• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.55)
a clockwork orange - stanley kubrick
geleceğin britanyasında, ilaç bağımlısı bir çete her gece şiddet gösterilerinde bulunmaktadır. adam dövüp, hırsızlık yapıp insanlara tecavüz etmektedir. bir gece çetenin başı alex diğerleri tarafından polise ihbar edilir. hapse giren alex'in cezasını hafifletmesi için önünde bir seçenek vardır: bir deneye tabi tutulmak. sonrasında alex'in hayatı tümüyle değişecektir.


  1. alex'i canlandıran malcolm mcdowell'ın kendine hayran bıraktığı film. konusu ilgi çekici ve iyi işlenmiş. önce kitabı okuyan biri olarak filmde hayal kırıklığı yaşamadım, hatta muazzamdı. filmin sonuyla ilgili;

    kitap britanya'da orijinal haliyle, 21 bölüm olarak yayınlanıyor fakat amerika'daki yayın evi son bölümü çıkarmak istiyor. burgess da paraya ihtiyacı olduğu için bunu kabul ediyor.
    kubrick filmini çekerken aslında orijinal sondan habersiz çekiyor, fakat haberi olduğunda yine olsa ikinci versiyonu tercih edeceğini söylüyor.

    ben kitabın da filmin de sonunu beğendim; filmin işlenişi ve kubrick'in tarzına daha uygun bir sondu ve kitaptaki şekilde işlenseydi hayal kırıklığı yaratırdı. kısaca muazzam film, oyunculuklarıyla, konusuyla, dekor ve müzikleriyle. biraz daha ileri gidersem kubrick'in bana kalırsa en iyi filmi.
  2. önce filmini izledim, sonra kitabını okudum. en son yine filmini izledim. demem o ki kubrick muhteşem bir iş çıkarmış ortaya. kitabın son bölümü hariç hemen hemen hepsini biz izleyiciye kendi bakış açısı yaratarak sunmuş. bence burası çok önemli. çünkü kitabın sonu felaket. alex'in yaşadığı onca şeyi alex'in gençliğine bağlamış burgess. hayal kırıklığına uğradım. alex'in bu ruh halinin ve davranışlarının nedenini kendimce kurgulayıp düşünürken, yazarın bunu darmadağın etmesi hiç hoşuma gitmedi. fakat kubrick filme bu sahneyi eklemedi ve en iyisini yaptı. izleyiciyi düşündürdü. bence bir film ya da kitap izlendikten/okunduktan sonra okuru belirli bir düşünme aşamasından geçirmesi gerekiyor. bu yüzden filmi ikinci kez izleyince kubrick'i bir daha sevdim. burgess'in ise neden böyle bir son yazdığı araştırılmalı.kitapta alex'in gidişatı da hiç benzemiyor böyle bir sona. kitabı okuyacaklara tavsiyem son bölümü yırtıp atmaları. biraz özgür olmalı okur/izleyici. kubrick bana bu özgürlüğü tanıyor ve bunu tanıması sayesinde filmi defalarca izleme ve ayrıntı araştırma şansı yakalıyorum.
  3. kült film denilince ilk akla gelen filmlerden. her sinemaseverin mutlaka izlemesi gereken bir film. insan doğası, şiddetin kaynağı, suç ve ceza, suçlunun rehabilite edilmesi gibi kavramlar üzerinde kafa yordurur. özellikle singin' in the rain eşliğinde yapılan barbarlık sekansı yıllar geçmesine rağmen aklımda kalanlardandır.
  4. uyarlama film.

    !---- spoiler ----!

    filmde bazı noktalar atlanmış. kitabın giriş bölümünde yer alan dükkan soygunu es geçilmiş mesela. yine aynı gece elinde kitap taşıyan profesör görünümlü adamı dövdükleri sahneye yer verilmemiş. bu nokta önemsiz gibi görülse de kitabın aslına sadık kalınması açısından son derece gereklidir, çünkü alex tedavi görüp dışarı çıktıktan sonra intihar etmenin acısız bir yolunu öğrenmek için kütüphaneye gider ve orada o prof. görünümlü adamla karşılaşır. filmde alex'in yaşlılar tarafından dövüldüğü sahne aslen kütüphanede geçmektedir. ve yine ilk gece çalınan arabanın nasıl çalındığına değinilmemiştir. ve yine (yine'nin boktu çıktı evet) new york dükü'nde içki ısmarladıkları yaşlı kadınlara yer verilmemiştir. bu olay da örgünün bütünlüğü açısından gereklidir, zira alex kadını öldürüp yakalandıktan sonra arkadaşlarının adını verecek ama arkadaşları kadınların tanıklığı sayesinde yırtacaktır.

