1. bilinen tarihi m.ö. yedinci yüzyıla kadar dayanan karadeniz bölgesinde bartın iline bağlı muhteşem bir coğrafi yapıya sahip ilçe. tarihte sesamos ve amastris diye de adalandırılmıştır. en uyuşuk bünyelerde bile ben buranın tamamını gezmeliyim hissiyatı yarataacak kadar büyülü, güzel bir sahil kenti.

    yeme içme husunda öne çıkan mekanlar "canlı balık" ve "çeşm-i cihan". eğer yer ayırmadıysanız bu mekanlarda yer bulmanız zor olabilir. fiyatlar da gayet makul ve balık yapmayı gerçekten biliyorlar. kendilerine has amasra salatası dedikleri bir salataları mevcut.

    konaklama işine eğer ben her yerde kalamam diye düşünüyorsanız dikkat edin ve gitmeden önce mutlaka yer ayırtın. biz iki çift olarak gittik ve bir ev kiraladık. 4 kişilik konaklama masrafı 150 tl gibi oldukça cüzi bir rakama tekabül etti ki kaldığımız yer çok aham şaham bir ev olmasa da oldukça temizdi.

    giderken yanınıza kaliteli bir fotoğraf makinesi alın, amasra o kadar güzel bir yerki telefonunuzun kamerası buranın hakkını veremez. ülkenin belki de kayıp cenneti olan amasrayı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm pek muhterem sözlük ahalisi. gelirken de bana ev yapımı o muhteşem reçellerinden getirin.
    jan
  2. amasra benim memleketime bağlı. bartın çarşıdanız ve inkum'cu tayfadandık, amasra'yla bir ilgimiz yoktu. çocukken 3-5 kere gittim. o gezilerimizden amasra'ya gittiğimizi hatırlıyorum ama amasra'yı hatırlamıyorum. 2,5 sene önce annem sıla-i rahimde bulunmak ve babasının ve babaannesinin mezarlarını ziyaret etmek istedi. 15 yıldan uzun zaman sonra inkum'a gittik. oraya kadar gitmişken bir gün de amasra'ya gittik.

    çocukluğumda ki gidişlerimden bartın-amasra arası yolun kötü olduğunu hatırlıyorum. yeni yol da yapılmış. eski yoldan gittik, yeni yoldan döndük. gerçi bartın-inkum yolu daha da kötü ama hafızam beni yanıltmamış, eski yol dar ve bol virajlı. yeni yol çok daha iyi.

    her ne kadar orada yaşamasamda ben lokalim. hiç otelde ve pansiyonda kalmadım. konaklamayla ilgili tavsiye edebileceğim bir yer yok. ama arkadaşlarımdan giden çok oldu. fırsat sitelerinden paket ya da konaklama alıp gidenler bile oldu. hiç olumsuz bir şey duymadım.

    yeme içme için canlı balık'ın haklı bir ünü var. mevsimine göre taze balığı uygun fiyatlardan yiyebilirsiniz. bartın halkı da balık yemeye canlı balık'a gider. amasra'nın içinde de envai çeşit mekan var, tek seçeneğiniz balık değil.

    liman'dan yukarı doğru yürüyünce karşınıza çıkan, çok kalabalık ve dar sokak hediyelik ve hatıra eşya almak için en uygun yer. tüm sokak boyunca sağlı sollu ağırlıklı olarak ahşap malzemeler satan dükkanlar var.

    ben gittiğimde tadilattaydı ama gezilecek yer olarak amasra kalesi var. benim çocukluğumda batı karadenizde tüm sahil boyunca hemen hemen her koy ve denize bakan tepede bu tip kale ve hisarlardan vardı. zaman içinde defineciler ve evlerine temel taşı temin etmek isteyenlerce harap edildiler, gittikçe zarar gördüler ve küçüldüler, bir kısmı tamamen yok oldu. ben hemen hemen her koy ve denize bakan tepede dedim ama babamın çocukluğunda her koy ve denizi gören tepede varmış. mevki adı olarak isimleri yaşayan, kendilerini geçtim, kalıntılarını dahi görmediğim hisarlar var. bölge halkı kale ve hisarların rumlardan kalma olduklarını söylerler ama adamlar rum değil, cenevizliymiş. anneannemden, annemin babaannesinden, babaannem, onun annesi ve ablalarından gayri müslim komşularını defalarca dinledim. mübadeleyle gitmişler. 15-20 yıl önce dedelerinin yaşadıkları yerleri görmek için ziyarete gelen torunları italya'dan gelmişler ve rum değil cenevizli olduklarını söylemişler. büyük liman ve küçük liman güzel yerler. zaten avuç içi kadar yer, rahat rahat gezersiniz.

    hattat holding bölgede ve amasra'da madencilik^:taş kömürü^ ve termik santralden oluşan enerji yatırımları yapıyor. bölge halkı doğanın bozulacağı savıyla istemiyor ve direniyor. bildiğim kadarıyla dava süreci bitti ve zaten önemli bir kısmı yapılmış olan yatırımların önü tamamen açıldı. bu mücadele aşağı yukarı 10 yıldır devam ediyor. hattat holding'de üst düzey yönetici bir tanıdığım var. bu on yıllık süreçte bir keresi oturarak ama çoğunlukla ayak üstü o da yatırımlarını ve projelerini anlattı. emeğin başkenti zonguldak merkezli bölge de direniş kültürü gelişmiştir. ben yapamayacaklarını düşünüyordum ve açık açık söylemiştim ama başardılar.