• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.85)
bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom - kim ki-duk
film, sessiz bir tapınakta yaşayan iki keşişin başından geçen olayları anlatıyor. tüm dünyevi zevklerden arınmış bu iki kişinin hayat felsefesini izliyoruz...


  1. hemen hemen hiç konuşmadan insan hayatına dair çok şey anlatan film.

    filmde küçük bir çocuğun hayatı dört mevsimle simgeleştirilerek anlatılır. filmi izlerken manzaraların güzelliği karşısında insanda bir doğa fotoğrafları sergisi geziyormuş hissi uyanması muhtemel.

    filmin başında açılan kapıyla karşımıza çıkan göl ve gölün ortasındaki yüzen ev (bir budist manastırı) bana insanın doğumunu hatırlattı. haydar ergülen'in avlu şiirinde anne karnındaki çocuğa atıfta bulunurcasına "kadın deniz, adam ada/hem bütün adalar kadınla ıssız hem/adam kadının ortasında tenha" dizeleri vardır. çocuğun gölün ortasında yaşamasıyla anne karnındaki çocuğa gönderme yapılmış gibi.

    filmde duyulan ilk sözün "uyan" olması çok anlamlı. bunun bir budist rahip tarafından söylenmiş olması sözün değerini daha da yüceltiyor.

    ilkbahar bölümünde budist keşiş küçük çocuğu eğitir. ona doğru ve yanlış kavramlarını öğretir. çocuğa hayvanlara eziyet etmenin kötü olduğunu öğretme yöntemi etkileyici. çocuk hayvanlara taş bağlayarak onların ölümüne sebep olur. rahip ona bir taş bağlar ve çocuğa bana göre filmin en güzel repliğini söyler. onu hayvanları kurtarmaya göndermeden önce ölmüş olma ihtimalleri halinde "bu taşı hep kalbinde taşıyacaksın." der. çocuğu vicdan azabıyla tanıştırır.

    yaz bölümünde manastıra tedavi olmaya gelen bir kız sayesinde genç keşiş aşkı ve cinselliği tanır. bir hata yapar. cennetten kovulmuş misali arzularına kapılıp tapınaktan "dünya"ya gider. hayat öğretmeniyle tanışır.

    sonbahar adlı bölümde dünyada huzurdan ve mutluluktan eser olmadığını gören yetişkin keşiş daha büyük bir hata yapar. vicdan azabıyla geri gelir.tutkularına kapılıp dünyevî zevklerin peşinden giden genç keşiş öfkeyle dolu olarak geri gelmiştir.

    kış, insan hayatının yaşlılık dönemini vurgulamak için filmde yer alıyor. filmin sonunda tekrar ilkbahara dönülmesinin nedeni, tapınağa gelen çocuk, çocuğun hayvanlara taş yedirmesinin anlamı film izlendiğinde anlaşılıyor.

    filmde yaşadıkları yerde onlarla birlikte yaşayan hayvanların tesadüf olmadığını düşünüyorum. ilkbaharda kedi var. çocuk kediyle oynar. yaz bölümü boyunca bir horoz görülür. çocuk giderken horozu da alır. horoz gencin arzularının sembolü gibi. genç keşiş gidince ihtiyar rahip bir beyaz kediyle görülür. budizm inancında ölenlerin kedi, fare, yılan gibi çeşitli hayvanlara dönüştüğüne inanılıyor. film boyunca görülen beyaz kedinin yaşlı keşişi yetiştiren ustasının sembolü olduğunu düşündüm. çünkü filmdeki yaşlı keşiş bize yılana dönüşmüş olarak gösteriliyor. bu hayvanlar bir anlam ifade etmeselerdi bu kadar ortalarda olmazlardı.

    filmde dikkat çeken bir başka nokta genç keşişin âşık olduğu zaman kızdan ayrılmak istememesi üzerine rahibin ona söylediği şu sözler: "sahiplenme tutkun uyandı yalnızca. bu da öldürme isteğini uyandırır."

    filmi izleyince hayatın hiçbir değerinin olmadığını, "benim, benim" diye sahiplendiklerimizin bizi sınırlandırdığını, benlik davası gütmenin sadece mutsuzluk getirdiğini, eşyaya da insana da bağımlı hale gelmemek gerektiğini düşündüm.
  2. adı gibi 4 mevsimlik bir hikaye ve devinim. insan hayatının evreleri, gelişimi, yaklaşımları ve ilişkileri, bakmaya doyamayacağınız görüntüler eşliğinde.
  3. (bkz: kim ki-duk) 'un filmlerini çok severim ama bu film bir başka. simgeler ve sembollerle dolu, her sahnesi üzerinde uzun uzun düşünülecek, harika film.

    izlemeyen varsa tereddüt etmesin, hem görsel hem felsefi bir şölen sizleri bekliyor.

    !---- spoiler ----!

    filmin sonunda ayağına kayayı bağlayıp gereksiz yere en tepeye kadar taşıması mükemmeldi. kendi hayatımızda yapmıyor muyuz aynısını ?

    !---- spoiler ----!

    edit:

    ingilizce ismi: spring summer fall winter... and spring
    türkçe ismi: ilkbahar yaz sonbahar kış... ve ilkbahar
  4. insanda keşiş olma isteği yaratan bir film. her karesi bir fotoğraf gibi. manzaralar harika. hikaye basit ama güzel sunulmuş. ölmeden önce mutlaka izlenmesi gereken filmlerden.