• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.50)
Yazar ayfer tunç
aşıklar delidir ya da yazı tura - ayfer tunç
saatin içindeki kum taneleri gibi parmaklarının arasından akıp giderken hayat, hikâyeleriyle birbirini tamamlayan iki âşık, belirsizlik içinde sevgilerini var ediyor. ama bazen kum saati sadece akmıyor, yere düşüp kırılıyor, kumlar ortaya saçılıyor. böyle anlarda ailenin sadece huzur ve güzelliği değil geçmişe terk edildiği sanılan hatıraları, marazları da taşıdığı anlaşılıyor.

iki âşığın genetik bir hastalıkla kesişen yolları bir noktada ayrılsa bile biri istanbul’da, diğeri new york’ta aynı nefesi alıp vermeyi sürdürecekler… nefesleri yettiği sürece.

ayfer tunç, ilmek ilmek işlediği cümleleriyle modern bir destan yazıyor. âşıklar delidir ya da yazı tura ailenin, arkadaşlığın, sadakatin, hastalığın ama en çok deliliğin ve acının öyküsü.

çünkü âşıklar delidir ve deliler acı çeker.

(arka kapaktan)


  1. cumhuriyet gazetesi kitap eki'nde geçen hafta ayfer tunç'la yapılan bir söyleşi vardı âşıklar delidir ve yazı tura üzerine. bir bölümünü paylaşmak isterim:

    "Ben insanın ontolojik olarak ruhunda bir boşlukla yaşadığı kanısındayım, bazıları bu boşluğu derinden hisseder, bazıları hissetmemeyi tercih eder. Varoluşumuza dair temel soruların kaynaklandığı bu boşluğu doldurmak için yalnız aşka değil inanç gibi, aidiyet gibi, aile, toplum, yurt, sevgi gibi pek çok kavrama sarılıyoruz ve bunlara genellikle gereğinden fazla değer atfediyoruz çünkü öğretiler bize üstün ve değerli olduğumuzu söylüyor. Ama varlığımızın evrende bir anlam ifade etmesi için bu değerlere ihtiyacımız var, hiçiz aslında, özbenliğimiz bu anlam verme çabasına şiddetle ihtiyaç duyuyor. Aşk da bu değerlerden biri ve ruhumuzun çok güçlü bir röntgeni. Ama bu yüzyılın henüz başında bile en ağır şekilde dumura uğrayan, etki etme gücünü en çok kaybeden kavramlardan biri. Bu romanı yazarken aşk dediğimiz şeyin kendine özgü bir “hamaset” ile listelenebilen bir sığlık arasında sonsuz tarifi olduğu, tanınmayacak hâle geldiği, aynı zamanda insanlığın bütün zamanlardan daha fazla aşkı aradığı düşüncesiyle meşgul oldum. Her türlü kolaylığı ve pek emek vermeden her şeyi elde edebileceğimizi vazeden, bu yolla insan zihnini hızla aşındıran bu çağ kavramları da törpülüyor, aşk da payına düşeni alıyor."

    söyleşinin tamamı için: huzursuzluk çağını yaşıyoruz
  2. dünya ağrısı'dan bu yana dört yıl geçmiş. kitap henüz çıktı. cer modern'de geçen cumartesi günü ayfer tunç'la kitap üzerine bir söyleşi olduğunu duyunca hemen edinip gittim. hem sohbete dahil olma şansım oldu hem de nadiren yaptığım bir eylem olarak imza gününe katıldım. yani imzalı bir kitabım oldu. sohbeti çok keyifliydi (gerçi kitaplarını sevip sohbetinden hoşnut kalmayanlar da oldu katılımcılar arasında). dolu dolu bir kadın. yüzeylerde dolaşmıyor. insan derinliğine kıymet veren biri. kendini tanıma çabası hem sohbetine hem de yazdıklarına yansıyor bana göre. her kitabı başka bir dünya. ve derinlikli, sağlam karakterler yaratma konusunda iddialı olduğunu düşünüyorum. kitabı okudukça yeni yorumlar yazarım sanırım.

    !---- spoiler ----!

    umutlandı. yüzü açık kalmış bir kitap gibiydi, aşk hakkında hiç söylemediği sözler satır satır okunuyordu. mucizeler her zaman beklenir hayattan. aşkın kendi varlığından gelen, iyileştirici bir gücü vardır ve kıyaslanacak olursa, aşkla geçen zamanın özgül ağırlığı, saatlerin gösterdiği zamanınkinden kat kat fazladır.

    aşk zamanın yoğunluğunu arttırmaya muktedir olan tek kimyadır.

    !---- spoiler ----!

    not: kitap kapağını hiç sevmediğimi kendisine de ilettim. o da katılıyor. "bazen yayınevine fazla güvenmek böyle sonuç veriyor" dedi. bir sonraki baskıya kapak değişecekmiş. bakalım göreceğiz.