• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.71)
bad boy bubby - rolf de heer
bad boy bubby yıllarca annesi tarafından evde kapalı tutulan ve horgörülen bubby'nin dış dünyayla 35 yaşında, ilk kez tanışmasını anlatır.


  1. geçirdiğim bir kaza sonucu sağ elim dikişli ve kullanılamaz olunca yapılabilecek şeyler için bir hayli vakit oluyor. ilk önce hırvat yapımı olan "the constitution" filmini, ardından "persona" ve sonrasında ise "bad boy bubby" filmlerini izledim. üç filmi bir güne sıkıştırmak fazlasıyla ağır geldi. ancak farklı konularda birbirini tamamlayarak bir bütün çember oluşturan bu üç film, yaşamın çizgilerindeki detayları gösteren, anımsatan, hissettiren, sorgulatan sevecen bir baş dönmesi bırakıyor.

    diğer iki film hakkındaki görüşlerimi çok sonra yazacağım, elim biraz daha toparlandığında ve parmaklarım gerçekten kullanılabilir hale geldiğinde. içimde taşıdığım sırça fanus'tan baktım bubby'e. sahnelerdeki acımasız görüntüler karşısında ilk kez hikayemin benzerliğinden dolayı kendimi yakın ve garip hissettim. aklımdan geçen sadece streç filmiyle sıkı sıkıya sardığı kedinin gerçek olmaması dileğiydi.

    bubby'nin annesiyle yaşadığı ilişki birçoğumuzun yaşadığı ilişkinin en sert ve kaba haliydi. kendimi ifade edemediğim için mahalle çocuklarından dayak yiyip eve geldiğimde bir de üstüne annem kızar ve dışarı çıkmama izin vermezdi. çıkamazdım. hırpalanan ve savunmasız bir çocuğu koruyabilmenin en güvenli yoluydu duvarların ardına sıkıştırmak.

    dünya ile olan ilişiğini kestiğiniz bir çocuğa yaptığınız muamele ile şekil alır. annesinin otuz beş yaşına kadar dışarıya çıkarmadığı o pis oda, anne rahmiydi. tek ilişkinin anneyle olduğu bir duvar örüntüsü. bu örüntü içinde her şey kısıtlı ve sınırlıdır. bunu en iyi yansıtabileceği şekilde imgeleştirmiş yönetmen.

    bubby'nin evden çıkma anı doğum anıdır. bir kırılma noktasıdır. oksijen ile ilk teması. güneş ışınlarını teninde hissettiği gerçek bir dünya bakışıdır. yaşam otuz beşinden sonra başlar bubby için. aslında yönetmen, bir hayatı ikiye böler. otuz beşinden öncesi otuz beşinden sonrası. otuz beşinden önce bubby, evin hem ev hayvanı, hem çocuğu, hem babası iken ikinci perdede sadece bubby idir. bize öğretilmiş tabularla, toplum kurallarıyla, başkasına ait yaratılmış düzenin ezberlettiği sisteme ayak uydurma zorunluluğu ile beslenip büyütülüyoruz.

    atfedilen sorumlulukları, sıfatların yüklediği ağırlıkları tekrarlayarak geçirdiğimiz bir yaşam pedalının bizi koşullandırdığı şartların kendi kimliğimizin oluşmasındaki engelleyici yönünü vurguluyor sıklıkla. bubby'nin büyümesi, öğrenme gayreti, engellilerle kurduğu iletişimi, konuşma arzusu, sahneye çıkışı ve gözlerindeki ışıltının var olma mucizesi, şekillendiği yapısından yavaş yavaş sıyrılışı ve neticesinde aile kurması hayatın tüm zıtlıklarıyla içgüdüsel olarak yaşadığı değişimin, ona hayatta kalma şansını nasıl verdiğini tebessümle seyrettiriyor.