1. olm siz aşkı niye böyle aptal bişey sanıyorsunuz ya?

    böyle bi durum olmaz. bi kişiye aşık olursun diğeriyle vakit geçirmekten hoşlanırsın anca. vakit geçirmekten hoşlanılan insanlara da genelde kanka diye hitap ediyoruz zaten.
  2. aynı anda üç kişiye aşık olmaktan iyidir. mesela birinin gözü çok güzeldir, diğerinin burnu, diğerinin de gülüşü? of çok kafa karıştırıcı değil mi hadi seç işin yoksa. neyse ki iki kişi arasında kalınmış... çarpıştırın ikisi karışsın bence. düşün düşün nereye kadar.
  3. olabilir, kendimden biliyorum hepinize aşığım.
  4. akşama doğru yürüyüşe çıktığımda dikkat ettim; nefes alabilenlerin hepsine aşık olabiliyorum. hepsi güzel görünüyordu. çilek bahçesi gibi. ya bahardan ya da abazan ben.
    yok
  5. ask diye bir seyin varligini pek kabul etmedigim icin kac kisiyle ayni anda mi farkli anlarda mi oldugu gozumde degerli degil pek. zira gunumuzde sozluk celebrityleri gibi kendimi keserim, olurum oldururum deyip kuru siki atan cok insan var.

    olmeyi uykuyla karistiran insanlarin sevgiyi askla karistirdigi kimsenin itiraf etmek istemeyecegi bir gercek, ama ne yazik ki gercek. ask dedigin sey benimle cikolata arasinda olan seydir. her gece, istisnasiz her gece adet sancisi gibi cikolata sancisi olan baska bir insan daha yoktur sanirim.

    ask iste boyle biseydir. anlayamazsiniz. uhu :'(
  6. o da bir şey mi? benim en az bir beş altı tane platonik takıldığım var. mesela instadan lisede siktir yediğim kızı stalklarken (hesabı gizli ama arada açıyor, o ara bakıyorum) aklıma bu sene sınıfta aşık olduğum kız geliyor. sonra ona da bakıyorum. sonra tam oturup halimi düşünürken yan sınıftaki bebek kadar masum ve tatlı kısa siyah saçlı, bembeyaz tenli minyon kız geliyor. onun insta hesabını hala bulamadığım için kahroluyorum ve yakıyorum bir sigara. tam sigara biterken aklıma çocukluktan beri hastası olduğum kız geliyor. manitasıyla çekindiği fotoğraflara bakıp ağlıyorum, halime üzülüyorum (ki çocuk da öyle güzel bir kızı haketmiyor bence, böyle gözlüklü uzun boylu kısa saçlı bir oğlan, anca pc experi olur bir tip yani)

    not: burdaki anlattığım kızların hepsi gerçektir ve belki sözlüktedir ümidiyle isimlerini yazıyorum:

    ebru: lisede benden bir yaş büyüktü. arkadaş gazıyla kendimi ilk aşk hevesi ile doldurdum doldurdum. geceler boyu hayalini kurdum. sonra onla aynı sınıfta olan arkadaşıma bir arkadaşlarına sor, nabız ölç dedim. bu gerizekalı mahlukat ise matematik sınavı esnasında kıza beni sormuş. kız sorularla uğraşıyormuş hala ve onu siklememiş. en son tekrarlayınca kız "kendinden büyüklere yavşamasın." demiş. benim hayaller altüst tabi. kıza bakamam edemem sonrasında. ama kendisine teşekkür ediyorum. bugünkü halime gelmesinde çok etkisi var. onun sayesinde kişiliğim oturdu, müziğe merak sardım falan filan. ama hala sarı saçlarını ve gülümseyince ortaya çıkan inci dişlerini unutamadım.

