1. 5 yıldır -son 2 yıldır yoğun tedaviyle- kullandığım ilaçlardır.

    genel yargı olarak kullanılmaması gerek diyen , insan her şeyi çözebilir diye düşünen arkadaşlara ithafen söylüyorum : çözebiliyor olsam ne tedavi görürüm ne ilaç kullanırım değil mi?

    evet uyuşturuyorlar , sersem hale getiriyorlar , çoğu zaman mahvediyorlar ama en azından kullandığım zaman topluma uyum sağlayabilecek hale geliyorum. mutlu hissettiğim için içmiyorum , mutsuz hissetmemi ve hatta hissetmemi engellediği için içiyorum.
    hiç anksiyeteyle boğuşmuş mu bunları söyleyenler? ya da borderline sahibi mi? bunları da düşünmek lazım biraz. siz normalsiniz diye bu ilaçları kullananlar boşuna kullanıyor damgası yemesin.
  2. yaklaşık 5 aydır kullanıyor olduğum ve özellikle öfke kontrol problemimi büyük oranda azaltan ilaç. depresyonun ve anksiyetenin fiziksel etkilerini neredeyse sıfırladı, o titremeler, saç baş yolup kendini duvardan duvara vurmalar bitti.

    bu başlığı aklında kullanıp kullanmamakla alakalı soru işaretleri olan veya bilgi edinmek, yan etkileri saptamak isteyen kişilerin okuyacağını bilerek şunu demek istiyorum: psikiyatr değilseniz veya tıbbi bilginiz yoksa rica ediyorum kullan ya da kullanma demeyin. karnım ağrıyor diyen arkadaşına ülser ilacı verenler gördü bu gözler, kullananı da gördü.

    yap ma yın.

    şimdi merak eden arkadaşların merakını gidereyim, sizi mutlu etmeyecek/edecek, mutsuzluğunuzu önlemeyecek/önleyecek diyemem. genel anlamda her bünyede farklı fizyolojik ve psikolojik etkileri var. kendime olan etkilerinden söz edeceğim sadece.

    yaşam kalitenizi olumsuz etkileyen olumsuzluklar hissediyorsanız rica ediyorum psikiyatra gidin. çünkü bunlar kişiliğinizin bir parçası olmaktan daha öte hastalıklar. anksiyete, borderline, bipolar kişilik bozukluğu, psikoz, obsesif kompulsif bozukluk vb gibi tedavi gerektiren durumların içinde bulunan insanlar genellikle bunu kabullenmiyorlar. kendini keşfediş süreci oldukça zorlu geçiyor destek almayacaksanız.

    konu psikoloji olduğunda, soyutluklardan bahsedildiğinde bunlari kendinden bir parçaymış ve hastalık değilmiş gibi görme gafletine düşebiliyoruz. öyleyse kronik astım veya doğuştan gelen fizik tedavi gerektiren vücüt bozuklukları gibi durumları da kendimizden geldiği için kabullenelim? hiçbir doktor size zorla ilaç da yazmaz hem.

    psikilojik problemler tedavi edilmezse, fiziksel boyutlara ulaşırlar. sizlere demiyorum ki gidin ilk gordüğünüz doktorun sizi 1 dakika dinledikten sonra verdiği ilaçları için. doğru doktoru bulmak zor, ama sizi gerekirse 1 saat dinleyecek biri olmalı karşınızda ( ki bu bile az). saat başı ödeme isteyen özel kuruluşların haricinde işini gerektiği gibi yapmaya çalışan, devlet hastanelerinde olan birçok doktor var.

    yan etkileri yine kişiden kişiye değişir. bende olur sende olmaz, benim başımı ağrıtır senin mideni bulandırır. onun için gözü korkutmayın ama durum size aşırı gelirse de hemen doktorunuza ulaşın.
    ayrıca ne kadar anlatılırsa anlatılsın zihin bu, kendimiz bile içinde neler yattığını tamamen bilemiyoruz. o yüzden bazen deneme yanılma yoluyla doğru ilacı bulmak gerekebiliyor. yani doz artımları, ilaç ekleme, çıkarma, değiştirmeler yaşanacak.

