1. köpek dediğin hayvan ailesini kendi aile bireylerinden bile kollar. bu şiddeti uygulayan yok ailenin reisiymiş yok efendim sürünün lideriymiş umursamaz. sürüsünü korur ve kollar. son derece sadıktır. mesela buna bir örnek şöyle bir video var

    https://www.youtube.com/watch?v=ibUGbRXnS7Q

    köpek öyle bir canlı ki karşısındakini tam olarak algılayamamış, bir tehdit unsuru olup olamayacağını kestiremese bile gücü yetmeyeni mazlumu ne olur ne olmaz diye gene korur. bu uğurda kendini tehlikeye bile atar. elektrikli süpürgeye karşı kendini siper eden köpek var.

    https://www.youtube.com/watch?v=axHBMUKod6g

    gel gelelim insanların anadolu çomarı diye hitap ettiği kesim, tophane'de kendini savunamayacak silahsız insanları darp eder.otelleri yakar. kendi kadınını döver, çocuğunu döver, kafa keser. akşam sokakta gördüğü kadını taciz eder sonra onun ne işi varmış sokakta der. böyle bir kitleyi nasıl köpek olarak nitelendirmişler anlamak mümkün değil. üstelik bu mantarlar (insan yazmaya elim varmıyor, hayvan desen zaten değil) üzerinden siyasi çıkarımlar yapılması saçmalığın daniskası. bu mantarlardan her yerde var. o sebeple akp taraftarı arkadaşların bu mantarları benimsemesinin hiçbir anlamı yok. onlar mantar arkadaşım. belki akp'ye belki chp'ye belki de haydar baş'a oy veriyor. bunun bir önemi var mı? adamın oy verme hakkı var veriyor.

    bunun dışında bunları gene akp'ye de mal etme çabasında olan diğer parti taraftarı arkadaşlar da bunun peşini bıraksınlar lütfen. akp sadece mantarlardan oluşan bir parti değil. akp'nin 15 yıldır uyguladığı kutuplaştırıcı siyasete yağ sürmeyin.

    mantarlar mantardır. köpekler çok iyi hayvanlardır. o yüzden anadolu mantarlarına çomar denmesi koskoca bir canidea familyasına hakarettir.

    kültür mantarından ve porçini mantarından özür dileyerek onları isnat ediyorum.
  2. tanıl bora'nın cumhuriyet gazetesine geçenlerde verdiği # röportaj çeşitli ortamlarda epey paylaşıldı. röportajın reel politika ile ilgili şu kısımı, özellikle kendine muhalif diyenler açısından dikkate değer:

    "...Türkiye’deki bu yeni rejimin en büyük felaketlerinden biri insanları kendi gibi bildiği dışındaki kimseyi dinlemez, duymaz, giderek insandan saymaz hale getiren bir basınç yaratmış olması. Muktedir ideolojinin en önemli aletlerinden biri bu. Bununla mücadele etmek gerektiğini düşünüyorum. Buna karşı başka bir ahlakla, başka bir dille durmak ve ille kendi gibi olmayana hitap etme iddiasını korumak gerekir. Çok zor olduğunu farkındayım. Bizzat bunu imkansızlaştırmaya çalışan bir propaganda stratejisi hüküm sürüyor..."

    neden bunu 'anadolu çomarı' başlığı altına yazıyorum?

    muhalif cenahta 15 temmuz darbesi ertesinde sokağa dökülen kitlenin niteliğiyle ilgili epey tartışma olmuştu. roni margulies gibileri kitlenin kendi kaderine sahip çıkma cesaretine şapka çıkartırken pek çok başkaları kitleyi faşizan güdülerle harekete geçen tehlikeli ve karanlık bir sürü olarak görme eğilimindeydi.

    bu başlığın altında yazılanlara göz atınca, sözlükteki genel eğilimin de yukarıdaki yaklaşımlardan ikincisi olduğu aşikar. darbe günlerinde dilim döndüğünce bu tavrın yanlışlığını anlatmaya çalışmıştım ancak büyük tepkiyle karşılaştım. bunun nedeni konuyu tanıl bora'nın yukarıda alıntıladığım pasajı kadar naçizane anlatamamam (umarım).