    ayrıca alex cezaevindeyken koğuşuna gelen yahudi adam ve bu adamın öldürülmesine filmde hiç değinilmez. oysa mütevazi anlatıcımız bu adam için "hapishaneden çıkmama yardım eden adam" tanımlamasını yapmıştır. yani olay örgüsü için gerekli bir karakterdir.

    hadi bunların hepsi sineye çekilir, film gereğinden fazla uzun olmasın diye yapılmıştır denir de, yaşlı yazarın evine girdikleri zaman alex'in daktilodaki yazılmak üzere olan esere hiç bakmaması kesinlikle kabul edilemez. zira kitabı okuyanlar bilecektir ki o daktilodaki eserin adı "a clockwork orange"dır. ve alex bu isimle dalga geçerek sayfaları yırtar. kitabın ilerleyen bölümlerinden birinde ise kendisi için "otomatik portakal" yakıştırması yapar.

    yine yaşlı yazarın evindeyken (tedavi gördükten sonra), yazarın karısına tecavüz ettikleri akşam hakkında ağzından 2-3 şey kaçırır ve yazar kendisinden şüphelenmeye başlar. filmde bu noktaya da hiçbir şekilde değinilmemiştir. yani yazar amcamız birden, gereksiz yere diş gıcırdatır olmuştur mütevazi anlatıcımıza. ayrıca daha sonra bakan hastanede alex'i ziyaret ederken "seni bıçaklamayı düşünüyordu, biz de onu akıl hastanesine kapattık" falan dememiştir.

    onları da sineye çektiniz diyelim ; tedaviden çıktıktan sonra devletin alex'e iş bulması, akabinde alex'in bir süre düzenli bir yaşam sürmesi ve o esnada georgie'nin öldüğünü öğrenmesi, daha sonra bir barda pete ve eşi ile karşılaşması nasıl es geçilir lan?

    böyle detaylar her ne kadar ufak gibi görünse de filmi izleyen bünyelerde taşların yerine oturması için son derece gereklidir.

    ayrıca kurgusal olarak değil de teknik yönden bir durum kafama takıldı ; dim ve billy alex'i döverken dim alex'in kafasını 70-75 saniye boyunca suda tutuyor ve alex boğulmuyor. sanırsın ki alex alex değil, jacques reverdi.

    film sonuç itibariyle güzel olsa da bazı detayların es geçilmesi filmi izlemeden önce kitabı okuyan bünyeleri çok rahatsız edebilir. kitap kesinlikle filmden çok daha vurucu.

    !---- spoiler ----!
  5. anthony burgess'in aynı adlı romanından uyarlanan 1971 yapımı stanley kubrick filmi. 70lerin sonunda ülkemiz de dahil birçok ülkede pornografik öğeler taşıdığı gerekçesi ile yasaklanan film. bir başyapıt olan film kubrick'in ustalığını gözler önüne seriyor. kötülerin topluma kazandırılma sürecini işleyen film güncelliğini hala korur.
  6. anthony burgess'in muhteşem eserinin stanley kubrick'in ellerinde filme dönüşmüş hali. ikisi de harika işler çıkarmış sonuç olarak. nacizane fikrimce kubrickin en iyi filmi olmakla beraber biraz hayal gücü olmadan izlenemeyeceği için günümüzde gerektiği saygıyı görmeyen film.
    bozuk
  7. açık konuşmam gerekirse filmini izledikten sonra biraz haya kırıklığına uğradım. sanırım bunun en büyük sebebi film için her yerde en iyi kitap uyarlaması denmesi. ben kitaba daha çok bağlanmıştım fakat film bana daha eksik geldi sanki. onun dışında yaratılan ütopik dünya kübrick'in beyninde burgess'inkinden daha seksist olması şeklinde üzdü beni.
  8. izleyeni çok zor gördüm. sadece adını biliyorlar.

    "kubrick filmlerine hastayım özellikle de a clockwork orange"

    anlatsana nasıldı diyorsun, çok farklı bir sinema dili vardı, mutlaka izlenmeli diyor. izlenmeli tamam da, konusu ne ? - aykırı bir çizgisi vardı.
    bu nasıl bir ruh salatasıdır, bu nasıl bir patates beyinliktir. hakikaten zor işler.
  9. çok özgün ve şaşırtmaya müsait bir konuyken olaylar-verilen tepkiler ve çılgın tesadüflerle beni boğmuş filmdir.
  10. film hakkinda cok genis bir yorum yapmayacagim, cunku kendimi sinema elestirisi konusunda yetkin bulmuyorum, ama kitap hakkinda ve filmi izledikten sonraki edit'im ile ilgi su yoruma bakabilirsiniz.