1. hayatın en keyifli anlarıdır aylaklık.

    saçını şampuanlamış, her bir yanını keselmişsindir de, nihayetinde durulanıp tam bitti çıkacakken kendini başından aşağı akan suya bırakırsın ya, işte o an başından aşağı akan sudur aylaklık.

    klozette oturmuşsundur elinde bir dal sigarayla, olay mutlu sonla bitmiş, taharet faslı da son bulmuştur da yine 3-5 fırtlık sigaran kalmıştır elinde, işte donu çekip klozetten kalkmadan ağır ağır içine çektiğin o üçbeş fırttır aylaklık.

    saat çalar da çalar ya sabahın en köründe, erteler de ertelersin ya son ana kadar alarmı, ve nihayet bütün ertelemeler biter de kalkarsın ya, işte kalkıp işeyip geldikten sonra her şeye rağmen tekrar uyduğundur aylaklık.

    apar topar kalkar da üstünü giyersin ya bir aceleyle, geç kalmışsındır da hemen çıkman lazımdır, hiç bir şeye vaktin yoktur giyinip çıkmaktan başka, işte o darlıkta bile kendine bir kahve koyup kahve eşliğinde deby'yi okuyabilmektir aylaklık.

    hani herkes o kapıdan geçer ya teker teker, hatta sıraya girersin ya o kapıdan herkesten önce geçebilmek için, ezildiğin de olur ya o kapıdan geçerken, işte o otobüsü es geçip kenara çekildiğin, kenara çekilip öbür otobüsü bekleyerek senin işe geç kalmana sebep olan bir otobüslük zamandır aylaklık, ya da otobüsün mk deyip taksiye verdiğin yirmi liradır aylaklık,

    herkesin bir elinde çayı-kahvesi, öbür elinde simidi-poğaçası ile hayatın en boş muhabbetlerini çevirdiği mesainin o ilk yarım saatinde senin hiç vakit kaybetmeden işe koyulmandır aylaklık, kazandığın bu yarım saati, daha sonra herkes çaşırken, herkesten bağımsız kendince harcadığındır aylaklık.

    herkes yemekte çorba, pilav/malkarna, yemek, tatlı klasiğini yerken, senin bütün bunları es geçip üst üste yediğin üç porsiyon tatlıdır aylaklık,

    sevgilinin gönderdiği bir yığın sıradan watsapp mesajını hiç cevaplamaman, cevaplamadığın gibi okumayıp mavi tike de engel olmaktır aylaklık, buna rağmen son hadde de direkt arayıp sadece çok özledim diyerek günü kurtarmaktır aylaklık.

    sinemada, heyecanla ve merakla izlediğin bir filmin film arasında işeyip de zar zor iki fırtını çekebildiğin sigarayı sonuna kadar içmektir aylaklık, filmin ikinci yarısına geç kaldığın beş dakikadır aylaklık, o beş dakikayı hiç merak etmeden, kimseye sormadan hayata devam edebilmendir aylaklık,

    evinde, koltuğunda tv izlerken içip yarıladığın buz gibi birayı unutup da ılıttığında, kalan yarısını içmeyip, lavaboya döktüğündür aylaklık, yeni açtığın biranın şişesindeki buğudur aylaklık,

    hiç aç değilken sırf how ı met your mother'ın hamburgerli bölümündeki hamburgerden özenip akşamın geç saatinde otuz km yol giderek yediğin big mag'dir aylaklık,

    akşamın en güzel saatinde keyfimden feragat ederek saçmaladığım bu yorum'dur aylaklık,

    daha yazacak çok şey varken yarım yorum'u yarım bırakıp şimdi yapacağım çay-sigara keyfidir aylaklık.