1. uluslararası af örgütü, seçimlere katılacak parti ve liderlerine hitaben bir kampanya başlattı: İnsan hakları için #bizimlemisin?
    kampanya adresinden de bilgi edinebileceğiniz gibi:

    "Türkiye'nin uluslararası insan hakları sözleşmelerine dayalı sorumluluklarının yerine getirildiği ve insan hakları ihlallerinin yaşanmadığı bir Türkiye için, Genel Seçimler’den sonra tüm siyasi parti ve milletvekillerini TBMM’de etkin çalışma yürütmeye çağırıyoruz.

    İnsan haklarının güvence altına alındığı bir Türkiye için muhataplardan taahhütlerini açıklamalarını, gündemlerine alarak programlarında belirtmelerini ve seçimlerden sonra da bunları hayata geçirmelerini talep ediyoruz.

    Sen de imza vererek insan hakları için bizimle olduğunu göster!" diyorlar

    bizimlemisin
  2. "Şimdi de 7 Haziran 2015 seçimlerinin arifesindeyiz. İslamcı faşizme geçişin kritik bir noktasındayız.

    Gerçek veya resmî sonuçlar, ya bu geçiş sürecini hızlandıracak; ya da frenleyecektir.

    Faşizme geçişin tamamlanması için birkaç aşama daha var: Birincisi, var olan hukuk normları (Türkiye örneğinde temsili demokrasinin biçimsel, anayasal kuralları) içinde iktidar değişikliğinin imkânsız hale getirilmesidir. Bunun için bu kurallar önce fiilen çiğnenir; sonra da yeni yasalarla ortadan kaldırılır. Marx 1851 Fransası için bunu “parlamentoya dayanarak anayasanın yırtılması” olarak nitelendiriyor.

    İkinci bir aşamada, faşist iktidarın toplum üzerindeki tahakkümünün pekişmesi, kalıcı hale gelmesi gerekir. Hükümetin emrindeki resmî, üniformalı güvenlik güçlerinin varlığı ve seçmen desteği (örneğin Bonaparte’ı iktidara taşıyan Fransız köylüleri) yeterli değildir. Vurucu, etkili, sivil bir güç gereklidir.

    Marx, “bütün sınıfların cürufu, süprüntüsü, dışkısı olan Paris’in lümpen-proletaryasının” bu işlevi üstlendiğini vurguluyor. Terim çok geneldir. Marx örneklerle somutlaştırıyor: “Geçimleri, kökenleri şüpheli, kokuşmuş üçkâğıtçılar, burjuvazinin müflis ve maceraperest dalları, asker kaçkınları, sabıkalılar, kürek mahkûmları, İtalyan lümpenler (“lazzaroni”), sahtekârlar, yankesiciler, dolandırıcılar, kumarbazlar, pezevenkler, kerhaneciler, hamallar, bileyiciler, laternacılar, kalaycılar, entel’ler, (“literati”)…”

    Faşizme geçişin son adımını atmak isteyen iktidar, 19. yüzyıl Fransa’sındaki bu toplumsal süprüntünün benzerlerini 2015 Türkiye’sinde arayacak, bulacaktır. Bulmaya da başlamıştır.

    Paris lümpenlerinin Türkiye’deki karşılıklarını son iki yılda görmeye, tanımaya başladık. Faşizm ivme kazandıkça, listeyi oluşturabileceğiz.

    Buna karşılık 8 Haziran’da faşizme geçişi frenleyecek bir tablo da çıkabilir. Sadece “frenlemek” dahi çok önemli bir kazanım olacaktır. Durdurmak ve geriletmek sonrasının işidir."

    http://www.sendika.org/2015/06/marxtan-secim-yorumlari-ve-7-haziran-korkut-boratav/
    mutlu
  3. mutlu