• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.08)
1984 - george orwell
george orwell'in kült kitabı bin dokuz yüz seksen dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştürüldüğü totaliter bir dünya düzeni, romanda inanılmaz bir hayal gücüyle, en ince ayrıntısına kadar kurgulanmıştır. geçmişte ve günümüzde dünya sahnesinde tezgâhlanan oyunlar düşünüldüğünde, ütopik olduğu kadar gerçekçi bir romandır bin dokuz yüz seksen dört. güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen bir başyapıttır; yalnızca yarına değil, bugüne de ilişkin bir uyarı çığlığıdır.


  1. sadece bir edebi eser ve kaliteli bir distopya değildir. bir uyarı kitabıdır 1984. george orwel'ın amacı en doğru geleceği tahmin etme çabası değildir. cesur yeni dünya ile kısyasını bu yüzden çok doğru bulmam. cesur yeni dünya daha olabilir bir dünya tasvir eder, karanlık bir gelecekten ziyade olası bir geleceği tasvir eder ve yaban karakteriyle gelecekteki değişimin boyutlarından bahseder ancak 1984'ün geleceği tasvir etme gibi bir derdi yoktur.

    abartılı bir eserdir. abartılıdır çünkü okuyucuyu korkutmak ister orwel. kişisel gizlilik ihlalinin ne boyutlara ulaşabileceğinden bahseder. kullanıcıya "kişisel gizliliğinize dokunacak her şeye sonuna kadar tepki gösterin" der.

    1949 yılında basılmıştır roman ve hikayesi 1984'te geçer. eminim ki orwel gibi bir zeka sonuna kadar farkındadır 35 sene içerisinde dünya bu derece değişemez. onun asıl amacı basit bir gelecek tahmini yapmak değildir. amacı uyarmaktır. çok yakın gelecekte bu gerçekleşebilir demek için çok yakın bir gelecek belirler kendisine. işin dramatik tarafını daha iyi görebilmemiz için çok abartılı bir tablo çizer.

    1984, totoliter rejimin ne boyutlara gelebileceğinden bahseder. şayet siz ona kişisel verilerinizi verirseniz, rejimin ne kadar güçlü olacağından bahseder. her tarafı abartılı bir eserdir çünkü korkutmak ister, topluma "sakın buna müsade etmeyin" der.

    eserin gerçekliğe ne kadar yaklaştığına dair yorumlar sığdır. amacı bir tahmin yapmak değildir ki "iyi tahmin yapamamış" eleştirisi alsın.

    bu gün devletlerin kendi halkına, özellikle internet ajanlığı yaptığı, her olaydan sonra bu derece büyük tepkiler veriyorsa bunun en önemli sebeplerinden birisidir bu eser. bu gün mhp millet vekili meclis kürsüsünde rte'yi eleştirmek için atıfta bulunduğu bir eserdir.

    tarihi, insanları bilinçlendirerek değiştirmeye çabalayan bir edebiyatçının romanıdır. saygı duyulasıdır.
  2. 18 yıllık bi dostumun tavsiyesi üzerine okumuştum 1984'ü. ütopya-distopya muhabbeti yaparken şaşkınlık içinde nasıl okumazsın diyerekten bazı küfürler etti. hatta bununla yetinmeyip yürü gidiyoruz d&r'a deyip götürdü hediye olarak koltuğumun altına sıkıştırdı.

    dili çok akıcı, konusu sürükleyici (her ne kadar insanı darlasa da) muhteşem bir distopya örneği. özellikle dil konusu üzerinde durması, insanların ancak kelimelerle düşünüyor olmasının vurgulanması ve olası bir faşist yönetimde dil hamleleri ile düşünme kapasitesinin düşürülmesi oldukça ilgi çekici ufuk açıcı mevzulardı. kitap hakkında yazılacak çok şey var ama şimdi spoiler olmasın. şiddetle tavsiye edilir.
    abi
  3. kitabın ısrarla üstünde durduğu mevzu dildi. dilde sadeleştirmeye giderek düşünme gücünü yıpratmak nihayet düşünemeyen insanlar ortaya çıkarmak sistemin yapmaya çabaladığı işti. sahiden de insanlar sadece kelimelerle ya da kavramlarla düşünüyor olabilir. dil olmasaydı acı çekmez miydik tartışılabilir bence.

