1. hemen yıldızların hissetmeyeceği materyaliyle hücum borularına üflemeyiniz cevap verirken.

    hissedebilen bir yıldız varsayım şartını belirtelim.

    merak ettiğim olay canlıların ( yaşadıkları boyuttaki tanımlamalara ve kendi inşa ettikleri algılara göre) cansızlara (canlıların algılarına göre yine) ne kadar empati yapabileceğidir.

    yanıtlar bekliyor ve galaksimizin içinde veya dışında bir yıldızı hissetmeye gidiyorum.

    iyi geceler...
  2. " ikincil belirtke"


    üzerine düşünülürken geceyle çevrelenmiş bir ortamın bütünlenmesi de önem arz etmektedir.
  3. ışığı, ateşi ve sıcağı. içimde olduğunu bilerek bunları hissederdim.
    sonra aydınlatırdım her yeri. gezegenlere ısı ve ışık yayar, yolunu kaybetmiş denizcilere bir kutup yıldızı gibi geceleri yollarını gösterirdim.
    bir gün demire dönüşeceğimi bilsem bile yanmaya devam ederdim. hiç vazgeçmezdim. vazgeçsem zaten yıldız olmaktan çıkardım. bunu da bilirdim.
    yalnız yıldızlar arası mesafe çok uzak. canım sıkılırdı muhtemelen. arada şöyle birkaç patlama göndereceğim bir yıldız olsa hiç fena olmazdı.
    bana gönderilen sondaları yakardım. ey alien sen mi büyüksün ben mi? ne bu sonda, neyime bakacaksın?
    yok ya, bu büyüklük olayı kıyasa girerdi. tabi ki ben büyüğüm. kıyasa ne gerek var?
  4. yalnızlık ve sürükleniş.
  5. gunesin isigindan ne olup bittigini goremedigim icin gunduzleri ne oluyor merak ederdim.
  6. hiç yıldız olmadığım için -her manada- bilemeyeceğim duygu.
  7. bayılıyorum böyle başlıklara yaw, şimdi gözümü kapatıyorum ne hissederdim falan. yok aga bende o sanatçı adam hissiyatı bira ısınmış falan, bira buhar olur zaten sokam böyle hayata. "canlılar, cansızlarla nasıl empati kuruyor" acayip şiirsel bir yaklaşım aklıma şu şarkı geldi gece gölgenin rahatına bak - çağatay akman. şairde yazmış işte böyle hissederim.
  8. herkes kendine bir yıldız bulup aşağıdaki at ağızlı yaratıkları seyredip, kayana kadar ipimle kuşağım sikimle taşağım bir hayat süreken; sanırım bana yıldız tilbe olmak düşerdi.

    kendimle evlenip kendimi düğünüme çağırmayacak kadar güzel olurdum. bir o kadar da bedbaht.