek istediğiniz bölümü bitirmiş veya hali hazırda okuyan biri ile konuşmadan bodoslama tercih yapmayın. hatta bu söylediğimi tercih edeceğiniz üniversiteye ve fakülteye de uygulayabilirsiniz. yoksa daha sonra pişman olma ihtimaliniz fazla olur. okulunu sene atlamadan bitirenle de haddinden fazlaca uzatmış adamla da konuşun. bu söylediğim özellikle üniversiteler arasında çok fark ediyor.
    gazi üniversitesi inşaat mühendisliği ile alakalı soru varsa gönderin gelsin. yılların öğrencisi olarak en azından işin okuma kısmı konusunda fikir sahibi olmanıza yardım edebilirim.
  4. askerlik için şu söz söylenir "kim sana ne anlatırsa anlatsın, sen kendi askerliğini yaşayacaksın" aynı bölümde okuyan birden çok öğrenciye bölümle ilglili düşünceleri sorunlunca farklı zamanlarda farklı yanıtlar vermeleri beklenmedik olmaz. kim olduğunuz, kime evrildiğiniz, arkadaşlarınız, hobileriniz, ailenizin işi, ailenizle ilişkiler, tanıdıklar, akrabalar, özel yetenekler, gizli yetenekler, vs. vs. sebebi ile herkes ancak kendi deneyimini paylaşabilir, siz de alabileceğinizi, size uygun olanı süzersiniz. burada önemli olan iki şey var
    1- anlatıcının sınır koşullarını çok iyi tanımlaması: yani "makine mühendisliği okudum pişmanım" demek var, bir de " tek çocuk olduğum için puanım yetmesine rağmen ailem istanbula yollamadı. local bir üniversitede, kompleksli hocalardan ders aldım, ve belki de sevebilecekken, sevemedim." çok başka şeyler anlatır. dolayısı ile
    a) sizi çok iyi tanıyan ve analiz yeteneği yüksek bir dosta danışmak
    b) birazdan benim yapacağım gibi, genel ama temel bazı uyarıları dikkate alarak dümene sizin geçmeniz (ki potansiyel bir üniversite öğrencisine tavsiyem tabii ki bu olacaktır)
    2- dinleyicinin kendini bilmesi, mesela özel durumlarını, o durumlardaki başarı/başarısızlıklarını değil de, kendisi hakkında istatistiksel bir anlamı olacak bir "normal şartlarda ben" algısına sahip olması.
    gelelim kendi tecrübelerimden süzdüğüm genellemelere;
    i- şahsi kanaatim; özel bir ilgi/yetenek/fırsat vs. olmadıkça "önce üniversite-sonra bölüm" seçilmeli. üniversitede dersler elbette önemlidir, ancak üniversite bilginin kendi değil, bilgiye nasıl ulaşılacağı bilgisi + ufuk genişliği+sosyal ilişkiler ağıdır. büyük bir üniversite bunları sağlayabileceği için bölümünüz size çok uygun değilse bile, bir üniversiteden asıl almanız gereken şeyleri almış olursunuz, gerisi tabii ki size kalacak.
    ii- bölümlerin isimlerine değil, mezun olunca ne yaptıkarına bakın. ama gerçekten ne yaptıklarına, kitabi iş tanımına değil. "endüstri mühendisliği" bölümü çok mükemmel görünebilir ama, belki de mezunların %80'inin günlük yaptığı işler size çok sıkıcı gelecektir. seçmek istediğiniz meslekten en az 3 kişi bulup görüşlerini alın.
    iii- sona yazdım ama en önemlisi aslında. biricik olan yaşamınızı ne yaparak "harcamak" istiyorsunuz, ama bunu yaparken bir optimizasyon yapmak da zorundasınızdır " o faturalar ödenecek"
    evet tercih, 20 sonraki semtinizi, çocuklarınızın adını da etkileyecek biliyorum, elinizden gelen en iyi tahmini yapıp tercih yapın, beğenmezseniz değiştirmek için hiçbir zaman geç kalmış sayılmazsınız. tüm ilgili yazar ve okurlara başarılar.
    ben
  5. bundan 6 sene önce pek de tıp istemediğim halde etrafımdaki insanların ailemin hocaların gazıyla tıp fakültesi yazdım. madem istemediğim bir bölüm okuyorum o halde istediğim şehirde okurum deyip ege üniversitesini tercih ettim. şimdi durup düşündüğümde pişman mıyım diye, hayır değilim. neden pişman olayım ki? bu puanla kendi bildiğimi okuyup odtüye gitsem şimdi iki senelik mühendistim (en iyi ihtimalle) 3 küsür bin lira maaş alıyordum ve özel sektörün basamaklarında ezip ezilme arasında gidip geliyor olacaktım ki çok yarışmacı kompetisyon bi kişiliğe de sahip değilim, muhtemelen ezilecektim daha çok.

