1. hasan tahsin’in 22 mart (1335) 1919 tarihli hukuk-u beşer gazetesinde 1. sayfada yayınlanan yazısı.

    günümüz türkçesine çevrilmiş hali

    bizde en ziyade düşünülecek bir sınıf varsa, o da şüphesiz alt tabaka’dır. çiftçi, makineci, işçi, dükkancı, köylü gibi bütün çalışkan fertlerin teşkil ettiği bu ahali sınıfı, alnının teriyle ekmeğini kazanır, devletin hazinesini doldurur, asker olur, kan vergisini de öder. buna mukabil ekseriyetle düşünülmez ihmal edilir, hatta bir siyasi reye, seçme hakkına da malik olamaz.

    seçme hakkına malik olmak, zengin olanların, para vererek bin bir dolap çevirerek askere gitmeyenlerin, hatırlı sayılanların, servet ve şöhret sahibi olanların hakkıdır. fakir olmak, sefalete mahkum olmakla birdir.

    umumi olması gereken mektepler bile, patronların çocuklarına mahsustur. fakir, sabahtan akşama kadar kızgın güneşin altında çalışır, didinir. fakat su kadar emek ve gayretiyle beraber ailesini yine terfi ettiremez. ve çocuğunun mesaisine de muhtaç olur. o sebepten çocuklarını da tarlada yahut ki dükkanda çalışmaya, çabalamaya sevk eder. ve nihayet çocuklar tahsil çağını geçirirler. bu surette cahil kalanların miktarı, çoğunluğu teşkil ediyor.

    bu vatanın evladı fakirler, böylece cehaletleri cihetiyle haklarını müdafaa edemezler. hırsızların, ağaların, müstebitlerin, mütegallibenin heveslerinin aleti olurlar. çünkü haklarını bilmezler. çünkü hükümete, eşraf ve zengin yaşayanlara karşı haklarını müdafaadan acizdirler. sömürü, o suretle meydan buluyor ve ilerliyor.

    medeni memleketlerde özel teşebbüsün hükümetin teşebbüsleri hiç hükmündedir. hükümet, iktisadi teşebbüslere karışamaz. amerikan üniversitelerini, mekteplerini hep halk idare eder. isviçre’de bazı kantonlarda zabıta ahalinin seçimiyle olur. halk, asayişten sorumlu tutulur. bütün bunlar az çok fikir sahibi olmak ve öğrenim görmekle mümkündür. boş kafa kendisini bile idare edemez.

    ingiltere’de bir zaman ameleye “the greed own mass” yani murdarlar güruhu derlerdi. banyoların kuruluşu, murdarlığı temizledi. çırak mekteplerinin kuruluşu, işçi teşkilatının saatli mesaisinin intizama koyulması, cehaleti kısmen yok etti. çırak mekteplerinin önemi, bilhassa bizim memleketimizde daha çok önemlidir. bizde okumak, yazmak bilenlerin adedi ancak yüzde dörttür. bu oran başka memleketlerde yoktur. bir mektebe girmeden vaktini geçirenleri tekrar ilkokula koymak mümkün değildir. onlar artı aile sahibi olmuş, nafakasını düşünmeye mecbur adamlardır. fakat bu saf ve masum adamlar geceleyin muntazam bir çırak mektebine gidip bir iki saat ders alabilirler. herkes okuyup yazma bilse bütün dünyanın mesut olacağını ileri süren james mill kadar ileri gidemezsek de, hakikatin hakimiyetinin milletin hukuk ve vazifelerine vakıf olmasıyla gerçekleşeceğine olan imanımız vardır.

    bütün emellerimiz iki noktada toplanıyor. biri hakim sınıfı hak vermeye mecbur etmek, diğeri mahkum sınıfı istihsal (üretim) hakkına muktedir kılmak. bunların her ikisi de birdir. toplumun saadeti, alt tabaka’yı düşünmeye bağlıdır. hükümet icraatında kanunları vazederken, daima bugünkü mahkum sınıfı nazarı itibare almalı, zalim patronlara karşı himaye etmeli, onların cehaletlerini yok etmeye çalışmalı, hakkını hukukunu bizzat müdafaa edemeyen bu zavallıları korumalıdır.

    alt tabaka, devlet denilen binanın temel ve esasıdır. onları düşünen bir hükümet kendisini de düşünmüş olur”

    kaynak hasan tahsin'in ideolojisi