    gülşah: sene başında bu ne boktan sınıf lan diye sitem etmiştim üniversite hayallerimi yıkan sınıfa. ama ilk gördüğüm andan beri aklımdan çıkmayan o kızdı. hep bakardım ona uzaktan. sınıfa geç gelen biri olduğum için diğerleri kadar çabuk kaynaşamadım. birgün derste yanıma geldi, o gün orda oturdu. bana "pink floyd mu dinliyorsun?" diye soru sordu. yemin ederim hiç kalkmasın istedim o sıradan. sonrasında üniversitede yaşadığım en güzel günü onla yaşadım. bir kız arkadaş ve şu an en yakın arkadaşlarımdan biri beraber ben de onla takılıyordum ki arkadaşım da o kızdan hoşlanıyordu. o gün bir senenin en güzel günüydü benim için. ileride ikili bir çift olarak ne mutlu olacağımızı düşündüm. güneşli bir gündü, konuşurken başka hiçbir şeyi duymuyor aşkla gözlerine bakıyordum. güneş benim gibi kumral saçlarının rengini parlatmış, yeşil gözlerini adeta elmas yapmıştı. o kadar göz teması kuruyordum ki aşık olduğumu anlamasından korktum. sınıftakiler bize katılınca içimden okkalı sövmüştüm. whatsapp dan konuşmaya çalışmak için bahane üretiyordum ki sevgilisinden ayrıldığı için çok üzgün olduğunu öğrendim ve yıkıldım. tabi ya ne aptaldım, böyle bir kızı boş bırakırlar mıydı. bir gün çıkışta bir iki çocukla oturduğunu ve ağladığını gördüm. arkadaş anlamasın diye selam vermedim, görmezden geldim ama içim kan ağlıyordu. onun üzgün olması üzüyordu ama o mutlu olursa ben daha çok üzülecektim. baya arabesk ilişkisi yani. sonra bir gün çıkışta bana güçlü bir kadın ile ilgili video izletti. kulaklığın birini o birini ben aldım. bana ona bu cümleyi söyleyeceğim dedi ve sonra çocuğu aradı tartıştı ve dediğini çocuğa iletti. ben mal gibi dinledim tabi. sonra birkaç gün acaba sevgilisinden ayrılması benim için avantaj mı diye düşündüm ve neden ayrılmış bir kız başka bir çocuğa böyle bir video izletsin ki diye paranoyaya girdim. bana karşı boş değil diye hayaller kurdum ama kızın herkese davranışı gibiydi bana olanı da. geçende hakkında sözlüğe yazdığım günün ertesinde sınıfa geldi ve ben ilk döneme döndüm tabi. her neyse seni unutmayacağım kumral saçlı yeşil gözlü, biraz erkeksi tavırlı garip kız.

    aybeniz: hiçbir bilgi sahibi olmadığım ama birgün sınıflarının kapısının önünde dururken bana baktığını düşünerek geri baktığımda vurulduğum kız. muhtemelen dışarıya bakıyordu ama çok tatlıydı be abi. böyle rachel goswell var ya slowdive grubundan. heh onun catch the breeze şarkısını canlı söylerkenki hali nasıl tatlıydı öyle tatlı ki saç stili de aynı zaten. neyse bizim sınıftan bir kızla arkadaşlar galiba, ordan bağlantı kurmak istedim ama siktir et dedim kendime. en son birkaç hafta önce aklıma çıkışta yemeğe gitmeyip onun yanına gidip konuşma planım vardı ama o cesareti kendimde bulamadım. seni de unutmayacağım tatlı şey.

    ve son olarak senem: teknik o olarak bu kızdan hoşlanmam ensest sayılıyor ama öyle değil. çünkü babamın dedesi iki ayrı kadınla evliymiş. iki kadından da olan çocuklar başka. şimdi babamın amcaları var ama bir de üvey amcası var yani başka kadından olma. bu senem de o üvey amcasının oğlunun kızı. benden bir yaş büyük. çocukken baya güzeldi, ergenlikte kilo falan almış. beraber yakar top oynardık köyde. o zamanlar kimse kimseye soğuk yapmazdı. evlerinin arkasında bir klübe vardı. orda asılı torbaları hayalet diye bana yedirirlerdi. ben de çok saftım tabi. ayağımın altı diye bir oyun vardı. bizim evin yukarısında onu oynardık, ben hep eş seçiminde onu seçmek isterdim ama utanırdım. gider şişko çirkin kuzenlerini seçerdim. rıdvan diye bir oğlan vardı bizden büyük. o hep bunu seçerdi kıskançlıktan çıldırırdım. ama o güzel gülüşü gamzesiyle aklımdan hiç çıkmayacaksın. her ne kadar güzelliğine yakışmayan bir çocukla çıksan da seni hep de seveceğim.

    not 2: bunları yazarken aklıma bir iki kız daha geldi. yuh amk ne çok kıza platonikmişim ben.
  7. ikisine de gerçekten aşık olmamak demektir. aşk öyle basit bir şey değil. aşk, sevgi dünyanın en güçlü şeyleridir diye düşünürüm hep. herkese dağıtabileceğimiz bir şey değil.
  8. biz daha bir tanesine olamiyoruz bu kaçıncı level?
  9. bu konuda hayatımda gördüğüm en güzel açıklamayı cedric çizgi filminde, cedric'in büyükbabası yapıyordu:

    cedric: büyükbaba, bir insan aynı anda iki kişiye aşık olabilir mi?
    büyükbaba: yeterince geniş bir kalbi varsa neden olmasın!
  10. varsayalım böyle bir durum var ve ortada muallak durumda olan 2 insan var. kendinize şu soruyu sorun;
    başınıza kötü bir şey gelse ilk hangisi koşar yanınıza gelir?
    başlarına aynı kötü şey gelse ilk hangisine koşar gidersiniz?

    cevap asla ayrı ayrı olamaz işte o koşacağınız ve yanınıza koşan kişi aynıdır ve siz de ona aşıksınızdır. diğeri ise geçici hevestir zamanla söner.