1. üzerinden tam bir yıl geçen kaza değil cinayet.
    soma'da yaşananlar maalesef bu ülke için bir ders olmadı. (bkz: ermenek faciası)
    (bkz: yaşam odası zorunluluğuna ret)
    üzerinden yıllar geçse dahi unutmamalı, unutturmamalıyız, yitip giden canların hesabını tek tek sormalıyız.
  2. "önce iş güvenliği" yazan bir yerde çalışıyordu onlar ama önceliği "para" olan vahşi insanların kuyularında; kimi boğuldu, kimi kayboldu... kafalara nakşedilmiş 301 işçinin aslında üç yüz bir olmadığını da suskunlukla ifade ettik.

    o gecenin sabahı olmadı. bekleyiş belki de yakınlarınca hiç son bulmadı. aradan geçen iki yılla çocuklar 2 yaş daha aldılar; babasız.. göz göre göre gelen ölümün, henüz acımasız yanlarını bilmiyor belki de pek çoğu.

    nitekim sağ olarak kurtulmayı başaran, üstelik o halde çizmelerinin pisliğini değdirmemek için de hala incelik gösteren o kara kara adamların verdiği kan donduran ifadeler vardı apaçık; "pek çok işçi madenin içindeki makinalara hava veren istim borularını delerek hayatta kaldı, bir kısmı da "demirin içindeki oksijeni" emerek. soma'da, 301 madencinin öldüğü o gün, küflü maskesinin çalışmadığını söyleyeniyordu. sağ kurtarılamayan 301 madencinin kaçının gaz maskesi çalışmadığı, kaçının yerde öylece bırakılmış bir demire takılarak düştüğü ve kalkamadığı, kaçının madenin içindeki dar yollardan birinden geçecek mecali kalmadığı için öldüğünü bilmiyoruz. ancak sağ kalan işçilerin söyledikleri, bilirkişilerin yaptıkları keşiflerde çekilen fotoğraflar bize madenin içinde böyle büyük bir facia yaşandığında sağ kalmanın hiç de kolay olmadığını gösteriyor." ^:bbc türkiye rengin aslan^

    ne ilkti ne de son olacaklar. onlar gideli aslında hiç bir şey değişmedi. memleket yangın yeri. daha dün akşam ve sabahında yine bir çok bomba ve şehit haberleri geldi. kana susayanlar olduğu müddetçe de bu acılar dinmeyecektir.
  3. sağ kurtulan madencilerden biri: "arkadaşlarımız madende öldü, biz de açlıktan öleceğiz". cinayetle ilgili çeşitli kanallarda konuştuğu için o madenciye bir yıldır hiçbir maden ocağı iş vermiyor, eşi ayda 250 liraya bir okulun temizlik işlerini yapıyor, evde okulun yemekhanesinden kalan yemekleri yiyorlar, çocuklarına sabah 1 lira okul harçlığı veremiyor.
    http://haber.sol.org.tr/medya/solda-gunun-manseti-soma-katillerinin-tam-listesi-113595
    mesut
  4. "arkadaşlarımız madende öldü, biz de açlıktan öleceğiz" diyen madencinin ismi nihat çelik'tir. madenlerdeki insanlık dışı sömürü düzenini, katliamın sorumlularını açıkça, dobra dobra anlatmıştır. sermayeyi ve devleti karşısına almaktan çekinmemiştir. yaptıklarının bir bedeli vardır, o bedeli ödemektedir.

    namuslu, dürüst bir hayat sürmenin; iyi, güzel, düzgün bir insan olmanın bir bedeli vardır. oturduğunuz yerden, kendiliğinden, ex definitio onurlu bir yaşam süremezsiniz, haysiyet sahibi biri olamazsınız. bunlar için mücadele etmeniz, o acıları yaşamanız, o bedelleri ödemeniz gerekiyor.
    mutlu
  5. soma davası görülmeye devam ediyor, sanıklar modaya uymuş: "fetö yaptı!"
    ne denir böyle bir yüzsüzlüğe... bilemiyorum

    "Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 6'sı tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine 56 günlük aradan sonra yeniden başlandı. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan ifadesinde "Ülkemiz PKK, DHKPC, FETÖ saldırısı altındadır. Bu örgütler Soma'yı da yapmışlardır." diye konuştu. Öte yandan Can Gürkan'ın müdafi Avukatı Kadir Çekin ise "15 Temmuz'un her şeye olduğu gibi bu yargılamaya da etkisi olacak, göreceksiniz." dedi."
    mesut
  6. bugün yıl dönümü olan facia. unutmadık diyoruz ama soma'yı çoktan unuttuk. atılan tekmeleri unuttuk, gömleği kirlenmesin diye düdük gibi olanları izleyen bakanı unuttuk, "çizmerimi çıkarayım sedye kirlenmesin" diyen madenciyi unuttuk, ihmali olanları unuttuk, ölenleri unuttuk, dağılan aileleri unuttuk... eğer unutmasaydık ne o maden o şartlarda tekrar açılırdı ne de soma gibi bir yerde insanlar kendilerini tekmeleyen, açlıkla terbiye eden hatta öldüren kişilere oy verirdi.