    gelelim etkisine, en az 9 ay kullanılmalı diye biliyorum ben ancak değişebilir. ilk 3 haftadan sonra olumlu etkiler başlar. olumlu etki dediğimse bende duygu durumlarımı ve kaygılarımi kontrol altına alabilmemdi. sinir krizlerim yok denecek kadar azaldı, daha sakinim, mide ağrılarım toplasan 5 ayda 2-3 kez olmuştur. çevrenizdekiler sizden iyi gözlemliyor bunu zaten.
    beni mutsuzluktan uzaklaştırmıyor, tamamen hissiz bir robot yapmıyor ya da uyuşturmuyor. sadece bana nefes alacak alan sağlıyor. duygularınız ve acılarınızı "dizginliyor" yani, kendini tanıma ve iyileştirme yolunda açık kapı bırakıyor. girip girmemek sizin elinizde. hiçbir ilaç yoktur ki siz istemediğiniz sürece psikolojinizi düzenlesin. çok klişe olacak ama her şeyin başlangıcı ve bitişi sizsiniz. ilaç ise bir destektir. size sadece ilaç yazıp terapiyle desteklemeyen doktoru da değiştirin.

    antidepresanların olumsuz etkileri olduğuyla hatta direk hiç tedavi etmediğiyle ilgili araştırmalar var. antidepresan karşıtı doktorların açıklamalarını da kolaylıkla bulabilirsiniz.
    ben de bu konu hakkında psikiyatrimla konuştum ve bana tedavi edici özelliğinin kanıtlanmış olduğunu söyleyip 2017 yılı araştırmasından bahsetti.

    size kalmış, iyi araştırın. kafanıza takılan bir soru varsa yardımcı olmaya çalışırım.
    jole
  3. doktor kontrolünde kullanılması gereken ilaç. genelde dönemsel olarak kullanılır ve erken tedavilerde yüksek oranda iyileşme sağlar. önemli olan başınıza bu tarz ilaç kullanacak şeyler geldiğinde bu hastalıkları kişisel gelişiminiz için kullanmanızdır. kendinizi daha yakından tanımaya çalışın. ilerde "ben ne gereksiz şeyleri kafaya takmışım." dediğinizde zaten antidepresan kullanmanıza gerek kalmayacaktır. tecrübeli biri olarak naçizane önerimdir. herkese acil şifalar.
    efzey
  4. yıllar sonra nihayet bıraktığım ilaç grubu:)))

    nasıl olacağını göreceğiz bakacağız anlayacağız efenim...

    şu ana kadar ara ara gelen öfke ve melankoli nöbetleri, açılan iştah, uykusuzluk gibi etkileri var ama ben bunu aşabileceğime inanıyorum artık.
  5. ilaçlarda seçicilik yıllar geçtikçe yapılan araştırmalarla artar yani ya mevcut ilaçlar geliştirilir(sitalopram-essitalopram, setirizin-levosetirizin) ya da yeni ilaçlar geliştirilir. insan ömrü ve yaşam kalitesi bu sayede artar. sırf eau de Goulard'ın bulunması bile başlı başına Avrupa'da ortalama yaşam süresini arttırması bakımından bir devrimdir. bakın daha Alexander fleming ve penisilin'e gelmedim bile.

    bu ilaçların geliştirilmesi nedenli daha seçicisi, daha etkini geliştirilen ilaçlar yavaş yavaş kullanımdan kalkabilir ve bu durum genel olarak bu sektörün olumsuz değil tam tersine olumlu yönüdür. yine de çoğu eski ilaçta kullanılmaya devam edilir. ilaçta reklama elbette karşıyız ama henüz ilaçta reklamın yasaklanmadığı yıllardan kalan aşağıda ki görseldeki ssri sınıfı antidepresan ve muadilleri hala kullanılmaktadır. bakın bu ilaç lilly tarafından 1972'de bulunmuş ve 1986'da klinikte kullanılmaya başlanmış. 1972'de bulunan bir ilaç neden 1986'da kullanılmaya başlanmış derseniz, bunun nedenini aşağıda verdiğim linkte bile bir youser arkadaş yazmış, oldukça kısa özetlemiş.

    https://www.changingworld.com/prozac-mood-brightener-postcard-new-improved-life-wash-your-blues-away-america-s-1-selling-drug-backside-asks-why-are-depression-mood-disorders-rising-exponentially-subvertisement-from-adbusters.html

    http://youreads.net/yorum/72608

    endikasyonları ne olursa olsun ilaçlarla ilgili temel sıkıntı, uzmanlığı olmayan kişilerin bu işi sosyoloji, felsefe falan gibi bir şey sanıp yorumlarda bulunmasıdır. bu alan yoruma ve sübjektif değerlendirmelere kapalı bir alandır. bu bir matematiktir. kırmızı ışık dalga boyu 700-635 nm arasındaki ışıktır. siz bir ışığın rengini kırmızı olarak algılayabilirsiniz, söz konusu ışığın rengi hakkında saatler süren geyikler çevirebilirsiniz. ama matematiksel olarak ışığın rengi yoruma, değerlendirmeye kapalıdır. DALGA boyuna bakarsınız ve iş biter.

