1. dikkat !! aşağıda okuyacağınız şu uzun metin ağır spoiler içerir

    -----spoiler-----


    oyun güney kore'de, seul'de başlıyor. takvimler 2054 yılının gösterirken amerikan deniz piyadeleri olarak seul'u düşman askerlerinin elinden kurtarmaya gidiyoruz , ismi "mitchell" olan bir deniz piyadeleri askerini canlandırıyoruz ve will irons isimli kankamızın da bulunduğu bir bölük askerle birlikte seul'un içlerine doğru sıka sıka ilerlemeye başlıyoruz.

    aynı zamanda kankamız will irons, jonathan irons'ın oğlu. bi ara görev sırasında "oğlum yea, babanın fıstık gibi şirketi var, git oranın başında dursana" desek de kankamız will vatanperver cümleler kurarak, avcısına koşan ceylan gibi ilerliyor seul'un içlerinde. görevin sonunda ana kumanda merkezi olan bir hava taşıtını dönemin c4'leri ile imha etmeye çalışırken, taşıt havalanıyor, kankamız sürgülü kapıya sıkışıyor ve taşıtla birlikte inflak ediyor. biz de sol kolumuzu kaybediyoruz.

    will'in cenaze törenin'de babası jonathan irons (nam-ı diğer kevin spacey) "delikanlı çocukmuşsun, gel seni bizim şirkete aldıralım" diyor ve "kopan sol kolumuna da bir güzellik yaparız" diyerekten kendimizi bir anda "atlas"ın biyonik kolla gezen paralı askeri olarak buluyoruz. bir süre "kva" denen ve başında teknoloji karşıtı bir ideolojiye sahip "hades" adında çeçen bir lider barındıran terörist grubunu kovalasak da, daha sonra "hades"i ele geçirip pekmezini akıtıyoruz.

    hades ölürken "elimde kasetler var" diyor ve kasetleri izlediğimizde önceki görevlerde kva'in imha etmesine izin verdiğimiz reaktörlerin akıbetinin irons tarafından bilindiğini, fakat irons'ın bu işten karlı çıkmak için sesini çıkarmadığını öğreniyoruz ve irons o sırada bizi enselese de amerikan ordusunun sentinel güçleri bizim oradan çıkmamıza yardım ediyor ve taraf değiştirip, düşüyoruz irons'ın peşine.

    irons'ın bangkok'daki malikanesine gizlice girip "manticore" adında sadece belli genotipleri etkileyen bir kimyasal silah geliştirdiğini öğrenip, sevkiyatı engelliyoruz. o sıralarda irons birleşmiş milletler'de yaptığı konuşmada "dünyayı ele geçirip daha yaşanılır bir yer yapacağız" diye kötü gülüşü atarak, bm liderlerine gider yapıyor.

    vatanperver duygularımız öne çıkıyor ve en sonunda irons'ı da yakalayıp pekmezini akıtıyoruz.


    -----spoiler-----

    oyunu yüklerken bops 2'deki gibi bir hayal kırıklığıyla karşılaşacağımdan korkuyordum. açıkçası sledgehammer games'in ilk defa oyunun single moduna da el atmış olmasından dolayı kaygılarım vardı. ancak oynanış ve grafikler çok başarılı, senaryo akıllıca işlenmiş ve son serilere nazaran biraz daha uzun bir senaryo modu var karşımızda, ancak cod ghosts'taki sürükleyicilik, başarılı müzikler ve etkileyici bir final sahnesi bulunmuyor. bu seri pek devam niteliğine bağlayacak gibi durmuyor ancak yine de oynamakta fayda var. deneyin, görün