1. meydanların halka yasaklandığı, taksime çıkmak isteyenlerin darp edilerek gözaltına alındığı, tüm emek ve demokrasi güçlerinin toplanma çağrısı yaptığı idareye bildirilmiş toplanma alanı olan bakırköy'de "saray savaş istiyor bizler barışı kuracağız" pankartının alandan içeri sokulmadığı 1 mayıs'tır. çünkü saray gerçekten savaş istiyor, fakat sınıf savaşı değil halkların savaşıdır istediği. bizler ise "sahip olduklarınız bizden çaldıklarınızdır" diyerek sınıf savaşını güçlendirecek ve bilinçle kenetlenmiş emekçi halklar olarak meydanlarda sarayın savaşına karşı haykıracağız.

    günlerin bugün getirdiği
    baskı, zulüm ve kandır!
    ancak bu böyle gitmez
    sömürü devam etmez!

    bu böyle gitmeyecek, sömürü devam etmeyecek, çünkü haramilerin saltanatını yıkacağız!
  2. 1 kişinin tomanın altında ezilerek öldüğü, 8 kişinin ağır yaralandığı, 208 kişinin gözaltına alındığı, darp edilip gözaltı araçlarında işkenceye maruz kaldığı gündür. cumhuriyet savcısının özel emriyle gözaltına alınanların avukatlarının müvekkilleriyle görüşmesine izin verilmemiştir. suruç'ta ölen yoldaşların resimlerini taşıyan pankartların alana sokulmadığı, bakırköy'de alana giriş yapan hdp kortejine polisin plastik mermilerle saldırdığı günde hâlâ meseleyi taksime indirgemek budalalıktır diyen budalaların varlığına tanık etmiştir bizleri. 1 mayıs'ta taksim'deyiz demek alan fetişizmi değildir. sendikal bürokrasinin bakırköy'ü onaylayan tavrı bugün mücadeleyi bir adım daha geri taşımıştır. fakat yine de desteklenir çünkü aylardır miting yapılmayan bir ortamda muhalefetin omuz omuza vermesi moral kaynağı olacaktır. tarihte her zaman baskılar yükseldiğinde toplumsal muhalefet de yükselmiş ve toplumun politikleşen katmanı genişlemiştir. baskının kaynağı yasaklara bir yenisini eklediğinde, örneğin 1 mayıs 1977'de olduğu gibi devletin halkı katletmesine sahne olmuş taksim gibi bir meydan halka yasakladığında devlete ve kurumsallaşmış baskı mekanizmalarına karşı ilk zafer bu meydan zapt edilerek kazanılır. kışlık sarayı nasıl basıldıysa kaçak saray da öyle basılır bir gün. alan tartışması bir yana, memleketin her köşesinde bombalar patlarken, toplumun büyük bir kesimi bombalı saldırıların travması altında olduğu için sokağa bile gergin çıkıp ani bir ses duyduğunda irkilirken ve kalabalık bir alana giren insanların aklından patlama ihtimali çıkmazken ölümü göze alıp o alana gidedilmiş olanların pankartlarla devrimcilik oyunu oynadığını iddia etmek zavallılıktır. bu işin nasıl bir kapasite istediğini; birer birer ölsek de güneşe gömülen yoldaşların bize teslim ettiği kızıl bayrağı bir adım daha ileri taşımak için biner biner geleceğimizi ve hiçbir bombanın gücünün bizi sindirmeye yetmeyeceğini iktidara göstermek için meydanlara akan dostlara hakaret eden patavatsızlardan daha iyi bildiğimiz şüphesizdir.