1. çok güzel verilerle analiz edilmiş ama üstünü çizmek açısından bende söyleyeyim.

    özellikle türkiye gibi gelişmemiş ülkelerde asgari ücret diye bir ibare olmasını doğru bulanlardanım.(gönül isterdiki herkes emeğinin karşılığını alsın ama türkiye'de pek mümkün değil ne yazıkki) bu şekilde en azından alabilecekleri minimum tutarı belli.

    şirket patronlarının bir çoğu ya asgari ücretten giderleri gösterirler ya da brüt ücreti yüksekten gösterip çalışanın eline geçen miktarın bir kısmını geri ister ya da az yatırırlar, çıkarları hangisini makul gösteriyorsa o yönde ilerlerler. yani çalışanın maaşlarına göz dikerler altındaki lüks arabalardan feragat asla etmezler çünkü..

    işin devlet bacağına gelirsek, sanki kendi cebinden karşılıyormuş gibi asgari ücreti artırılması konusunda şov yapmaktan geri kalmazlar, tüm yükü işverenlere atarlar bir de yetmez üstüne daha elinize almadan maaşınızın ortalama üçtebirine 'vergi' adı altında el koyar..

    iş verenle, devlet bu yüzden çok çatışırlar, kimisi vergi kaçırmaya çalışır kimi daha çok vergi almaya olan tabiki bizim gibi çalışanlara oluyor.. (bkz: filler tepişir çimenler ezilir)

    işin diğer bir komik yanı ise asgari ücret tutarının 'açlık sınırı'nın bile altında olmasıdır. yani bu insanın kira, elektirik,su gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığını aklı başında olan herkes görebiliyor.

    he bunların yanında 'şükür' mantığıyla hakkını aramayan bir toplum oldukça bu düzen bu şekilde gitmeye devam eder. bizlerde sinirden kudurmaya devam ederiz..

    daha 2017 yılında girecek bes uygulaması varki eminim ülkedeki insanların yarısı olaydan haberdar bile değildir.
  2. milletvekillerinin zamma daha çok ihtiyacı var. zira bir tanesi mercedes e binerken diğerinin wolksvagen passata binmesi kabul edilemez. meclis bunun farkında olduğu için milletvekillerine 1200 lira daha zam yapma kararı almış. yani 26 bin tl den fazla maaş alacaklar devletten. ek gelirleri söylemiyorum -ki onların yanında 26 bin tl çerez parası sayılır. bu arada meclisin hep beraber uzlaşabildigi tek konu milletvekili zamlaridir. böyle bir ulkede yaşıyoruz. dönün bir uruguay başbakanının haline bakın bir de bizim kansiz ve anneleri ortalık olmuş, para için ruhunu, onurunu satabilecek kivamdaki, hobileri mecliste uyumak olan ağır derecede ipne evlatları olan canımız cigerimiz, ülkemizi yönetmeye çalışan gavatlara bakın. hanımına çiçek alamayip ona maydanoz götüren, bu şekilde gönlünü almaya çalışan, tadı güzel olduğundan değil, çoluk çocuk tatlı sayılabilecek bir şeyler yiyebilsin diye şekerli ekmek tatlısı yapıp onları mutlu etmeye çalışan anneleri düşünün. artistlik olsun diye değil giyecek sağlam montu olmadığı için okula hirkayla gidip sınıf arkadaşlarına, usumuyorum ki diyen sabi sübyan ilkokul talebelerini düşünün. biz düşünürüz bir miktar, aşağı yukarı bu kadar olmasa da benzeri durumları yasamisizdir. ama bu soyunu sopunu siktiklerim, jakuzilerinde bir taraflardan koko çekme planları yaparlarken diğer taraftan parfüm kokusu orucu bozar mı muhabbetleri yapiyorlarken dost meclislerinde hiçbirinin aklına ülkenin yetim cocuklarinin gelmedigine eminim ben.
  3. gebze "hoop" dese, dil ovası "bi dakka o elini bi indir" dese yer yerinden oynar, ama demiyor, çünkü kapital ona vermediği parayı, o daha fazlasını isteyemesin, gücünün farkına varamasın diye harcıyor.
  4. dolar bazında zam oncesi dönemine gerilemiştir. yani 372 dolar. yani zam buhar oldu.
  5. 2000 üzerine çıkmıştır. ben artık türkiye gündemi konu olunca iyi ya da kötü az ya da çok diye sıfatlar kullanmıyorum. tek bir kelimem var: "tuhaf" gerçekten burası tuhaf bir ülke oldu. hukuk tuhaf, ekonomi tuhaf, insanları, siyaseti, sanatı, sporu, kültürü hepsi bi tuhaf.

    asgari ücret de bir tuhaf. piyasada 1500'e çalışmak isteyen binlerce insan var. hayır diyoruz bunlara o sana az çalışamazsın. en az 2000 olmalı ve sigortan yatmalı. adam bunu istemiyor çünkü bunu verecek kurum sayısı az. gün geçtikçe de azalıyor. bu sefer adam 1500den de sigortadan da oluyor. ya işsiz kalıyor ya part time. sgksı ödenmiyor ödenemiyor.

    diğer taraftan enflasyon almış yürümüş, zaten adam 2000 ile de geçinemez durumda. 3 versen belki idare eder. ya da anadoluda bir ilçede 2000 idare eder. yarısı kira yarısı yeme içme olur yatırım yapılamaz krediye girilemez.

    zaten ailedeki herkes sisteme dahil olmak zorunda kaldı ki bu kapitalizmin zaferidir. ailecek çalışıp ortalama bir geliri eve sokmaya çalışıyor insanlar. ya da orta sınıfta karıkoca çalışıp bir mülk edinme şansı elde ediyor. iyi kötü bir ev için 2 kişiyi 25 yaşına kadar okutup 10 yıl da iş tecrübesi kazandırıp anca ev sahibi edebiliyoruz.

    sonra da insanlar soruyor elbette neden? ulan bi ev almak için neden ömür boyu çalışayım. en iyisi miras kalması ama 3 nesil sonra bu makas açıldıkça miras kalan kişi sayısı da çok azalacak. sistemin çöküşüne gider bu iş çok da güzel olur tabi, olabilirse.

    sadede gelelim, asgari ücreti artırdık çok güzel, işverene de bir şeyler vermek gerekiyor. mesele sgk primlerini sabit tutabilirlerdi. sanki sgksız part time çalıştırın demek istemişler.
    abi
  6. verilebilecek en küçük maaş miktarı. ancak bizim toplulumuzun maalesef %50 si bu ücretle çalışıyor.
    birde asgari ücret verilip, ssk sı yatırılmayanlar yada yarım ssk yatırılıp, asgari ücreti elden verilen varki onlara hiç değinmeyelim.
    peki asgari ücret belirleme işi neden bu kadar önemli?

    arkadaşlar, kanunen her şeyin hesaplaması asgari ücrete göre yapılıyor.
    örneğin gss denilen zorunlu sağlık sigortasında kullanılan hesaplamalar ''kişi başı gelire'' göre yapılıyor.
    kişi başı geliriniz, brüt asgari ücretin 1/3'ünden yüksek ise; ayda zorunlu sigorta olarak 110 tl para ödemek zorundasınız.

    engelli maaşları, yaşlı maaşları için kullanılan ''muhtaçlık sınırı'' hesabı yine; net altını çizeyim net, asgari ücretin 1/3'ünden fazla veya az olma durumuna göre belirleniyor.

    aslında biz farkında olmasakta, tüm vergiler, tüm ödemeler asgari ücret baz alınarak yapılıyor bu nedenle ''çok önemli''dir.