1. bence bu çalışması dünya çapındaki bir çok grupla yarışacak seviyede. sebebini merak eden varsa aynı tonda söylemeyi deneyebilir. link
  2. ölmese bu kadar popüler olmazdı.
  3. öldüğünde on beş yaşında bir gençtim. onu sevmemin asıl sebebi müzisyen tarafı değil yalancı yarim'deki varlığı ve bakışlarından belli olan insan tarafıydı. kaza geçirdiği ve öldüğü gün taze bir şekilde hatırımdadır. komadaydı, kesin ölüm haberi geldiğinde ağlayıp kendimi en yakın internet kafeye atarak oradaki adamdan tüm şarkılarının içinde olduğu bir cd hazırlamasını istemiştim. ki maddi olarak iki lira benim o anki konumumda iyi paraydı. cdyi aldım, eve geldim ve odama geçip vcd playerdan şarkılarını dinlemeye başladım. lisede geçireceğim pek çok travmanın öncülü oydu, allah rahmet eylesin.
  4. barış, güzel insan. 2005'te barışarock'a kendi motoru ile gelmişti. sahne arkasına gelmedi, etkinlik alanında direnişteki coca-cola işçileri vardı.
    işçiler alandayken uzun eşşek bile oynadık. sonra sahne sırası gelince geçirdi t-shirt ü üzerine "direniş bu kapağın altındadır.", yürüdü işçilerle beraber sahneye. o günün en güzel hareketi, yıllarca aklımızdan çıkmayacak bir sahneydi.
    aslan gibi adamdı, hep kalbimizde.
  5. yalanci yarim ile tanınan hem müzisyenliği hem de oyunculuğu iyi olan bir sanatçıydı. allah rahmet eylesin.
  6. o günü dün gibi hatırlıyorum. inanmak istememiştim. o zamana kadar sadece dedemi kaybettiğimde o kadar anlamıştım. abi gibi gördüğüm, sürekli dinlediğim insan artık yoktu. yıllar geçti üstünden.

    türkiye'nin en önemli vokallerindendi kesinlikle. üst perdelerde öyle hakimiyet pek kolay iş değildir. yaşasaydı çok daha büyük işlere imza atması işten bile değildi elbette. ama bu kadarmış, bizlere bu kadar şarkı söyleyecekmiş napalım. yazdığım ilk şarkı sözünü "kimdir o" şarkısını dinledikten sonra yazıp abime göstermiştim. benim için öyle de bir değeri vardır. mekanı cennet olsun.
    jimi
  7. güzel insan. unutmadık
  8. gece gece aklıma düşüp gözlerimi doldurur. kalemle çizilmiş gibi yüzü geldi gözümün önüne. ışıklar içinde yatsın..
  9. akademi türkiye'yi hiç izlememe rağmen bir arkadaşım sayesinde tanıdığım insan. henüz ortaokulda bile değildim ve arkadaşımla hayal kurardık. ben 18 olacaktım, arkadaşım 20 olacaktı ve konserine gelecektik. imza alacaktık.

    barış abiden yaklaşık bir yıl önce arkadaşım rahmetli oldu ve o güzel hayalle baş başa kaldım. olsun 18 olur giderdim. öyle istiyordum.

    kazadan bir hafta önce berbat bir rüya gördüm. motorla kaza yapıyordu upuzun saçlı bir abi. koşmak istiyordum ama hareket edemiyordum. sanki kocaman bir apartmanın üzerinden aşağı bakıyor, bağırıyor ama sesimi duyuramıyordum. gece yarısı kendi sesime uyandığımı hatırlıyorum. işte bu yüzden hep kendimi suçlu hissettim. sanki her şeyi biliyormuş ve kimseye anlatmamış dolayısıyla koruyamamıştım onu.

    ışık içinde uyuyun özgür ruhlu iki barış abi! ikinizi de çok çok özledim.
  10. yaşasaydı 38 olacaktı.

    kazanın olduğu geceyi çok net hatırlıyorum. tatildeydik, dolayısıyla televizyon falan izlemiyorduk. zaten eve bi uyumaya giriyorduk. gece dışarıdan eve dönerken yol üzerindeki dondurmacının televizyonundan bi şey duydum: "barış akarsu kaza yaptı."

    durumu nasıl falan diye bakarken hastaneye kaldırıldığını gördüm. yok lan dedim ölmez, ölemez. hastaneye kaldırıyorlarsa kesin kurtulur barış akarsu. koskoca barış akarsu lan bu ölüm yakıştırılır mı hiç o adama?

    tam ergenliğe giriş zamanlarındayım o günlerde. kendime rol model olarak belirlemişim, örnek alıyorum barış abiyi. bi gün geçti haber yok, iki gün geçti haber yok. bizimkiler barış akarsu hayranı olduğumu falan bilmedikleri için anlam veremediler o zamanki durgunluğuma. sürekli beni dışarı çıkarmaya çalışıyorlar, bi yerlere gidelim diyorlar ama istemiyorum. öldüğü gece en sonunda hadi lunaparka gidelim diye kuzenlerimi falan da alıp çıktık, eve dönerken yine yol üzerinde bi yerden barış akarsu hayatını kaybetti haberini gördüm. o gece eve gittiğimizde bizimkilerden uzak durmaya çalıştım. onlar balkona yanıma geliyor ben içeri geçiyorum, onlar içeri giriyor ben balkona çıkıyorum. çünkü dokunsalar ağlayacak haldeyim, zaten kendimi sıkıyorum şunlar bi uyusa da ağlasam diye. o gece hatırlayabildiğim kadarıyla ilk kez içten ve sessiz sessiz ağladım. kendime örnek aldığım; konuşmasını, duruşunu, giydiklerini becerebildiğim kadarıyla taklit ettiğim adam artık yoktu çünkü.

    cennet diye bir yer varsa eminim ki oradasındır. umarım yanına gelebilecek kadar iyi bi insan olabilirim.