1. ben asgari ücret kavramına temelden karşıyım.

    1) devlet asgari ücret belirleme yetkisini kendisinde görüyorsa yurttaşlarına en az asgari ücretten iş bulmayı da taahhüt ediyor demektir. peki, gerçekte böyle mi? tabii ki hayır. o zaman neden asgari ücret belirliyorsun?

    2) bugün brüt ücretin %37,50'si sgk primi olarak devlete ödenmekte. bunun işçiden kesilen kısmını bir kenara bırakacak olursak işveren payı olan %22,50'lik kısım için ilave bir teşvik var mı? (halihazırdaki 5510 sayılı kanundan doğan yüzde 5'lik indirim yahut işkurdan sağlanan uyduruk teşvikleri kastetmiyorum) hani asgari ücreti artırıyorsun iyi güzel tamam ama brüt ücret de artıyor dolayısıyla. sen devlet olarak aradaki maaş farkını yahut farktan doğan işveren primi miktarını işverenlere ödeyeceksen maaşı artır kimse karışmaz sana.

    3) sinirimi tepeme çıkaran husus: gerek seçim zamanı gerek sair zamanlarda birtakım siyasi parti liderleri "asgari ücret şu kadar olacak, bu kadar olacak" der dururlar. bre utanmazlar! asgari ücreti sen kendi cebinden mi vereceksin? ücreti verecek olan işverenin kendisi. para işverenin kendi cebinden çıkacak. sen benim cebimdeki para ile ağalık yapma hakkını nereden buldun terbiyesiz! işverenlere iş imkânı mı sağladınız da cebindeki paraya karışıyorsunuz?

    4) türkiye'de pek çok kobi niteliğine haiz işyerinde zaten gerçek maaşınız ne olursa olsun bordroda brüt asgari ücret üzerinden sigortalı oluyorsunuz. siz şimdi asgari ücreti 1400 tl yaptınız diye personelin eline 1400 tl geçmeyecek ki. ne alıyorsa onu alacak yine. sadece sgk prim kesintisi ve kesilecek gelir vergisi ve damga vergisi miktarı (stopaj) artacak.

    5) türkiye'nin esas problemi olan niteliksiz nüfus artışına yönelik bir planınız yok. tepenizdeki vatandaş durmadan çocuk yapın deyip duruyor. bu çocuklar büyüdüğüne ne olacak sanıyorsunuz? asgari ücretten bile maaş alamayacaklar. istedikleri maaşa değil razı oldukları maaşa çalışacaklar çünkü işverenler biliyorlar ki çalışan bir vasıfsız elemanını postaladığı an onun yerine daha düşük ücrete razı onlarca adayı anında bulabilir. çünkü emek arzı çok fazla. zaten maaşlar da asgariden gözüküyor bordrolarda. ama maaşı fiilen adama ödeyip ödemediğini asla bilemezsiniz. çünkü ekonominiz kayıt dışı. her ne kadar yeni düzenleme ile 5 işçi ve üzeri çalışanı olanlar maaşları bankadan ödemek zorunda olsalar da işçilerin elinden bankamatik kartlarını toplayıp maaşları çeken sonra da elden geri veren işverenler yok mu sanırsınız? bunu nasıl engelleyeceksiniz? işçiler itiraz etse ne olacak? itiraz edeni kovar ve dakikasında istediği düzene razı adamı bulur işveren. neden? emek arzı çok.

    konuşulacak çok şey var da işte neyse... asgari ücret isterse 5000 olsun fark etmez. bunu ödeyecek olan işverendir ve sen işverenin yükünü hafifletmezsen senin yaptığın asgari ücret artışı sadece kâğıt üzerinde kalır. fiiliyattaki düzen yine aynı kalacaktır.

    bunları size bir mali müşavir adayı olarak yazıyorum dostlar.

    (lütfen bana halihazırdaki komik ve elli bin tane absürt şart isteyen işveren teşviklerinden bahsetmeyin. hepsini ezbere biliyorum.)

    edit: her asgari ücret tartışmasında kemal sunal'ın "bu parayla şey bile çekilmez" repliği gelir aklıma :d
  2. asgari ücrete çalışıp aklı başında olanları tenzih ederim fakat bunlara müstehaktır.

    daha da azaltsınlar hatta. chp önceki seçimde asgari ücret 1500 tl olacak diye vaatte bulunduğunda çomarımız dalga geçmiş, hükümet kopya çekip maaşı 1300 tl yapınca göt kıllarına yakışır şekilde alkışlamışlardı.