    şimdi yeni mezunum. 6 sene okudum tıp fakültesini bitirdim deyince insanlar ooooooooo oluyor ama okurken çok da kendimi yırtmadım açıkcası.. şimdi özel sektör şirket devlet atandın atanmadın derdim yok, devlet pat diye atıyor seni tercih yaptığın yerlerden birine. zaten başarılıysan tusu kazanırsan tercih ettiğin üniversitede uzmanlık eğitimini almaya başlıyorsun. kısaca temiz iş.

    tıp fakülteleri veya ege tıp ile ilgili sorularınız varsa yazabilirsiniz.
  6. vallahi diyeceğim şu ki : kaç sene hazırlanırsan hazırlan istediğin kadar danışmanlardı,hocalardı bir sürü bu konunun cini olmuş insan sana akıl versin. o an tam bir eşref saati. 2. senemde üniversiteyi kazanmış biri olarak aklımdan hiç olmayan bir bölümde ve şehirde okuyorum. bunun bilinçli olmakla,şöyle böyle olmakla bir ilgisi yok bana kalırsa. idealleriniz varsa diyeceğim bir şey yok tabiki ağrı'da da olsa yazın okuyun. ama bir idealiniz yoksa bana göre üniversitenin adını kıstas alın. devlet üniversitesinde okunmalı bu devirde.
    mavi
  7. önümüzdeki sene bu zamanlar muhtemelen benim de 2. üniversite olarak yapacağım eylemdir.

    (bkz: harita ve kadastro bölümü)

    bu bölümü okuyan, bilen kimseler var ise mesajlarını esirgemesinler.
  8. üniversite tercihlerini yapacak arkadaşlara elimden gelen her türlü desteği verebilirim. üniversite, fakülte, bölüm ve hatta il bilgisi isteyenler, lütfen danışmaktan çekinmeyiniz.
  9. kendi bölümüm beslenme diyetetikten yola çıkarak biraz da sağlık bilimleri için konuşuyorum;

    -bölüm ne olursa olsun kesinlikle köklü bir üniversiteyi zorlayın. yeni açılan üniversiteler, üniversitelerde yeni açılan bölümler her zaman risktir. deneme tahtası olursunuz. doğru düzgün hoca yoksa eğitiminiz de etkili olmaz. tek profesör 2 yardımcı doçent 3-5 asistanla üniversite eğitimini tamamlamak zorunda kalırsınız. anlamak yerine ezberlemek zorunda kalırsınız ki bu sınıf geçmek ve mezun olmak dışında, pratikte hiçbir işinize yaramaz.

    - hocasızlıktan, 1 yıllık mezun diyetisyenin beslenme biyokimyası dersi verdiği üniversiteler var malesef. (ki bizim bölümün temel ve en ağır dersidir)

    - hastanesi olmayan, ya da yapım aşamasında olan üniversitelerde sağlık bölümleri tercih etmemeye çalışın, kendi hastanesi varsa her şey ders gibi olur. aktif rol alırsınız ve uzun süre staj yaparsınız. diğer türlü, etraftaki çeşitli hastanelere gönderildiğinizde sadece gözlem yapma şansınız olur, özellikle özel hastanelerde hastaya bir cümle etmenize bile fırsat verilmez.

    -staj imkanlarını iyi araştırın. sağlık bilimlerinin yarısı staj demek. hastayla birebir görüşmeniz gerekiyor ve ne kadar çeşitli hasta- hastalık görürseniz o kadar iyi.
    ben 1 dönem boyunca çocuk hastanesinde staj yaparken başka üniversitelerde sadece 3 gün çocuk hasta görerek mezun olanlar da vardı.

    -bunu söylemek belki ülkenin durumu acı ama. iş başvurularında etikete çok önem veriliyor. bazı üniversite isimlerini söylediğinizde üst sıraya tırmanıyorsunuz. o yuzden mümün olduğunca böyle bir üniversiteye gitmeye çalışın.

    allah yolunuzu açık etsin.
    soru varsa, yardımcı olabileceğim bir şey varsa elimden geleni yaparım.aklınızda olsun.
  10. çok idealist değilseniz; odtü, boğaziçi ve itü'yü yazmayacaksaniz mühendislik okumayin.