1. 1.
    ateşi hatırla, dedi.
    ağzı bir kül ocağı ağzımda.

    sonra o balmumu yalnızlık yeniden
    tanrı soluğundan uzak.

    uzun sevda sözlerinden acı
    kuş kanadı bir ayrılık
    uçar hala kalbimden soğumuş bir zamana


    2.
    hatıranın yaraları, dedi.
    hayal gücünün yaraları, dedim.
    kalbimizde dünyanın bütün karıncaları
    tenimizde pul pul gülümseyen bir sarı zaman
    ağlamadan konuştuk ilk kez.


    3.
    kavaklardan palmiyelere
    pıtraklı bir ömür
    geri çekilerek yaşar hala.

    taşra diyordun ya...



    4.
    ben yola aşığım
    çünkü üstünde tanıştık*

    ayrılıktan sonra da
    süren yola...

    *nagat el saghira / ana baashaq el bahr şarkısı


    5.
    parmağının ucunda
    mavi bir rüya
    köpükten bir zaman
    yavruağzı bir gövde

    deniz değil

    bozkır masalı
    zeytin masalı
    turna masalı
    üzüm masalı

    çocukluk ey
    ölümle bitecek gökyüzü.



    6.
    bademler, onbiraylar, frenk incirleri
    ışığın baş dönmesi
    ölümden başka bir şeyin konuşulmadığı
    kötü bir yaz

    yaşıyoruz sedir ağacının gölgesine tutunarak.



    7.
    yemenisini çözdü --serinlik biraz--
    saçlarının ucunda geceden kalma yıldızlar
    --yalnızlık kadar--
    terini sildi. domatesler, biberler, mısırlar
    onlarca güneş gövdesinde
    dudakları hazdan acıya boyanıyor.

    ev küçük. adam hayal. çocuk damla.
    üç zamanlı bir kilit bütün kapılarda.



    8.
    uzun bir çınlama
    boğuk bir çınlama
    karlı bir çınlama...

    çamlığın başında söylenirdi:
    üç gün akıllıysam beş gün deliyim*
    şimdi herkes unuta unuta
    yüz bin yalnızlıkla bir kalabalık büyüttü
    döner durur dünya diye plastik çarşıları...

    *yozgat sürmelisi


    9.
    uyandım ve pencereye koştum
    ter içinde bir arzu
    yaprakların gümüşü
    uyku damlası serçeler
    yıldız böceklerinin uğultusu
    iç geçiren sarısabırlar
    bahçelerden bir gökyüzü...

    hayatın ve ölümün sahibi
    bir daha doğurdun beni
    kasıklarının gamzeli sularından...



    10.
    sağır bile karşılıklı konuşur*

    ey tek heceli uğultu
    saygı sularını geçtin çoktan
    ne işin olur çok kapılı sözlerle.

    *h. michaux



    11.
    bütün kıyılar geldi yerine, kediler, serçeler
    nar kızardı, dağ gülümsedi, zeytinler indi çarşıya
    kirpiğin kaşına değsin artık bunaldı sarnıçta su.



    12.
    kadın bütün mezarlardan evlerden göklerden taşıyor
    dünyanın bütün yoksullarından bir ölüm alayı sokak
    iki kanadında iki kurşun, turnası bakkaldan dönüyor.

    ölüm bir gün seni de, ölüm bir gün, şahdamarından--
    --tüm gücünün doruğunda, tanrıdan mağrur--
    çocuğunla vurmasın yine de, çocuğunla vurmasın...



    13.
    gelin görün, caddeler kan revan
    gelin görün, caddeler kan revan*

    yetmiyor ölüm acısı yoksul hayatlara
    çocuk tabutlarından madalya dağıtıyor devlet polise.

    *pablo neruda



    14.
    anladım, benimle bir daha ölecek babam
    sonra be çocuğumla bir daha öleceğim
    sonra hiç gelmemişe döneceğim.



    15.
    akşam --diyor--
    küçük ölüm, beyim.
    uyku gölleniyor yüzünde.

    beydağları'nın başında
    bir puhu bir çakalla
    akşamı söyleşiyor.



    16.
    ay ışığı, kirpik kandili, ishak avazı
    ayrılığın ulaştı yoksul bahçemize.
    şimdi penceremiz boyasız bir gökyüzü
    yapraklarda çiğ tanelerinin kırık boncukları
    fitili yanmış bir gece avuçlarımızda
    uzanıyoruz sessizce üzgün hikayemize:
    sabah oldu sabah oldu cigaram yanmaz oldu
    cigaramın dumanından gözlerim görmez oldu*

    *kızılcahamam türküsü



    17.
    gözyaşı lekeli bir yemeniyi çıkardı sandıktan
    üç kez öpüp koydu başına. bahçeye çıktı.
    incitmeden açtı katlarını. parmakları bir eski ayin
    iğde kokularına serdi saygıyla...
    sonra güneşler çekildi, uzaklaşan seslerle geldi akşam
    yalnızlık fotoğraflardan sessizce yastığına indi.

    otuz dört yıl geride kalmış bir yemeniyi uyuyacak kadın.


    18.
    "çığlığı yansıtmayan tek bir dize var mıdır?"*

    "ve biz bulutlara gömdük çocuklarımızı
    ve biz çocuklarımızın kirpiklerine astık babalarını
    ve biz öldürenden hayatımızı bağışlamasını bekledik
    ve biz katilimizle geleceğe şarkılar söyledik
    ve biz yoksulluğun acısından sessizce uzaklaştık
    ve biz kadınlarımızı arzularından tavanlara astık

    var mıdır gerçekten tek bir dize
    insanın haysiyetinden doğmamış olsun…"

    *louis aragon



    19.
    şemi pervaneyi yandırdığı için yanmadadır
    ciğeri dağlanır elbet ciğeri dağlayanın.*

    celal güzelses



    20.
    bir gönül üşümesi bu
    ısınmak için eğildiğin ocak külüyle boğuyor seni.



    21.
    merhametine sığındım sabah başladı
    akşamın sorularını iyileştirecek sabah başladı
    herkesin uykular boyu gittiği sabah başladı
    bir ilk dokunuş hazzıyla ürperen sabah başladı
    taşların kadife atlaslarda iç geçirdiği sabah başladı
    göğsümdeki gözyaşı kurusunun uyandığı sabah başladı
    rüyanın bağışa döndüğü sabah başladı

    eğer sesler annesi, harfler sureti
    bir dünya şarkısıyım ben ağzında harelenen.


    pervane şiir kitabından sesleniyor sevgili şükrü erbaş.
  2. buraya geçirilirken sonunda bir kelime hatası yapılmış güzel şiir:

    "ey sesler annesi, harfler sureti
    bir dünya şarkısıyım ben ağzında harelenen."