• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
ay şarkısı - gürsel korat
ay şarkısı, 12 eylül'e acı bir gülümseyişle bakmanın romanıdır. ironiktir ve yaşam doludur. toplumu sarsan olayların karşısına geçip nanik yapar; kendi ruhunun dalgalarını dinlerken de yürek burkan bir şarkı söyler. politik bir romanıdır fakat politika için yazılmamıştır.

bu romanın savunduğu, haklı gösterdiği kahramanlar yoktur. politik romanlarda, öncelikle "haklı bir davanın" savunusunu bulmaya alıştığımız için, yazarın tüm kahramanlarına eşit eleştirel mesafede duruşu dikkat çekicidir. bu duruş, geleneğe itirazdır; politik olaylara "döneklik" veya "yiğitlik kategorilerinin dışına çıkarak, yalnızca insan boyutundan bakmak, edebi geleneğimiz düşünüldüğünde önemli bir farktır.

1968 ve 78 kuşağının birlikte anlatıldığı ender romanlardan biri olan ay şarkısı, 12 eylül'ün o korkunç cezaevlerine "kikirik bir açıdan" da bakabildiği için, özel bir yerde durur.

"'0 halde bir karara varabiliriz. şimdi yoldaşlar, sizi halk adına, insanlık adına, savcı ve avukat yoldaşların anlattıklarından sonra vardığınız sonucu açıklamaya davet ediyorum.. lütfen kararınızı hiç kimsenin etkisinde kalmadan verin.' musa, koğuş pencerelerine tek tek baktı ve sordu: 'kedinin salıverilmesini, suçsuz olduğunu düşünenler?"


  1. gürsel korat'ın kalenderiye üçlemesi kitapları ve taş kapıdan taç kapıya kapadokya kitabını okudum bu kitaplar sayesinde kapadokya coğrafyasını gürsel korat'ın tarih ile harmanlayarak büyülü, destansı eserleri bittikçe tadı damakta kalıyor. ancak ay şarkısı kitabı okuduğum diğer kitaplarından tamamen farklı.

    ay şarkısı yakın tarihimizde yaşanan trajedilerin kişiler ve toplum üstünde bıraktığı izleri gösteriyor. 68 kuşağının, 70 ve 80 kuşağına bıraktığı mirasın nasıl yok olduğunu, nasıl yozlaştığını kitapta geri, ileri kronolojik şekilde görüyoruz.

    kitapta karşımıza çıkan karakterlerin gençlikten, yaşlılığa, fakirlikten, zenginliğe evrilirken değişen fikirlerini, yaşam tarzlarını çok fazla siyasi çizgide gitmeden karakterlerin dönemin toplum şekillendiricilerinin elinde nasıl şekillendiğini çok güzel aksettiriyor.

    ayrıca toplumun darbeler, katliamlar sonrası bunalması ile beraber insanların yaşadığı idealler ve çıkarlar çatışması sonrası galip gelen çıkarların çürümeyi başlatması. ne yazık çıkarcı bir toplumuz.

    okurken dikkatimi çeken diğer husus bugün dahi sohbet meclislerinde rastladığımız "yol yabdı" sığlığında süren münakaşa 80' li yıllarda başlamış.