1. ey bulut, o giydiğin nemli, soğuk gocukla
    gel, yapraksız bahçede gökyüzünü kucakla.
    bahçe yalnız başına bütün gün, gece gündüz,
    masum, üzgün ve sessiz.


    rüzgâr onun şarkısı, müziği yağan yağmur,
    elbisesi çıplaklık, işte, üstünde durur.
    bir başka giysi ona gerekiyorsa, rüzgâr
    altın iplikle diker.


    yeşerir mi bilinmez, kimbilir o nerede
    bahçıvan da yok orda, yolu düşen kimse de
    gelecek ilkbaharı beklemeden, kendince
    yitip gider o bahçe.


    gözlerinden ısıtan bakışlar saçmasa da
    yüzünde gülümseyen bir yaprak açmasa da
    “güzel değil” denemez o yapraksız bahçeye.
    o bize şöylesine bir öykü anlatıyor:

    üstten bakan meyveler, bir zamanlar her şeye
    şimdi toprak altında, mezarlarda yatıyor.

    çeviri: caner fidaner