1. alfred adler tarafından ortaya atılmış kişinin kendini diğer kişilerden daha aşağıda görme durumuna denir. bu komplekse sahip insanlar her ne kadar diğerlerindenden daha bilgisiz yada daha beceriksiz olmasada kendilerini hep bir kaç adım geride görürler ve her zaman geride kaldıkları zamanı telafi etmek uğruna çabalarlar , dediklerine göre ''en''ci insanlarda sıkça görülüyormuş ve sanırım taa çocukluktan başlayan bir durum. alfred adler bu durumdan muzdarip olan kişilerin hayatları boyunca aşağılık kompleksi ile savaştıklarını söyler.
  2. kendi dışında şeylerle övünmenin temelinde yer aldığını düşündüğüm durum. mesela mal mülkle, sahip olduğunu bir takım teknolojik alet ya da araç gereçle, hatta yaşam standartlarıyla övünme durumları da sayılabilir. bunlardan şu anlamı çıkarıyorum; kişi kendini önemsiz sayıyor ve bu etmenlerin onu önemli hale getirdiğine inanıyor. halbuki gerçekten değerli olduğumuzu hissettiğimiz tek an sevildiğimiz andır bu da ancak ailede kan bağı ile olur ya da aşk ilişkisi içinde olur. sizi her şeyden bağımsız sevdiklerinde ancak değerli hissedersiniz. yani kendini değerli göstermeye çalışmak değerli olduğunuz ya da öyle hissettiğiniz anlamına gelmiyor. sadece bir kompleks gelişmiş ve üstesinden gelmeye çalışıyor gibi bi durum ortaya çıkıyor. ne gerek var ki herkes herkese göre değerli değil elbette ama herkes birilerine göre önemli ve değerli bunu sindirememek ilginç geliyor bana.
    abi
  3. adler'in bireysel psikolojisindeki temel kavramlarından biri. adler'e göre üstünlük çabası yaşamdaki temel yönlendirici güçtür. bu nedenle insanların yaptığı hemen her şey aşağılık duygularının üstesinden gelmek ve bu şekilde üstünlük duygusu oluşturmaktır.
    aşağılık duyguları bazı kimselerde aşırı bir boyuta ulaşabilir. abartılı güçsüzlük ve yetersizlik duyguları içeren bu duruma aşağılık kompleksi denir.
    adler çocuklukta yaşanan ve bu komplekse yol açabilen 3 engel tanımlamıştır : organ kusurları, şımartılma ve yetersiz ilgi.
    bireyin sahip olduğu zayıf ya da yetersiz işlev gösteren organlar ödünleme çabalarında başarılı olamadığında aşırı düzeyde aşağılık kompleksine neden olabilir. eğer kişi bu zorlukları yenmeye çalışırsa diğer insanlardan daha başarılı da olabilir.
    diğer yandan şımartılmış çocuklar, yaşamdaki güçlüklerin üstesinden tek başına gelmenin mümkün olmadığına inanır. çünkü çoğu zaman başkaları bir şeyleri onlar için yaptığından kendi yeteneklerine güvenmeyerek yetişirler.
    ilgi görmeyen çocuklar ise istenilmediklerini hissederler. yaşamlarında yararlı olma ve diğerlerinin saygı, sevgisini kazanma yeteneklerine güvenmezler.
  4. psikanalitik literatürde çok fazla değer görmeyen kavramdır. freud, bu kavrama bu kadar büyük önem verilmesine şaşırır ve basit bir ego işlevini bir kuram haline getiren adler'in, yüceltme gücüne hayran kalır. karen horney ise, laf arasında bu kavrama atıfta bulunurken, öncelikle adler'in ne kadar yüzeysel bir kuramcı olduğunu, aşağılık kompleksini telafi etme zorunluluğunun, bilinçdışı nevrotik çatışmaların ortaya çıkardığı, ideal benliğe ulaşma çabasının bir görüntüsü olduğunu söyler ondan sonra referans yapar.