    (son zamanların moda tabiriyle) sevgili kardeşim,

    sen 'göbeğini kaşıyan adam' dedikçe akp daha da güçleniyor, sen 'koyun' dedikçe akp daha da güçleniyor, sen 'anadolu çomarı' dedikçe akp çok daha güçleniyor.

    çünkü akp'nin seni dönüştürmeye çalıştığı tipoloji bu! akp'nin oy aldığı kitle, senin gibilerin aşağılamaları sebebiyle bir koruyucuya ihtiyaç duyduğu yanılgısını taşıyan kitle. akp senin çatışmacılığından besleniyor. bak yukarıda ne demiş: Muktedir ideolojinin en önemli aletlerinden biri bu. seni kendin dışındakileri insandan saymaz vaziyete getiriyor. akp bu çatışma üzerinden nemalanıyor.

    bak çatışmayı besleyen bu tipleri hapise de tıkmıyor. mesela neden akp'lilere sabah akşam küfreden yılmaz özdil hapiste değil de kadri gürsel hapiste? neden mesela antipatik bir imajı olan sırrı süreyya hapiste değil de kucaklayıcı bir yaklaşımı olan selahattin demirtaş hapiste? çünkü bu tipler toplumdaki kutuplaşmayı besleyen tipler. iktidar açısından yararlılar yani.

    çıkış ne peki?

    standart bir akp'li son bir kaç yıldır yolsuzluk, fetö, komplo, montaj, darbe, terör, patlama, dış mihraklar ve benzeri uyarıcılarla süreki bir acil durum/endişe/alarm modunda yaşatılıyor. adamların son bir kaç senesine bak, iyiye, güzele, insanın yaratıcı tarafına, sanata, sükunete dair hiç bir şey yok. koca bir sıfır. daha önümüzde referandum var, sonrasında genel seçimler var, sonra cumhurbaşkanlığı seçimler var. yani bu olağan üstü hal psikolojisi 2019'a kadar sürecek. bir insan böyle yaşabilir mi? yaşabilir ama sürekli yaşayamaz. en azından uzun süre bu şekilde yaşayamaz.

    işte bir muhalif olarak yapman gereken önüne gelene 'anadolu çomarı' yaftası yapıştırmak yerine buraya oynamak: sürekli içinde tutuldukları olağan üstü psikolojinin dışında huzurlu ruh hallerinin mümkün olduğunu göstermek, bu insanları içine düştükleri hengameden çıkış yolu için bir el uzatmak.

    bu insanlara mantıkla yaklaşmayacaksın. bir şeylere ikna etmeye çalışmayacaksın. siyaset hiç konuşmayacaksın. bu insanlara duyguyla yaklaşacaksın. günaydın diyeceksin, gülümseyeceksin, şakalaşacaksın, birlikte müzik dinleyeceksin, yemek tarifi alıp vereceksin, memleketteki yaylalardan bahsedeceksin, iyilik, sanat ve güzelliğe temas edebilen bir algıya sahip olduklarını hatırlatacaksın. insan olmayı hatırlatacaksın. bunun huzurunu hissetmelerini sağlayacaksın. trafikte kavga etmek yerine yol vereceksin. okulda, iş yerinde fırsatın varsa yardımı esirgemeyeceksin. eğer öğretmen veya doktorsan, kendi çocuğuna nasıl ihtimam gösteriyorsan onların çocuğuna da öyle davranacaksın. öyle ki sonunda desinler ki 'içki içiyor ama iyi adam' veya 'başı açık ama iyi kadın'. eminim ki bir süre sonra kendi hayatlarına bakacaklar, sonra italya'ya tatile giden bilal'in hayatına bakacaklar, sarayda yaşayan reis'in hayatına bakacaklar ve diyecekler ki 'yahu biz ne için savaşıyorduk, ne için kavga ediyorduk, unuttuk, çektiğimiz bu eziyet niye?' çünkü bu adamların yaşadığı gibi uzun müddet yaşamak gerçekten mümkün değil arkadaşlar.

    dünyayı iyilik kurtaracak diye naif görünen bir söz var ya. doğru.