1. kedi kazanır.^:belki kazanamaz, epey kasacağı kesin ama.^
    mutlu
  2. % 49, 26, 12, 9 olarak sonuçları açıklasalar, kimi nereye şikayet edeceksin de hangi sonucu alacaksın? ysk, mahkemeler, ilgili bütün merciler kontrol altında. aihm süreci vs. desen adam zaten dümeni körfez sermayesine kırmış, oraları da pek dert etmiyor. bize daha çok haziran lazım...
    mutlu
  3. "Şimdi de 7 Haziran 2015 seçimlerinin arifesindeyiz. İslamcı faşizme geçişin kritik bir noktasındayız.

    Gerçek veya resmî sonuçlar, ya bu geçiş sürecini hızlandıracak; ya da frenleyecektir.

    Faşizme geçişin tamamlanması için birkaç aşama daha var: Birincisi, var olan hukuk normları (Türkiye örneğinde temsili demokrasinin biçimsel, anayasal kuralları) içinde iktidar değişikliğinin imkânsız hale getirilmesidir. Bunun için bu kurallar önce fiilen çiğnenir; sonra da yeni yasalarla ortadan kaldırılır. Marx 1851 Fransası için bunu “parlamentoya dayanarak anayasanın yırtılması” olarak nitelendiriyor.

    İkinci bir aşamada, faşist iktidarın toplum üzerindeki tahakkümünün pekişmesi, kalıcı hale gelmesi gerekir. Hükümetin emrindeki resmî, üniformalı güvenlik güçlerinin varlığı ve seçmen desteği (örneğin Bonaparte’ı iktidara taşıyan Fransız köylüleri) yeterli değildir. Vurucu, etkili, sivil bir güç gereklidir.

    Marx, “bütün sınıfların cürufu, süprüntüsü, dışkısı olan Paris’in lümpen-proletaryasının” bu işlevi üstlendiğini vurguluyor. Terim çok geneldir. Marx örneklerle somutlaştırıyor: “Geçimleri, kökenleri şüpheli, kokuşmuş üçkâğıtçılar, burjuvazinin müflis ve maceraperest dalları, asker kaçkınları, sabıkalılar, kürek mahkûmları, İtalyan lümpenler (“lazzaroni”), sahtekârlar, yankesiciler, dolandırıcılar, kumarbazlar, pezevenkler, kerhaneciler, hamallar, bileyiciler, laternacılar, kalaycılar, entel’ler, (“literati”)…”

    Faşizme geçişin son adımını atmak isteyen iktidar, 19. yüzyıl Fransa’sındaki bu toplumsal süprüntünün benzerlerini 2015 Türkiye’sinde arayacak, bulacaktır. Bulmaya da başlamıştır.

    Paris lümpenlerinin Türkiye’deki karşılıklarını son iki yılda görmeye, tanımaya başladık. Faşizm ivme kazandıkça, listeyi oluşturabileceğiz.

    Buna karşılık 8 Haziran’da faşizme geçişi frenleyecek bir tablo da çıkabilir. Sadece “frenlemek” dahi çok önemli bir kazanım olacaktır. Durdurmak ve geriletmek sonrasının işidir."

    http://www.sendika.org/2015/06/marxtan-secim-yorumlari-ve-7-haziran-korkut-boratav/
    mutlu
  4. ağrı, adana, mersin, bingöl, erzurum... irili ufaklı onlarca provokasyondan sonra diyarbakır'da yapılan düpedüz katliam girişimidir. yüzlerce insanın ölmesi, oluşan infialin yurt geneline yayılması, çatışmalar yaşanması, belki de seçimlerin ertelenmesi hedeflenmiş olabilir. etrafındakilerle beraber nerden baksan en az 100 milyar cukkalamış, 5 milyara saray yaptırmış nevrotik eğilimler sergileyen bir diktatörün seçim kaybederek iktidarı bırakmasını beklemek zaten naiflik olur. seçim sonuçları ne olursa olsun sancılı bir süreç bizi bekliyor, hazırlanınız...
    mutlu
  5. hayretler içindeyim. google'da en çok porno aratanlardan bir toplum, seks cumhuriyeti projesine hakettiği ilgiyi göstermedi. açıklamakta geç kaldılar sanırım, biraz daha evvelinden başlayarak etraflıca anlatılsa tutardı bence, sağlam projeydi, yazık oldu.

    unutmuşum: sana seks yaptırmayacağız ulan!
    mutlu
  6. siyasete ve ekonomiye; parababalarının, zenginlerin, hakim sınıfların penceresinden değil de emekçilerin, sıradan insanın, halkın yanından bakıyorsanız koalisyon hükümeti, tek parti iktidarından evladır. haramilerin politik istikrarsızlık dedikleri şey aslında demokrasinin kendisidir. güç bir elde toplanmayıp dağılırsa bastırılanların ezilenlerin ses çıkarma, kararlara müdahil olma, kendi çıkarlarını temin etme şansı biraz daha artar. cambridge'de yapılan yaklaşık 105 ülkeyi kapsayan çalışmalar, tek parti ile koalisyon arasında büyüme, enflasyon, işsizlik gibi temel göstergelerde çok da anlamlı farklar olmadığını ortaya koyuyor. türkiye açısından bu konuyu çalışan önemli araştırmacılardan biri muğla üniversitesinden turan subaşat hocadır. web'de bulamadım ama ilgi duyanların "koalisyon hükümeti türkiye'yi çökertir miti" vb. makalelerini bulup incelemesini öneririm.
    mutlu
  7. mutlu
  8. türk sağının, türk-islam sentezinin asgari müşterekleri, kadim refleksleri vardır. devlet bahçeli'nin bunların dışına çıkması zor görünüyor. gül'ün cumhurbaşkanlığı, türban gibi kritik başlıklardaki tavrı akla geliyor hemen. islamcılar çubuğu bu kadar abartılı kendilerine bükmeseler, o kadim dengeleri gözetseler milliyetçiler ile aralarındaki gerilim bu raddeye ulaşmazdı zaten. 2 hafta kadar evvel cnn türk'te taha akyol'un konuğu meral akşener idi. bilenler bilir, ahir zamanların bilge liberali taha akyol, evvel zamanda faşist hareketin başlıca liderlerinden, türkeş'e en yakın bir kaç kişiden biriydi. nostaljik bir tonda eski günleri yad ettiler, üstad necip fazıl ile yapılan mitingleri hatırlattılar. laf açılmışken kenan evren'in mukaddes işlerini de anmadan edemediler. o esnada taha akyol "türkiye'de hiçbir sivil siyasetçi zorunlu din derslerini getiremezdi, o açıdan kenan evren bizim için çok önemlidir" kabilinden bir tespit yaptı, akşener de mutabık oldu. istediği kadar cici elbiseler giysin, liberal maskeler taksın, tiranın şahsında otoriterlik eleştirileri filan yapsın, türk sağı budur, hayal görmemek lazım.
    mutlu