• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.99)
12 angry men - sidney lumet
genç bir adam babasını öldürme suçuyla yargılanmaktadır.12 tane jüri tartışmak için bir odada toplanırlar.bu jürilerden 11 tanesi çocuğun suçlu olduğunu söyler ama 8. jüri(henry fonda) suçsuz olduğunu söyler.diğer jüriler ona kararını değiştirmesinde ısrar etmektedir ama tartışmadan kararını değiştirmeyecektir çünkü boş yere masum bir çocuğu ölüme göndermek istememektedir.sadece bir odada geçen ve sadece konuşma üzerine yapılmış ve klasikler arasına girmiş sidney lumet in başyapıtı, sinema tarihinin en önemli filmleri arasında gösterilmektedir.


  1. "on iki engri men" şeklinde telaffuz etmezseniz kimse bu filmden bahsettiğinizi anlamaz. öyle de kırılamaz bir yanlış telaffuz duvarına sahiptir.
  2. bu filmi izledikten sonra ilk aklıma gelen şey, filmin acaba isa'ya ihanet edip daha sonra da vicdan azabından intihar eden yehuda'nın bir günah çıkarması şeklinde okunup okunamayacağıydı. çoğu kült denilen sanat eserinde -ister film, ister bir tablo, ister edebi bir metin olsun-, bu hıristiyan anlatısına rastlamak mümkün. dolayısıyla 12 sayısını görünce insanın aklına ilk gelen de bu olabiliyor. idama gidecek bir çocuk (isa), kaderi 12 jüri üyesinin kararına (havarilerin vicdanında saklı sadakatine) bağlı bir şekilde saatlerce odanın kapısı açıldığında verilecek haberi bekliyor ve bir kişi (8. üye), bu sefer (yehuda) aynı hataya düşmüyor. hataya düşmemekle kalmıyor, diğer 11 adalet havarisine de kendini inandırması gerekiyor. belki de sadece hukuk filmi olmaktan öte, döneminde çok yaygın olduğu üzere bir amerikan propaganda filmi midir düşünmek gerekir. demokrasisiyle, vicdanıyla yehuda'nın hatasına düşmeyen bir sistemimiz var alt metnini bu mitolojiyi tanıyan hıristiyanlar şüphesiz ki alacaktır, bana kalırsa. muhafazakar sscb halkı da dahil (tabii görselerdi).
  3. hukuk fakültesini yeni kazanmış öğrencilere zorla izlettirilen klasik filmdir. henry fonda nın oyunculuğuna da ayrı parantez açmak gerekir.
  4. bu filmi ilk izlediğimde aklıma gelen;

    suçu kesinleşmediği herkes masumdur. evrensel bir doktrindir ve kişilerin sert çekirdek haklarındandır.

    (bkz: masumiyet karinesi)

    edit.
  5. şehir tiyatrolarında on iki öfkeli adam ismiyle sahnelenmektedir. hem filmi hemde tiyatrosu mutlaka izlenmeli...
  6. başrolü odada 11 akpliyi başka partiye oy vermeye ikna etmeye çalışsaydı büyük ihtimalle katil olurdu.
  7. her hukukçunun kesinlikle izlemesi gereken, makul şüphe ve masumiyet karinesini temel alan film, anglo-sakson hukuk sistemindeki jüri yapısını gözler önüne sermesi açısından da bir başyapıttır.

    babasını öldürmekle suçlanan çocuk idam cezasına mahkum edilmiştir, ancak dava jürinin vereceği karar neticesinde mahkemece ya tekrar görüşülecek ya da jürinin de idama karar vermesi sonucuyla idam kararı mahkemece onanacak ve çocuk darağacına gidecektir.

    12 kişilik jüri üyesinin 11'i çocuğun suçlu olduğu konusunda hemfikirdir, ancak 12'de 12 gerekmektedir çocuğun idam kararının onanması için, davanın tekrar görüşülmesi için gerekli sayı ise yine üye tamsayısıdır. yani çocuğun masum olabileceğini düşünen/iddia eden kişi-soyadının davis olduğunu filmin en sonunda merdivenlerden inerkenki sahnede öğreneceğimiz henry fonda'dan başkası değildir, ve diğer jüri üyelerini ikna etmek zorundadır.

    film 96 dakika boyunca bir odanın içinde karakter analizleri ve önyargılarımızla alakalı izleyicisine büyük dersler vererek sürmektedir.
  8. Her on türk izleyiciden onbeşinin,adını "oniki engri men" olarak okuduğu filmdir.

    Eski, siyah beyaz bir film olmasına, tek mekanda geçmesine ve aksiyonsuz bir şekilde bolca diyalog içermesine rağmen her bir dakikasını merakla izleyeceğiniz ender filmlerden. Konusuna yukardaki entry'lerde detaylı değinilmiş bolca. Ben ekstra şunu gördüm (ki çoğu izleyici de fark etmiştir) , karar alırken, özellikle başkaları hakkında bir şey düşünürken geçmiş yaşantılarımızın fazlasıyla etkisi altında kalabiliyoruz. Karşımızda hiç görmediğimiz, hakkında yalnızca duyduklarımız kadarıyla bilgi sahibi olduğumuz bir insan için bile ilk izlenimi geçmişin yola döktüğü ekmek kırıntılarıyla bulup oluşturuyoruz. Ki çoğu zaman olumsuz tecrübeler yönlendirici oluyor, zararlı önyargıları bu olumsuz past tense oluşturuyor.

    Nihayetinde bir klasiktir,izlenmesi elzem,üstelik keyifli bir filmdir. Ayrıca o en çok bağıran adamı "yargıç şekerleme"'ye benzetmeyen bizden değildir.