    hatırladıkça içimin yandığı gözlerimin dolduğu kaza değil cinayet olan olay. keşke unutmasak hep hatırlasak...
  7. akhisar ağır ceza mahkemesinde görülen soma davasında mahkeme ara karar verdi. sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme duruşmayı 18 ağustos'a erteledi. soma a.ş. yönetim kurulu başkanı can gürkan’ın avukatı kadir tekin gürkan’ın tahliyesini talep etti. tekin gürkan'ın tutukluluk halinin vicdanını sızlattığını belirtti. bir madenci eşi bayıldı.

    soma davasının ara kararının verilmesinin ardından açıklama yapan müşteki avukatlarından selçuk kozağaçlı, sanık mühendis ve teknikerlere seslenerek, “tutuklu ve tutuksuz maden mühendisi sanıklara sesleniyorum; bu kadar açık görülebilen, bu kadar ucuz bir oyunla hayatlarınızı karartmayın. burada 15 yıldan müebbet hapse kadar hapis cezalarının söz konusu olduğu bir yargılama yapıyoruz. sadece vicdan ve ahlak meselesi değil. vicdanlara seslenmiyorum. ahlaklarına seslenmiyorum. akıllarına sesleniyorum; eğer bu yolla devam edecek olurlarsa, patronlarını korumak için ayda 30 bin lira maaş alan üst düzey temsilci mühendisleri korumak için bu şekilde suçu üstlenmeye devam edecek olurlarsa onlar kurtulur kendileri de yatarlar” diye konuştu.
  8. bugün ikinci yılını geride bırakırken unutulmaya yüz tuttuğunu hatırlatmak istediğim faciadır. ilk duruşmada davaya giden binlerce kişi varken ve gelenlerin sadece ellide biri salona sığarken, 12 nisan 2016'daki son duruşmada akhisar ağır ceza mahkemesi’ne yalnızca hâlâ duyarlı kalabilen son kitle ve yol parasını denkleştiremedikleri için imece usulüyle toplayan madencilerin yakınları gelebilmiştir. bunun altını özellikle çiziyorum çünkü bir davanın takipçisi kalmazsa o dava her zaman sermayenin işine geldiği gibi çözümlenir ve rafa kaldırılır. keza gidişat da bu yöndedir. tutuklu sanıklardan ikisi tahliye edilmiştir. aylardır ortada olmayan ve soma davasının çözümü için büyük önem taşıyan topçu defterleri ortaya çıkmış olmasına rağmen "bu defterler bizde, tasnif ediyoruz, uygun hâle gelince mahkemeye sunacağız." diyen sanık avukatları tarafından mahkemeye teslim edilmemiştir. bu düpedüz delil karartmaktır. zaten temel amaç da delilleri yeterince kararttıktan sonra alt düzey mühendislerin ağır cezalar almasını ve esas sorumluların beraat etmesini sağlamaktır. şirketin altı tane madenini yönetmekle sorumlu genel müdürün duruşmada saraydaki diktatörün fıtrat edebiyatıyla ‘maden mühendisinin kaderi böyledir. bu mesleğin tabiatı böyledir. ya sanık olursunuz ya ölü olursunuz.’ demiş olması alt düzey mühendislere biçtikleri rolü net bir şekilde ortaya koymaktadır.

    2005 yılından beri madencilik yaptığını ve atabacası’nda görev yaptığını belirten sezai yıldırım'ın “kullandığımız maskeler, ferdi kurtarıcı maskesi değildi. ferdi kurtarıcı maskesi olsaydı, kardeşlerim ölmezdi. bu maskeler faciadan sonra kullanılmaya başlandı” şeklindeki ifadesi tüm önlemlerin alındığını fakat bunun bir doğal afet olması sebebiyle engellenemeyeceğini iddia eden sanıklara tek başına cevap niteliğindedir.
    tanıkların dinlenmesi sırasında sanık avukatlarından yusuf koçyiğit, madenci ailelerini kast ederek, “seyirci baskısı altındayız. yeteri kadar savunma yapamıyoruz” demiştir. faciada hayatını kaybeden madencilerin yakınlarının haklı isyanına bile tahammül edemeyenler, hapishanede yapılan hukuk dışı anlaşmalar sonucunda tutuklu yargılanan sanıkların ifadelerini değiştirmesine sebep olanlarla aynı kişilerdir.

    soma'da işlenen suç toplumsal bir suçtur. soma'da yaşanan 21. yüzyıldaki en büyük maden faciasıdır. hükümet bu toplu işçi cinayetinin birinci dereceden sorumlusudur. katliamın temel nedeni, 80`li yıllardan başlayarak sürdürülen ve akp hükümetince de benimsenen emek düşmanı neo-liberal politikalar ve uygulamalarıdır. facia, hem madencilik hem de işçi sağlığı ve güvenliği alanında akp iktidarı boyunca ağırlaştırılmış bir biçimde sürdürülen özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarının sonucunu net bir biçimde göstermektedir.

