1. bir nevi gençlik aşısı da denebilir. duyguları kökten değişime uğratıp olmadığınız hislere bürünmenize neden olur. aşıkken kah mutlu, kah üzgün; duygusal kasırgaların en fazla yaşandığı bir zaman dilimi içine girmişsiniz demektir. ayaklarınızın yerden kesilmesi, karnınızda kelebeklerin uçuşması gibi tipik benzerlikler yaşamanız da çok olasıdır yine. gözü perdeleyen örtünüz vardır ve hiç bir zaman " asıl " olanı göremezsiniz. görseniz bile idrak etmeniz mümkün değildir artık. aşkın şarabının damakta bıraktığı tat ve hissettirdiği sarhoşluk baş döndürücü bir etkiyle tüm bünyenizi sarmış olacaktır.

    geçmiş olsun, ayılana kadar tadını çıkarmaya bakın.
  2. ocağınıza incir ağacı diker. evlerden ırak. üç kere tahtaya vurdum, muska yazdırdım, totem yaptım.

    her şeye rağmen gelirse de yere yatıp ölü taklidi yapmayı planlıyorum.
  3. aşk gibi tanımı muğlak olmayan ama yine de bazen karıştırılan, başka his ve denklemler ile bir tutulan oluş. aşkın tanımı insan adedince değişken ve elastikiyeti olan bir kavramdır. aşık olma hissiyatı ise, elle tutulur ve gözle görülür bir veri olduğundan, (mecazen) çetrefilli bir döngü değildir. her insan aşık olduğunda, ekseriyetle hissettiği şey, karnının üzerinde bir kelebek vadisi olur, ya da ayakları yerden kesilip bulutlara taşınır, yahut maşuk haricinde görüş alanı mat, maşuk ise gökkuşağı gibi renk bulur. aşağı yukarı hissi edinim ve refleksler bu yönde. zaten oluş bir nihayete gebedir ve nihayete bakıldığında, kelebekler fil ayağına döner, bulutlar kaldırım taşı olur ve renkler eski haline, nihayet bildirgesi de mat olur. bunun yanında: hoşlantı ve şehvet gibi istemci tetikleyen hâllere de bazılarımız aşk diyor ve âşık olma eşiği olarak görüyor. hoşlantı zarfı mazruf bulunca ve şehvani arzular katre katre süzülünce, aaa şaşkınlığı peyda oluyor. bu idrak zayıflığı, tıpkı bayılma ile ölmeyi karıştırır gibi bir zayıflık ve kişilik inşası tam olmamış kişi ve kişilerde görünen bir bölünmedir.


    âşık olmak dünyanın en güzel şeyi ve yaşamı güzel kılan bir yalanıdır. evet, gerçeğidir diyecektim ama vazgeçtim. vazgeçtim çünkü her şey gibi âşık olmak da gerçek karşısında parıltılı ve simli hâlini kaybediyor, hükümsüz ve hiç olmamış, yaşanmamış bir hayal olarak kalıyor. oysa yaşanmış.

    uzun bahis. bence en güzeli âşık olmak. kısacık güzellik kuşağı yaşamak var iken felsefi ve esef dolu münazaralara ne gerek var?
  4. “bir insana aşık olmak; onu kalabalığın içinden çekip çıkarmak, çokluğun içinde tek kılmak ve sonra aynı hızla o teklik içindeki çokluğu keşfetmektir."

    g.d.
  5. her şey özlenebilir de bu da özlenir diye sorarlar adama. özledim be...
  6. en büyülü hastalık. modern günümüzde pek değeri kalmadı ama ben inanıyorum, dünyada kıymetini bilen, basitleştirmeyen insanlar hala var..
  7. üstünde günlerce düşündüm ama hala ne olduğunu bilemediğim olgu. lisede edebiyat öğretmenim demişti ki, aşk kavuşamadığındır eğer kavuşursan aşk olmaz. ben de hep tam tersini düşünmüşümdür çünkü aşk eğer mucize gibi bir şeyse iki insanın aynı anda birbirlerine aynı güzel şeyleri hissetmesi asıl mucizedir, diğeri sadece ulaşamamanın verdiği gözde büyütme hissidir.
  8. mnb
  9. platoniği makbuldür. zira böylesi en sorunsuz ve en yüksek haz yaşatanıdır.
    asgari beklentiyi barındırır bünyesinde. gözünüz çok yükseklerde değildir dolayısıyle çirkefliğe aman vermez.

    hakkını verin la ızdırabın.
    ozeus
  10. çok tehlikelidir. tamam, güzel yanları yok değil ancak en büyük sıkıntısı beynin rasyonel düşünce yapısını komple bloke ediyor. uçurumdan aşağıya düşmene 10 metre var ama sen bu uçurumu fark edip sağa sola tutunamıyorsun. mümkünse benden uzak olsun ama bundan güzeli benim olsun.

    (bkz: sevgi)