-
en güzel yemeği o yapar yuppiçiküpğ -
(bkz: hüseyin atlansoy)
iyi günler ilerde anneanne
iyi günler ilerde
bense yirmidört saatlik
günlerdeyim anneanne
rüyalarında senin ne kıyamet kopuyor
ne de bir gül düşüyor dalından
sen böyle istersin bilirim
gülümseyerek anneanne
oysa ne sarışın kızlar
göz kırpıyor esmer delikanlılara
ne de ortadoğu
bir gül bahçesi oluyor
yine de iyi günler
ilerde anneanne
esmerliğimiz
kıyamet herkese
halime bakıp üzülme anneanne
bir bakarsın dayımla beraber
ortak bir iş kurar
belki bir süpermarket açarız
ne dersin, kasada da
muzaffer durur, gülümseyerek
yok yok olur, dandy, pop-corn
ve kalve çorba satarız.
kahrolsun amerika deriz sonra
kahrolsun fransa çin ve mançurya
kahrolur biz böyle deyince
devr-i daim düzeniyle dönen dünya
mançurya da kahrolur
niye kahrolacaksa
anneanne, müzmin
başağrılarım artıyor
işte yaşamak bu deyip dostlar
müttefiklere gülümsediğinde
anneanne, ah anneanne
çıkış yok ve bu tereke
rahmetli dedemin yüreğinden
daha eski bir mesele
yüreğimiz bölüştürülemez
iyi günler ilerde
sade ekmeği bildiğimiz
günler geçmişte
ve güzeldi anneanne
şimdi ekmek dile gelse
boğazımızdan geçişine
utandığını söylerdi
iyi günler yok!
iyi günler yok anneanne
kıyamet bize
kıyamet bizekıyamet bize
kıyam/et bize
(hüseyin atlansoy) -
özlediğim yegane insan.
annemle babam ayrılınca yanına taşınmak zorunda kalmıştık. hatırlıyorum da o zamanlar hiç istemiyordum onunla yaşamayı. tanıdığım diğer insanlardan farklıydı. kimseyle derdini paylaşmayan, dışarı çıkmayı sevmeyen, sessiz bir kadındı benim gözümde. bana anılarını anlattıkça neden böyle yalnız kaldığını anladım. zamanla hayatımdaki en önemli insan oluverdi. bana her zaman çalış kızım çalış kimseden fayda yok derdi. dershaneyi, okulu ekince bile onun yanına giden bir çocuktum. onunla yaşadığımız süre boyunca hep hastaydı. her gece allaha onu benden almasın diye dua ederdim. yalvarışlarım dinlenmedi.
onu kaybettiğimiz sene liseye geçiş sınavına hazırlanıyordum. bir hafta sonra sınavım var diye öldüğünü benden sakladılar. cenazesine bile gidemedim. çocuktum çünkü benden beklenilen o aptal sınava girip yüksek bir puan almalıydım.
11 sene oldu ve ben hala rüyalarımda onun baska bir şehirde yaşadığını, aslında kanser tedavisi olmak için gittiğini ve sonunda iyileştiğini görürüm.
arkadaşlarıma anlatırken, hala yaşıyormuş gibi konuşurum ondan.
sesini unutmaktan öyle korkuyorum ki. -
hayatımdaki en önemli kişidir. bir kadın, bir birey olarak ne biliyorsam hepsini ondan öğrendim. kişiliğimde en önemli paya sahiptir. -
benim için ömürdür. kendisine hitap ederken ömrüm diye hitap ederim. öyle bir kadın ki en mutsuz anımda bile beni deli gibi mutlu eder, sevgisini gösterir, kahkaha attırır. bir anneanneden daha fazlası olabilir. ellerindeki, yüzündeki her kırışıklık bir olayı ifade eder aslında.
şu sıra yüzünde gördüğüm yaşama isteksizliğine, ölüm arzusuna dayanamıyorum. ah bilmiyor ki torunu için ne ifade ediyor, bilse yürümez haliyle koşmaya başlardı. dün annemin söylediğine göre doktoru en fazla 3 yıl ömür biçmiş kendisine. yok dedim benim anneannem daha uzun yaşayacak. kim inanır bu yalancı doktora!
ve itiraf etmeliyim onun hakkında şu an şimdiki zaman kipiyle yazarken bir süre sonra -di'li geçmiş zaman kipiyle yazmaktan çok korkuyorum. -
kimi zaman varlığımı sorgulama sebebim. olmasaydım olur muydu acaba? -
anneannem futbol hastasıdır özellikle premier lig, koskoca kadın bile kaliteden anlıyor. kendisinin kapı zili çalış tarzı vardır seri sekilde iki kere. hergün banko koltukta uyuklar. aşırı tutumlu bir insandır. romatizma problemleri var ama genel olarak taş gibi kadın. -
(bkz: okuyun yavrum okuyun) -
çok çok özlediğim insan. çeşitli çorbası vardı adını biz koymuştuk içine bulduğu her şeyi atıyor diye o çorbanın tadını, mis kokulu ellerini, yufka yüreğini o kadar çok özledim ki. geceleri onunla yatardım şimdi o da ışıklar içinde yatsın, umarım çok iyisindir canım benim. -
çeşit çeşit memleket gezdim, michel yıldızlı şeflerle tanışıp, onların elinden çıkan yemekleri yedim. ulusal ve uluslararası gastronomi yarışmalarında ödüller aldım.
ne ben ne de o michel yıldızlı şefler asla senin yaptığın gibi tarhana çorbasını yapamadık. seni çok özledim anneanne. keşke eski günlerde ki gibi kilerden tarhana kavanozunu çıkartıp bana çorba yapsan.