1. "avcı toplayıcı yaşam" adı altında bu yazının yazılması dahi savunulan görüş ile 2 yönden çelişiyor;

    birincisi, dil ve yazının reddi... başlıktaki görüş düşünceye ket vurduğu, şeyleri eksilterek duygusuzlaştırdığı için reddedilen dil ve yazı ile ifade edilmiş. primitivistlerin dil ve yazı ile ilgili düşüncelerine karşı mark lance şaşkınlığını şöyle dile getiriyor; "literally insane, for proper communication is necessary to create within the box a means to destroy the box." “Tam anlamıyla delice bir şey, özgün bir bağlantı kurma amacıyla bir şey yaratmak istiyorsun ve bunun için kullandığın kabı yok etmen gerekiyor.” -diye çevrilmiş- *

    ikincisi, teknolojinin reddi... yine aynı şekilde primitivistler fikirlerini yaymak amacıyla reddettikleri teknolojinin nimetlerinden faydalanıyorlar. bu yazının da bilgisayar ve internet teknolojisi aracılığı ile yazılması gibi^::)^

    bunun dışında murray bookchin'in "ilkelliğin mistikleştirilmesi" adı altında "lifestyle anarchism" dediği bu görüşü sert bir şekilde eleştirdiği yazıları var. biri şuradan okunabilir.

    -söz meclisten dışarı- m.bookchin yazısını şöyle bitiriyor;

    "İroniktir ki, ilkelcilerin idealize ettiği dünya, aslında Max Stirner’in bireyci mirasçılarının övdüğü radikal bireyciliğe engel olurdu. Çağdaş “ilkel” topluluklardan oldukça farklı bireyler çıksa da, zorlayıcı koşulların dayattığı geleneklerin gücü ile grup dayanışmasının güçlülüğü, egonun üstünlüğü­nü öven Stirnerci anarşistlerin talep ettiği tipte bir bireyselci davranışa pek az yer bırakır. Bugün ilkelcilikle uğraşmak, (s. 67) tamamıyla, yalnızca açlara, fakirlere ve şehir sokaklarında yaşayan “göçebe”lere değil, aynı zamanda çalışan işçiye de yasak olan fantezilerle oynamaya parası yeten zengin kentlilerin ayrıcalığıdır. Günümüzün çocuk sahibi çalışan kadını, -genelde evin gelirinin büyük bir kısmını oluşturan miktarı kazanmak üzere işe gitmeden önce yaptığı- günlük ev işlerini az da olsa rahatlatan çamaşır makinesi olmadan yapamazdı. İroniktir ki, Fifth Estate dergisini çıkaran kolek­tif de bir bilgisayarsız yapamayacağını anlamış ve bir tane edinmek “zorunda kalmıştır” – samimiyetsiz bir “ondan nef­ret ediyoruz!” tekzibi eşliğinde-. Bir yandan ileri bir tekno­lojiyi suçlayıp diğer yandan onu teknoloji karşıtı bir litera­türü yaymakta kullanmak yalnızca samimiyetsizlik boyutu­na değil, ikiyüzlülük boyutuna da sahiptir. Bilgisayarlara duyulan böylesine bir “nefret”; daha çok, birbirinden lezzetli yiyecekleri tıkınıp, pazar dualarında yoksulluğun erdemleri­ni öven ayrıcalıklıların geğirtilerini andırır."
    ulgan