    kısaca asgari ücretli çalışanların pek çoğunun reis sevdalısı olduğu düşünüldüğünde beter olsunlar diyerek konuyu kapatıyorum.
  3. halihazırda 1300 tl olan aylık asgari ücretin dolar karşılığı ise 370 $. amerika'da aylık asgari ücret 1500 $ civarında. eyaletlere göre farklılık gösterdiği için ortalama rakam verdim. japonya, israil, ingiltere gibi ülkelerde de rakamlar benzer. fransa, avustralya, hollanda gibi ülkelerde rakamlar 2000 $ seviyelerinde. kur farkından dolayı para birimi "dolar" olmayan ya da para birimi dolar karşısında aniden değer kaybetme riski taşıyan ülkelerden pek örnek vermek istemedim. bu çok sağlıklı karşılaştırma yapma imkanı sunmaz. zira bundan bir yıl önce bizimki de aylık 700 $ seviyelerinden bugün 370 $'a kadar geriledi. diğer ülkelerin asgari ücret rakamlarını vermemin tek sebebi, sürekli o ülkelerle aşık atmaya yeltenen bazı kendini bilmezlerdir. senin paran her gün değer kaybediyorken, üstelik sen tam bir dışa bağımlı ithalat ülkesiyken hala ekonominin çok güçlü, çok büyük olduğunu iddia etmeden önce biraz düşün istiyorum, hepsi bu. 2017'de zamlar cebini aşındırmaya başladığında, artık paran istediğini almaya yetmediğinde anlayacaksın ne demek istediğimi. keşke haksız çıksam ama köy çoktan göründü sen kendini tatlı tatlı kandırmaya devam ederken.

    neyse konumuza dönecek olursak, ülkemizde asgari ücret rakamı ne yazık ki olması gerekenden düşüktür. eğer asgari ücret rakamı, açıklanan açlık sınırından düşükse zaten ayan beyan yetersiz demektir, bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok. yoksulluk sınırının ise çok çok altında, oraya hiç girmiyorum bile. umarım görüşmeler olumlu sonuçlanır ve asgari ücret tespit komisyonu'ndan çalışanları birazcık da olsa memnun edecek sonuçlar çıkar 2017 için.

    ama bu rakamlardan öte beni asıl rahatsız eden, asgari ücretle çalışan emekçinin kendi hakkı yerine, yedi ceddine yetecek dünyalığını yapmış olanların çıkarlarını savunuyor olması. sen onun hakettiği gibi yaşaması için mücadele ediyorsun, o ise yırtık ayakkabısını giyip her "bismillah" diyenin peşinden gidiyor. işte bu asıl sorunumuz. sorunumuz rakamlardan öte düşünsel.

    sınıf bilinci şart, yoksa sonumuz iyi değil.
  4. verilebilecek en küçük maaş miktarı. ancak bizim toplulumuzun maalesef %50 si bu ücretle çalışıyor.
    birde asgari ücret verilip, ssk sı yatırılmayanlar yada yarım ssk yatırılıp, asgari ücreti elden verilen varki onlara hiç değinmeyelim.
    peki asgari ücret belirleme işi neden bu kadar önemli?

    arkadaşlar, kanunen her şeyin hesaplaması asgari ücrete göre yapılıyor.
    örneğin gss denilen zorunlu sağlık sigortasında kullanılan hesaplamalar ''kişi başı gelire'' göre yapılıyor.
    kişi başı geliriniz, brüt asgari ücretin 1/3'ünden yüksek ise; ayda zorunlu sigorta olarak 110 tl para ödemek zorundasınız.

    engelli maaşları, yaşlı maaşları için kullanılan ''muhtaçlık sınırı'' hesabı yine; net altını çizeyim net, asgari ücretin 1/3'ünden fazla veya az olma durumuna göre belirleniyor.

    aslında biz farkında olmasakta, tüm vergiler, tüm ödemeler asgari ücret baz alınarak yapılıyor bu nedenle ''çok önemli''dir.
  5. 2017 yılı için brüt 1777,50 TL net 1404 TL .

    en az 2000 tl olması gereken maaşa 104 tl zam yaptılar kaldı ki yapılan bu zammı çoktan misli ile geri aldı.
    tanım: tavuk yumurtasının işçiden daha değerli olduğunu gösteren zam.

    kaynak
  6. gayrımenkul danışmanlığı ile uğraşıyorum. bulunduğum şehirde kiralar semtine göre değişiyor. ben bir ortalama alacak olsam 700 liranın altında ev yok derim. (var ama çok çok affedersiniz köpek bağlasan durmaz orada da oturulmaz ya da paragöz ev sahibi çöplüğünü saray diye kiralamaya çalışıyor kimse enayi değil) aylık minimum mutfak masrafı da 300 altı imkansız. faturaları da ekle ee geriye para kalmadı zaten. bu insanlar çalışıyor ama neye çalışıyor aç kalmamak için çalışıyor. bu insanların da yaşamaya gezmeye eğlenmeye istedikleri şeyleri almaya ihtiyacı yok mu? var ama nerdeeee ay sonu gelmeden para suyunu çekiyor. sonra sizin köle sisteminizde borca girdiği için(kredi kartı) çıkamıyor. iş verenlerin de en büyük kozudur bu. işçisinin muhtaç olduğunu bildiğinden işten çıkartmakla tehdit eder ve her dediğini yaptırır. örneğin; mesaiye kal der ama mesaisini yatırmaz. 'beğenmiyorsan çık' der.