    şirketin “ne pahasına olursa olsun, maliyeti düşürme ve üretimi kesintisiz sürdürme” yöntemi bariz bir burjuva tepkisidir, kâr odaklıdır. fakat görünen tablodan yalnızca şirket sorumlu olamaz, siyasal iktidarın büyük bir payı vardır. bu üretim modelini yaratan, kömür madenleri ve linyit sahalarını ihalelerle devredenler ve denetim sorumluluklarını yerine getirmeyenler ve faciadan iki hafta önce, 29 nisan 2014'te soma’da art arda meydana gelen kazaların ve yaşanan ölümlerin sorumluları ile nedenlerinin araştırılması amacıyla mecliste bir araştırma komisyonu kurulması istemiyle verilen önergeyi reddedenler yaşanan iş cinayetlerinin sorumlusudur.

    bugün hiçbir madenci 13 mayıs 2014'te olduğundan daha güvende değildir. üstelik bu facianın failleri maden ocağını yeniden açma peşindeler.

    facianın meydana geldiği eynez maden ocağının yeniden açılacağı konusunda müşteki avukatlarından selçuk kozağaçlı'nın  yaptığı değerlendirme dikkate değerdir.

    “hiç utanmadan 30’a yakın mühendis, baş mühendis, tekniker ‘biz bu felaketin, bu katliamın nedenini hala bulamadık. hapishanede kafa kafaya verdik. bir buçuk yıldır düşünüyoruz. bilimsel raporlar okuduk. hala nasıl olduğunu anlayamadık.’ diyorlar. bu madeni önümüzdeki ay açmaya çalışıyorlar. nedenini anlayamadıkları bir faciada 301 insanımızın katledildiği madeni utanmazca açmaya çalışıyorlar. işte bu yeni 301 kişi bu yüzden ölecek. buna izin vermeyeceğiz. bu dava, bu ülkenin madencilik sektöründe en büyük davasıdır. bu ülke maden patronlarının, siyasi iktidarlarının aralarında havuz kurarak işçileri öldürtecek bir ülke olmaktan çıkacaktır. öldürtmeyeceğiz kardeşlerimizi, sevdiklerimizi. bu dava bunun tescilidir.”

    2 gündür aynı gömleği giydiği için isyan eden enerji ve tabii kaynaklar bakanı taner yıldız'ı da, ambulansa alınırken "çizmeleri çıkarayım da sedye kirlenmesin" diyen işçiyi de, başbakan danışmanı yusuf yerkel'in madenciye attığı tekmeyi de, olaydan önce muhalefet gündemi tıkamak için eften püften araştırma önergeleri veriyor diyen şamil tayyar'ı da, "bunlar olağan şeylerdir. literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. bunun yapısında fıtratında bunlar var. hiç kaza olmayacak diye bir şey yok.'' diyen başbakanı da unutmayacağız.

    kaza değil cinayettir bu, sermaye ve iktidar işbirliğinde yapılmış bir katliamdır. yargının bağımsızlığına zerre güvenimiz olmasa dahi katil devlete hesap verdirmek için son duruşmaya kadar soma davasının takipçisi olmak zorundayız. davanın sonucu ülkedeki tüm madencilerin kaderini belirleyecek. çünkü bu dava burjuva hukukuyla yargılanan bir sınıf savaşıdır, bir yanda burjuvazinin sanık avukatları varken diğer yanda proletaryayı savunan devrimci işçi avukatları vardır. sonuç bu sebeple kritiktir, davanın kazanılması en azından her gün ölümle burun buruna yaşayan diğer madencilerin hakları ve güvenliği için bir dayanak teşkil edecektir.

    "yerin derinliklerinden geldiler
    ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
    ne kadar diplere bastırılsa
    o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
    ağır ağır geldiler...
    sonra hergün geldiler artarak geldiler
    kadınları çocukları ve alkışlarıyla
    yoğurt mayalar gibi geldiler
    pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
    su gibi ateş gibi
    her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
    yeni yollarla tanıştı ayakları
    her gün yeni kabuklar çatladı
    yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
    bir kent oldular sonunda
    ve adını değiştirdiler ülkenin"

    maden-piyasa ilişkisini müthiş biçimde somutlayan bir belgesel önerisiyle noktalıyorum.

    (bkz: 16 ton - ümit kıvanç)
  9. içimde duyduğum öfkenin, yaşadığım üzüntüden daha fazla olmasına neden olan facia. tekmeci şerefsizleri, bu işin fitratında var diyenleri asla unutmadık,unutmayacağız! bu ülke için hiç bir şey ders olmaz. bu kültürde ders çıkarmak diye birşey yok.
  10. one