1. az önce arkadaşım whatsapp'tan bir video gönderdi. yiğit bulut bir akp toplantısında sanırım partililere konuşuyor. "2 veya 3 yıl içinde kuzey ırak referandum yapıp türkiye'ye katılmak isteyecek." diyor.

    akşam haber kanallarında dişe dokunur bir şeyler konuşuluyor mu diye bakayım dedim. habertürk'e geldiğimde nagehan alçı konuşuyordu. özetle türkiye'nin geçmişteki barzani politikalarının hala doğru olduğunu savunuyor. bunu savunurken de "bu ülke sadece türklerden oluşmuyor, kürtler de yaşıyor bu ülkede." dedi.

    biri yandaş medyanın kızıl yıldızı, öteki cumhurbaşkanı başdanışmanı. bir başka danışman da daha önce federalizm gelsin diyordu. cumhurbaşkanının çevresi, medyası bu işte.

    kıt bilgimle, bu konularda özel eğitimim olmamasına rağmen 17-18 yaşlarında benim bile öğrendiğim ve senelerdir olacağını söylediğim bu olayları iktidar nasıl göremiyor? görüyorsa neden müdahale etmedi? müdahale etmeyi geçtim neden bu işe çanak tuttular? medyadaki yalayıcılar neden hala geçmişin hatalarını savunup öz eleştiri yapamıyor?

    üç aşağı beş yukarı bu soruların ve daha fazlasının cevabı belli. esas mesele türk milletinin hali. bu ülkede 20 sene önce çözüm süreci denen saçmalık hayal dahi edilemezken dün bunu kurtuluş diye yedirdiler insanlara. suyu yavaş yavaş ısıtıp ortamı hazırladılar. bugün barzani referandum yapıyor. geldiğimiz noktaya bakın. akp hükümeti bunu kesin olarak önleyecek mi yoksa barzani'nin elindeki koza karşılık ticari anlaşmaları bozmayıp taviz vermeye devam mı edecek? siyasette her şey mümkün. bunların veya daha fazlasının hepsi yaşanabilir.

    esas mesele türk milletinin kendini millet yapan tarihsel genlerin unutması. iktidarın dış politikadaki her hareketini, her yan çizişini, her u dönüşünü savundu bu ülke. hala ses çıkmıyor. türk devleti, iran devleti güçlü olduğu müddetçe kendi sınırlarındaki kürtler bağımsızlığı ciddi şekilde isteyemez. ancak ilk güçsüz düşüşte iki ülke de bölünmeye doğru gider. bir milleti güçlü yapan sadece ekonomisi, ordusu, eğitimi, teknolojisi değildir. o milleti oluşturan, harcını meydana getiren tarihsel özelliklerinin devamlılığı da bir güçtür.

    türk milleti kendisini var eden değerlerini siyasi dalgalanmaların içinde unutmaya başladı. türklüğünü hatırlamaz oldu. bağımsızlığın ve özgürlüğün değerini unutur oldu. herkes kendi işine, kendi keyfine, kendi dünyasına bakıp hiçbir sorunu içinde hissetmez oldu. seçim varsa siyaset var, oy var. seçim bitince sorumluluk bitti. bu mu bir insanın ülkesinin sorunlarına yönelik bakışı? daha nasıl bir tehlike olsun ki seni sarsıp, uykundan uyandırsın?

    götümüzde ayı bağırıyor artık. bütünlüğümüz ve bağımsızlığımız cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar tehlike altında. uyan ey türk milleti! düşman kapıda, sen uykudasın, uyan.
    ae
  2. türk milleti bağımsız devletini kendi canıyla, kanıyla, emeğiyle kurmuştur. hiçbir emperyalist devletin kucağına oturarak uydu devlet olarak kurulmamıştır. tabii ki kurtuluş savaşı sırasında sovyetlerle iş birliği yaptığı noktalar vardır, sonrasında fransızlarla anlaşma imzalamıştır. ancak bunların nedenleri ve sonuçları ıkby'nin durumu ile asla mukayese edilemez. aksini düşünmek tarih bilmemektir.

    ulus devletlerin yok olacağı tezi, ciddi bir tez. benim de beklediğim bir son uzun vadede. ancak şu anda ulusların, ulus devletlerin emperyalizme karşı direnebileceği, kendini gerçekleştirebileceği daha iyi bir alternatif yok mevcut yapılarından başka. belki 100-150 sene önce bu mümkündü ama soğuk savaş'ın bitişiyle tarih bambaşka bir noktaya doğru akmaya başlamıştır.

    genişletilmiş orta doğu ve kuzey afrika projesi, imparatorluktan ulus çağına geçişten sonraki en büyük dönüşümlerden birini sahneye koymak için planlanmış bir yol haritasıdır. ulus devletlerin zaten ikinci dünya savaşı sonrasında çatırdamaya başlamasıyla ve sooğuk savaş'ın sona ermesiyle yeni bir düzene sokulan dünyada ulus devletlerin paramparça edilmesi için çizilmiş bir plandır. bu plan üniter yapıdaki devletleri daha küçük parçalara ayırmaya, daha fazla ülke kurmaya odaklıdır. bu aşamada bu planın parçası olan referandumları, bölünme eylemlerini desteklemek hangi mazlum milletler anlayışına sığar? hangi anti emperyalist dünya bakışına uyar?

    kürtler, milliyetçi hislerle bu referandumu destekleyebilirler. makul ve mantıklı bir durumdur. ancak anti emperyalizmden dem vurup, bunun adına solculuk diyerek referandumu destekleyenler hangi bakış açısıyla emperyalizme hizmet etmemiş oluyorlar, anlayamıyorum. self-determinasyon hakkı, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı değil miydi? israil'in, abd'nin tayin edeceği, yön vereceği gelecek nasıl "self" determinasyon oluyor?
    ae