    700 kira
    300 mutfak
    100 doğal gaz
    100 evin ıvırı zıvırı
    50 su
    50 telefon faturası ya da internet

    basit bakkal hesabı yapıyorum öyle aman aman bir hesap değil. daha işin içine;
    giyim
    sosyal aktivite
    yol masrafı
    çocuk varsa onun ihtiyaçları
    varsa borcu
    girmedi bile. yani şu durumda bile o kadar komik ki şu para. ulan giren çıkan ortada ama utanmasalar hiç zam yapmadan yaşasınlar diyeceksiniz. survivor gibi ülkemiz resmen yaşama mücadelesi veriyoruz. sonra bizimle dalga geçer gibi tasarruf edin birikim yapın diye akıl veriyorlar. ulan önce sen gel dediğin paraya bir kaç ay geçi bakalım götün yiyor mu sonra akıl ver.

    biz işçilere örgütlenin derken illegal bir ögütlenmeden bahsetmediğimizi anlatana kadar göbeğimiz çatlıyor ama artık onların da öğrenmesi lazım haklarını savunmaları lazım şu komik rakamlara evet dememeleri lazım. ulan sizler ülkenin yumruğusunuz be gücünüzün farkına varın (sendika muhabbetine girmiyorum zira işin içinden çıkamayız) bireysel değil toplu hak aramaya başlayın gerekse grev gerekse eylem hak verilmez alınır!
  7. asgari ücret meselesini çok da düşünmeye gerek yok. şu an 950 tl ve ekmek 1 lira mı, asgari ücreti kafana göre 1900 tl yaparsan ekmek de 2 lira olur ve değişen bir şey olmaz. ülke içinde para ne kadar dönerse dönsün pek efektif olmaz. asgari ücretin artması için ya da alım gücünün artması için ülkeye dışarıdan para girmeli. bu da ihracatla mümkün. ihracat da fabrika kurarak mümkün. rezidans dikerek değil.
  8. normalde devletler insanları yaşatmak için vardır ama türkiye'de insanlar devleti yönetenlerin gözünü doyurmaya çalışıyor.
    104 zamı daha önce misli ile elimizden aldılar zaten, fakirleşmeye devam.
  9. asgari ücretle çalışan insan sayısı 6,5 milyon (altı buçuk milyon) olmuş, neredeyse ülkede tam zamanlı ücretli çalışanların 34'ü asgari ücretle çalışıyor. aileleriyle birlikte düşünüldüğünde 19-20 milyon insanı doğrudan ilgilendiren bir konu.

    işin en dikkat çekici noktası bu kesimi (işçileri) temsil ettiği iddia edilen türk-iş'in 2017 asgari ücret görüşmelerinde daha en baştan 1600 tl. asgari ücreti kabul ettiğini açıklaması.
    daha da ilginç olan bu kabulu gösteren türk-iş'in (27 ekim 2016 tarihinde) yaptığı açıklama ile dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 1405 tl., yoksulluk sınırının ise 4568 tl. olduğunu duyurması. türk-iş in açıklaması

    elbette asgari ücret çok daha yüksek belirlenebilir, ancak bunun enflasyona etkisi yüzünden (bir çok şeyin fiyatı hemen artacağı için) aslında düşük gelir seviyesinde yaşayanların alım gücü adına değişen hiç bir şey olmaz.

    bu ülkede siyasiler her zaman kolay yolu seçtiler, ileriye dönük hiç bir vizyon, yatırım planlaması ortaya koymadan, sadece günü kurtarma (tabi günü kurtarırken yandaşlarını ihya etme) yoluna gittiler.
    değişen hiç bir şey yok.
    siyasilerin bu bakışın üzerine, gerçek anlamda işlevsel halini kazanamamış sivil toplum kuruluşlarını,sadece kısa günün karı zihniyetiyle hareket eden, iki üç arapça kelime kullanan evladır diyen, hesap sorma hakkının var olduğunun bile bilincinde olmayan, kendi apartman yönetimine girmekten bile imtina eden vatandaşı da eklediniz mi. oooh tam da istenen kıvam oluşuyor.

    ülkenin hal-i pür melali budur efendim.

    ortada duran gerçekler geriye söz bırakmıyor.
  10. 10 daireniz olsa 10 tane de işçiniz olsa evleri 1.500'den kiraya verseniz, işçilere 1400 maaş verseniz, işçi size her ay çalıştığı için 100 tl ödemiş olur.
    abi