1. anlat bana, nedir aşk?

    ilk günbatımının hemen ardından söylediklerimiz, bir
    yüzyıl sonra da geçerli olabilirdi ve biz, güneşe
    boğulmuş bir ilkyaz sabahının ilk saatlerinde, en çalışkan
    çiftçilerle yarışarak, zamanı değirmenlerimize çuvallar
    dolusu taşıyabilirdik. bunları düşleyemiyorsak eğer,

    anlat bana, nedir aşk?

    ilk mektuplarımızla birlikte okumayı sökerdik ve
    ellerimizin tutkusu uğruna en yakıcı özlemleri göze
    alabilirdik. sonra geleceği müjdelenmiş yokülkelerin
    tapınaklarında beklemek yerine, şimdi ele geçirilmiş bir
    gecenin saatlerinde eritebilirdik. yapamamışsak bunları
    eğer,

    anlat bana, nedir aşk?

    sabahın ilk dalgaları bizi kumsalda bulmayabilirdi ve
    biz, günah çıkartmak için mavi sığınaklarımızı yeğlerdik.
    köpüklü haritalarda yerimizi arayanlar, bir an sonra
    haritalarını yitirirler, sonradan, çok sonradan
    söylencelerimizle yetinmek zorunda kalırlardı.
    olmamışsa söylencelerimiz eğer,

    anlat bana, nedir aşk?