    his diye bir şey var sonuçta, bize yapılan kötülüklerin karşısında konuşamasak bile hissederiz. yani fakirliği hissedebiliriz, aç kalırız ve gören gözlerimiz birilerinin zenginliğini illa ki görür. insanların köleleştirildiğini fark etmemesi için sadece dillerini ellerinden almak yetmez, gözlerini de oymak lazım, kulaklarını da sağır etmek lazım. o zaman da işe yaramazlar. yani bu distopya hiçbir zaman kurulamayacak. savaş barış olamayacak, özgürlük kölelikte aranmayacak ya da bilgisizlik mutlulukla eşdeğer olmayacak.

    her zaman fakir köleler güçleri yettiğince zengin efendilere karşı gelecek ya da onların yerine geçmek isteyecek. sistemlerin zorbalıktan ve tehdit etmekten başka şansı yok.
    abi
  4. orwell görse ayakta alkışlardı!

    "her şeyi mutlak kontrolü altında tutmak isteyen bir iktidarın anlatıldığı bu romanda, “hakikat” düzenli olarak eğilip bükülüyor, gerçeğin ne olduğu iktidarın politikalarına göre değişebiliyordu.

    bir gün “iyi” denilen başka bir gün “kötü” oluyor, bir gün “düşman” ilan edilen, öteki gün “dost”a dönüşebiliyordu."

    http://www.yurtgazetesi.com.tr/kose-yazilari/orwell-gorse-ayakta-alkislardi-h9625.html
    mutlu
  5. sadece sosyalizm değil, kapitalizm eleştirisi de içerir. hatta yorumu bir adım öteye taşırsak, eleştirilen şey salt sosyalizm değil, stalin'in anladığı sosyalizmdir. aynı şey "animal farm" için de geçerlidir. kapitalistler orwell'in hiç arzu etmediği biçimde propaganda aracı olarak kullanmıştır bu kitapları.

    can yayınları'ndan basılan 1984 ve animal farm'ın önsözünde bu duruma açıklık getirilmektedir.
  6. gunumuz türkiye'sine bir yolculuk gibi geliyor bana. on numara bir kitap
  7. öncelikle zamyatin'in biz adlı kitabının okunmasını öneririm.
  8. öncelikle, bu kitabın eleştirisi sosyalizme yönelik değil, yazıldığı dönemin reel sosyalizmine yöneliktir. george orwell'in kendisi de bir sosyalistti zira.

    her türlü otoriter yönetimde bu distopyadan izler bulmak mümkündür, hepsinin izlediği yollar birbirine benzerdir bu otoriter yönetimlerin çünkü. özellikle "yenikonuş" ile dilin bir toplumun düşünsel hayatında ne kadar etkili olabildiğini ve dilin topluma karşı bir silah olarak kullanılabileceğini göstermekte bu roman.

    george orwell'in 1984 ve hayvan çiftliği'ni yazmadan önce ispanya iç savaşı'ndaki anıları ve gözlemlerini yazdığı homage to catalonia kitabı da kesinlikle okunmalıdır orwell'in reel sosyalizme neden bu kadar taktığı merak ediliyorsa.
  9. kitabı çok beğenilince filminin çekilmesine karar verilmiş. set türkiye'de kurulu oyuncular da biz.
  10. 1984 üzerine her düşündüğümde aslında henüz kitabın öyküsünün bizim yaşamımızda sonlanmadigini, ama eğer yaşamlarımizda ve düşüncelerimizde bir degisiklik yapmazsak hızla kitabın sonuna ulasacagimizi görüyorum.
    belki şu an televizyonlar bizi görmüyor ama kullandığımız cihazlarla izimizi bizi takip etmek isteyen herkes için her konuda bırakıyoruz. tüm ilgi alanlarımız, yaşamımız hem devletler hem şirketler tarafından kayıt altında. tüketim alışkanlıklarimizdan evlenip bosanacagimizi yüksek oranda doğru tahmin edebilen yazılımlar mevcut.
    bu teknoloji şu ana kadar sadece şirketler için daha fazla kar ve devletler için daha sıkı takip amacıyla kullanılıyor. teknolojik gelişmelerin tüm insanların ve diğer canlıların yararına kullanılmasını savunan ve bu konuda çabalayan insan sayısı çok az.
    bir kırılma noktası gelecek. o zaman kendi 1984 oykumuz sona erecek.
    ged