    son olarak, haftada 70 saat bu işi yapıyorum ben. iki dakika nefes almak, kafamı dağıtmak için girdiğim bu ortamda bir şeylerin yanlış bilinmesi, hatalı değerlendirilmelerde bulunulması benim çok da derdim değil. vicdanen, deontolojik, etik olarak kendimi sorumlu hissettiğim ve tutamadığım için zaman zaman bu tip başlıklara bir şeyler yazıyorum dilim döndüğünce. bu tip bir başlığı son canlandırışım olabilir.
  6. 2008 boyunca bir yıl kullandığım ilaç grubu.
    benimki ciprax mıydı, p ile mi başlıyordu unuttum ya bugün saçma bir sebepten öfke patlaması yaşayınca prozac aldım.
    hiç tavsiye etmem, zira beynim uyuştu ve başım dönüyor.
    auto-pilot mode olmuş geziyorum şu an.

    mecbur değilseniz asla kullanmayın ve doktor kontrolünde alın bu tarz ilaçları.

    papatya çayı için geçer.
  7. yorumları okuyunca yuzırların bakkaldan aspirin alır gibi erişebildiklerini anladığım ilaç(lar).
  8. ülkemizde psikiyatriye uğrayan herhangi bir insana genelde soru sorulmadan, yalnızca dinleyerek verilen ilaç grubu. ilaç sanayisinde fazlaca para hacmine sahip olan ilaç grubu.
    kısacası ilaç sanayisine kurban gitme olasılığınızın hafife alınmayacak derecede arttığı bir sanayi sisteminin parçası.

    gerçekten ihtiyacı olan insanlar dışında kalan kitlelerce kullanılmaması gereken ancak daha önce almanya'daki reklamlarına bakarak mutsuz her insanın ihtiyacı olduğu belirtilen antidepresanlar, hayati niteliklere sahiptir. etkileri ve yan etkileri küçümsenmemelidir.

    antidepresanlardan farklı olarak psikiyatri alanında kullanılan diğer bir ilaç grubu için: (bkz: antipsikotik)
  9. anksiyete sahibi biri olarak benim de bir ay kadar kullandığım, "lan cidden bunun işe yaraması gerekiyorsa bana daha ağır bir ilaç vermesi lazım hem de senelerce" deyip bıraktığım ilaç.

    "bütün doktorlar 10.günde konuşalım der ama hiç kimse ilk gün konuşalım demez. ah bi dese" şeklinde konuşmuştu bir arkadaşım ben ilacı kullanmaya başladığım ilk gün. çünkü gerçek anlamda "çay içer misin?" gibi bir şeyi yaklaşık 5 saniye sonra anlıyordum. hele ki cümle karmaşıksa vay halime.

    ilaçlar siz tedavi etmiyor aslında. sadece algılama ve bir şeyler hissetme seviyenizi optimize ediyorlar. teknik olarak mutsuz olmuyorsunuz ama mutlu da. eğer benim gibi baş edemediğiniz de bir durumsa bunun uzun süre kullanılması gerekiyor. uzun süre kullanım bağımlılık getiriyor. ben uzun süre kullanacaklar grubunun yeni üyesi olduğumu farkedip " kendi bağımlılığımı kendim seçerim. ilaç kullanacağıma alkole vururum kendimi" deyip bıraktım.

    sonuç? sonuç olarak anksiyeteden kurtulmadım tabi. kedimle köpeğimin beni iyi yaptığı kadar iyiyim. düzenli spor yaptığım dönem baya stabildim, yeniden başlasam superhuman filan olacağım herhalde.

    elbette ki buna rahatsızlığı sebebiyle ( manik, depresyon) ihtiyaç duyan insanlar vardır ama sebepsiz yere, daha doğrusu kendimiz kendimizle, kendi hayatımızla uğraşmak istemediğimizden kullandığımız da oluyor. kullanmayın, ağlayın, sızlayın, rezil olun, götü dağıtın ama toparlayın yavaş yavaş sonra. kendi içinizdeki canavarı canınızla ama sizi öldürmeden beslemeyi öğrenin. hayatınız uyuşuk bir kafayla yaşanmayacak kadar değerli olmalı.

    edit: imla, bilgi.