1. sonunda tatma şans(sızlığ)ına eriştiğim acımtırak duygu.
    şimdi üstüne bir ton karmaşık laf kalabalığı yaparak iç hesaplaşmamı tamamlamaya çalışacağım, çünkü kafamda dönüp duran tüm bu düşünce yumakları onları yazıya dökmedikçe yarım ve anlaşılmaz.
    aşamalardan geçiyorum, önceleri acımın biricik ve kimseyle benzeşmez olduğu sanrısına kapıldım şimdiyse çokca alelade ve değersiz olduğu inancına.
    güzel şarkılar dinledim, öfkeli şarkılar, sakinleştirici şarkılar, nasihatler.
    dostuma yazdım, beni rahatlatmasını ve umudumu kaybetmeme engel olmasını istedim içten içe.
    hayatımda ilk kez birine güvenme ve kalbimi açma cesaretini gösterdim, beni bana değer verecek birisi olduğuna inandırdı. gözlerimin içine çok gerçek baktı, beni olduğumdan çok daha fazlası olduğuma inandırdı.
    çok sürmedi tüm bu dengeyi alt üst etmesi. hızlıca bana kendimi hayatına zorla sokmuşum gibi hissettirdi, aşk dilenen nevrotik yapışık zavallı biriymişim gibi. anlamadım neden, soramadım.
    sordumsa da cevap alamadım.
    yazdım, tüm samimiyetimle yazdım, cevap alamadım. tedbirli de oldum, aptalca cesur ve açık da oldum. cevapsızlıklar ve belirsizliklerde boğuldum.
    sorun bende miydi, zamanlama mı yanlıştı, düpedüz aptal mıyım ya da her şeyi kafamda mı yaşadım bilmiyorum. yakında iyi olacağıma inanıyorum, bunları da dönüp baktığımda "acımı yaşadım, onunla yüzleştim" demek için yazıyorum.
  2. muslum gurses'tir , neset ertas'tir , ahmet kaya'dir
    bragi
  3. öldürmez de güçlendirmez de. duydum çok; vuranı da kendini keseni de, öleni de ikinci üçüncüye doğanı da, güçlendim diyen puslu uzaklaşmış gözleri de. ama aşk acısı yapmaz bunu. o sadece göğsüne oturan bir his, nasıl karşıladığın sensin, benim. bazen karşımıza alırız, bazen kucaklarız.
    giden gider, gitmiştir artık; bir şeyler geçmiş, geride kalmış olur. yaşam gibi, nasıl herhangi bir şey nasıl geride kalıyorsa bir şeylerin sonu olması olduğunu, senin de biteceğini; o kadar da cidden yaşıyor olsan da bir gün s.. gideceğini fark etmen. kafanı duvarlara da vursan, kabul edemeyeceğin bir şey haline gelir hepsi. aşkını kaybedersin, ölür gibi olursun. o zaman en tatlı ve en acı yanılgıya düşersin, daha çok seversin. ama artık bir hiçi seversin ki, kabul etmeyesin, bir şeyler geçmiş olmasın.
    tüm bu hiçlik basar da basar. geçmiş olsun.
    ama bir güzelliği vardır. kim olursa olsun, o göğsünü sıkıştıran şey var ya, karşında sana sarılan herhangi bir insanın evladında da varsa o an o sarılmayı unutamazsın. ister bir rakı masası, ister bir caminin avlusunda, ister mahalleden bir kara kaşlıyla
  4. hayatın insanoğluna çizdiği hat üzerinde acılar bir barikat gibidir. her insan bu barikatlarda az veya çok bekleme yapar. ve tüm acıların üzerinde bir örtü gibi duran acı, aşk acısıdır. çünkü toplumda kabul gören bir acıdır! her acının üstü bu acı ile örtülü... aman ha örtüyü çekiştirip, acıları aşikar kılmayın! çünkü örtünün altında bir enkaz duruyor. gidenler, ezip geçenler, kazık atanlar, ölüler ve diriyken ölü sayılanlar, kayıplar, hesaplar, kitaplar, din, inanç ve hurafeler, hayat felsefesine dönüşmüş hüzün alametleri... vs. işte aşk acısı çoğu zaman kamuflaj!
  5. zamanında bir sakallı,
    ''aşık olmayı denedim, hem de bir değil iki defa; inanır mısınız baylar korkunç acılar çektim. aslında acı çekmediğimi ruhumun derinliklerinde biliyordum. gülmek gelirdi içimden ama yine de acı içinde kıvranmaya devam eder, üstelik delicesine aşıkmışım gibi kıskançlık krizleri geçirirdim...bütün bunların sebebi can sıkıntısıydı baylar, kesinlikle can sıkıntısı...''
    dostoyevski
  6. tanımını, değerlendirmesini, karşılaştırmasını yapamayacağımız acı. acı dediğimiz şeyin skalası yok ölçemiyoruz hem de aşk dediğimiz şeyin ne olduğu konusunda hem fikir olabilmiş değiliz. insanların dayanıklıkları bağlanma şekilleri de bambaşka olunca aşk acısı bambaşka boyutlarda yaşanıyor.

    bazı insan kendine işkence eder gibi yaşıyor bunu ben o gruba dahilim. şimdi dönüp baktığımda ortada duygusal bir ilişki bile yokmuş ki dediğim aşkın acısını aylardır geçiremedim ama aynı sürede bir başkası evlilikten dönüp bir başkasıyla evlenmeye karar verebiliyor. aradaki farkı ben karşıdakine verilen değer ve kişinin kendi değeri olarak görüyorum iki ucunda ne kadar sağlıklı ilişkiler olduğu tartışılır tabi.

    bazıları için sevişince geçer, bazıları ölse geçecek gibi hisseder. sonuçta yaşanan en saçma acı.
  7. tarifi çok zor. ruhun ölmüş de bedenin yaşamaya devam etmek zorundaymış gibi. her bir hücrem acıyo sanki. öyle bir düştüm ki her yanım sızlıyor, kanıyorum durduramıyorum. dışarıya bakıyorum hava cok güzel, şimdi çıkıp deniz kenarına gidicem bisiklete binip müzik dinlicem sonra piknik yaparım bi şeyler okurum diyorum. yerimden kalkıyorum ve aglayarak oldugum yere çöküyorum.
    geçsin diye çabalıyorum ama sonuca ulasamıyorum. tek bir şey hayata döndürecek sanki beni bi mesajı araması sadece onun sesi
  8. bir daha canım yanmaz aynı yara tekrar kanamaz sanmıştım. lanet olsun aynı yaraya bin defa tuz basanlara.
  9. aç kapa bir şekilde son 10 yılda yaşadığım şey.
  10. hic yasamadigim ama cok merak ettigim bi duygu
    varda