1. bu başlığı ne zaman görsem teyzemin bana anlattığı şu hikaye geliyor aklıma.

    profesör çocuk doktoru, sürekli ağlayan kızının, neden ağladığını bulabilmek için kütüphanesindeki bütün tıp kitaplarını okumuş. sayfa sayfa gezmiş. yazılan her birini uygulamış. makaleler taramış, arkadaşlarını arayarak beyin fırtınası yapmış. bir türlü bu ağlama krizlerinin mantıklı, bilimce bir açıklamasını bulamamış. aç, susuz, uykusuz kala kala bir gün kapı çalmış. o gün evin temizlik günüymüş ve temizlikçi gelmiş. daha kapı açılmadan evdeki ağlama sesini duymuş. sonra ağlama sesini duyar duymaz nedenini anlamış. koşmuş kızın yanına. sarılmış. kızın yüzünü göğsüne yaslayıp yaslamaz uyumaya başlamış çocuk. bu sahneyi şaşkınlıkla seyreden profesör çocuk doktoru, anlamış nerede hata yaptığını, neyi gözden kaçırdığını. ve temizlikçi kucağındaki çocuğu uyandırmadan profesörün kucağına bırakmış.

    nedenini öğrenen profesör bundan sonra ne yapacaktır? mantığını dinlemeye devam mı edecek, yüreğinin eşsiz sıcaklığına mı inanacak yoksa akıl ve yürek terazisini dengede mi tutacak?

    bu hikayeyi anlattıktan sonra teyzem şöyle devam etti. "ne mantığını kullanacaksın sadece, ne yüreğini. ikisi de çıkmaz yol. ikisi de çukur. düşersin. ne zaman, mantığını ve yüreğini aynı yolda yan yana kullanmayı öğrenirsin o zaman sen sen olursun" dedi. şimdilerde ise teyzem ıssız..
  2. insanı mahveden bir durumdur. bu arada kalmışlığı düşündükçe insanın beyninden başlayıp ayak parmaklarından çıkan fiziki bir hissiyata da sahip olunuyor. yani öyle sadece psikolojik, ruhsal bir şey olarak kalmıyor. kalbinin söylediğini tercih etmeye kalktığında, akıl öyle bir sağ kroşe çıkarıyor ki kendinize gelemiyorsunuz. ama bu sağ kroşeyi atan akıl, gücünü harcadıkça kendini de kaybediyor. yavaş yavaş aklınız bünyenizi terk-i diyar eyliyor. fakat işte olaylar da bu noktadan sonra gelişmeye başlıyor, bir onur ünlü filminden alıntı yapacak olursak:
    "...fakat işin en güzel tarafı da bundan sonra başlar. çünkü aklını kaybedince, korkularından da kurtulursun. bu da seni özgürleştirir. çünkü sadece korkaklar kendi akıllarına güvenirler. ve bütün korkaklar, hakikatın esiridir. oysa hakikat, akılla ya da başka bir şeyle kavranılmaz. hakikatın ancak parçası olunur..."
  3. kalbini seçsin. kesinlikle. kalp önemli.

    akla uygun biri her zaman bulunur. kalbi attıran biri zor. insana yaşadığını hissettirebilen biri zor. sonra kaybetmeyin tabi, savaşın.
  4. arafta sıkışıp kalmak gibi birşey. çaresiz, ne yapacağını bilmeden sonuçlarının ne olacağını tahmin edemeden yaşayıp gitmek.
    her şekilde bir tarafın eksik kalacak.
    seçim yapmak çok zor.
  5. akıl ve kalp, mantık ve duygu gibi ikiliklerin olduğu yanılgısındaki insandır.

    aslında bu kişi yalnızca bir durumu ötekinden daha "güvenli" bulmakta, diğerini de "riskli ödül" olarak görmektedir. bütün soru, öznemizin o riske girip girmeyeceğidir. güvenli yerine mi çekileceği, yoksa ödül peşinde mi koşacağıdır.
  6. ne yardan ne serden olayı.