1. başta acısını çektiğimiz duygu aşk acısıdır tabiki. ama onun yerini sonra insana daha da koyan şeyler almaya başlar. meğer en yakın arkadaşımmış dersin,bir şey olur ay bunu ona anlatmalıydım diye dert yanarsın. sıkıntın olur onu aramak istersin ama aramazsın. dur o zaman başkasına anlatayım dersin beklediğin samimiyeti bulamazsın.mutlu bir olay öğrenirsin açıp dedikodu yapmak istersin mümkün değildir.canın istese belki arayıp bunları yapabilirsin ama en önemlisi o yaralanmasın istersin,onu düşünüp susarsın. acın hafifleyecektir mutlaka ama eğer aşk adı altında toplanandan fazlası varsa bir ilişkide,unutamazsın.
    mavi
  2. "yaşamayı öğrenmek bizim icin geçti çoktan
    ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
    en küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
    her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
    ve gitar havası beslenir hıçkırıkla
    mutlu aşk yok ki dünyada "
    l.aragon
    bulut
  3. tarifi çok zor. ruhun ölmüş de bedenin yaşamaya devam etmek zorundaymış gibi. her bir hücrem acıyo sanki. öyle bir düştüm ki her yanım sızlıyor, kanıyorum durduramıyorum. dışarıya bakıyorum hava cok güzel, şimdi çıkıp deniz kenarına gidicem bisiklete binip müzik dinlicem sonra piknik yaparım bi şeyler okurum diyorum. yerimden kalkıyorum ve aglayarak oldugum yere çöküyorum.
    geçsin diye çabalıyorum ama sonuca ulasamıyorum. tek bir şey hayata döndürecek sanki beni bi mesajı araması sadece onun sesi
  4. ayrıldıktan sonra 1 ayda 2 kitap okudum birde yardımcı kitap okuyorum. farkettim ki kendimi tanımam gerekiyor. bunun için biraz psikoloji kitaplarına sardım. ilk kitap (bkz: engin geçtan - insan olmak) ; bu kitap gerçekten bana çok fayda sağladı ve beni mutlu etti. bir sonraki kitap (bkz: alfred adler - insanı tanıma sanatı) ; bu kitapta epey çok şey kattı diyebilirim. her ikisininde ortak özelliği bir satır okuduktan sonra yarım saat okuduğum satırları yorumlamak kafa patlatmak neden sonuç ilişkisi kurmak. bu kitapları okurken o kadar çok düşünüyorum ki eski sevgilimi düşünmeye fırsat bulamıyorum. yardımcı kitap ise (bkz: fırat budacı - kendimi durduracak değilim) ; bu kitapta modum çok düştüğü zaman 2 tebessüm katıyor hatta bazen kahkaha attırıyor. bu okumalar bende cidden etkili oldu. bu acıyı çekenler siz de zorlayın belki sizde de işe yarar. ayrıldığımdan beri hiç bir arkadaşım yalnız bırakmamıştı beni, dün ilk defa kitaplarımı aldım tek başıma sahile indim ve uzun uzun okudum. bunu da aştığımı görünce anladımki geçiyor arkadaş. 1 ayda insana epey aşama katettiriyor.
  5. kimsenin yaşamamasını dilediğim.

    benim de başıma gelmesin bir daha allahım, ne olur.
  6. kağıt kesiği acısı yanın da o da neymiş dedirtir. acıyor işte acıyor.
  7. "aşk; lezzet arayışı, sevmek sığınak arayışıdır. aşk; aç birinin yemek yiyişi, sevmek yabancılar ülkesinde gönül ortağı bulmaktır. " der ali seriati. en leziz yemekleri o sığınakta tattığında ise ne kadar kafanda bitirirsen bitir içinde kalan o kırıntılar her sofraya oturduğunda iştahını kaçırır.. yeni tatlar arar yeni bahçelerde dolaşmak ister ama yine de dört duvar arasından çıkamaz kitaplarına sarılırsın. harcadığın zamana mı acırsın yoksa bir elveda bile diyememenin buruklugunu mu yaşarsın bilenmez ama kendine zaman vermeyi öğrenirsin.
    ^:sevgi ve aşkın ayrımına değinmeden ^ sevgi neydi? sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti..
  8. hayatın insanoğluna çizdiği hat üzerinde acılar bir barikat gibidir. her insan bu barikatlarda az veya çok bekleme yapar. ve tüm acıların üzerinde bir örtü gibi duran acı, aşk acısıdır. çünkü toplumda kabul gören bir acıdır! her acının üstü bu acı ile örtülü... aman ha örtüyü çekiştirip, acıları aşikar kılmayın! çünkü örtünün altında bir enkaz duruyor. gidenler, ezip geçenler, kazık atanlar, ölüler ve diriyken ölü sayılanlar, kayıplar, hesaplar, kitaplar, din, inanç ve hurafeler, hayat felsefesine dönüşmüş hüzün alametleri... vs. işte aşk acısı çoğu zaman kamuflaj!
  9. bende fazla olmayan bir durum 4 yıllık ilişki bittiğinde 1 hafta sonra kendime gelmiş ve hayatıma normal olarak devam etmiştim.