cemal süreya

Kimdir?

asıl adı cemalettin seber'dir. cemal süreya 1931'de o yıllarda erzincan'a bağlı olan pülümür ilçesinde doğdu. çocukluğunun ilk yıllarını erzincan şehrinde geçirdi. 1938'de dersim isyanı sonrasında ailesi bilecik'e sürgün edildi. ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi maliye ve iktisat bölümü'nü bitirmiştir. maliye bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, kültür bakanlığı'nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, orta doğu iktisat bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın türk dil kurumu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. yayınevlerinde danışmanlık, ansiklopedilerde redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır. ağustos 1960'tan itibaren yalnızca dört sayı çıkarabildiği papirüs dergisini haziran 1966- mayıs 1970 arası 47, 1980-1981 arası iki sayı daha çıkardı. pazar postası, yeditepe, oluşum, türkiye yazıları, politika, yeni ulus, aydınlık, saçak, yazko somut, 2000'e doğru gibi yayın organlarında şiir ve yazılarını yayımladı. ikinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan cemal süreya'nın ilk şiiri şarkısı beyaz, mülkiye dergisinin 8 ocak 1953 tarihli sayısında yayımlanmıştır. geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle ikinci yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu. 1997'de de cemal süreya arşivi yayımlandı.

 



  1. "bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek."

    sevda sözleri'nin kapağındaki içli bakışlarıyla hatrımda hep. sanki karşılıklı oturmuşuz. birazdan, sanki içinden şiirler yazıyormuşçasına susacak. hafifçe tebessüm ederek "hayat kısa" diyecek. sonra sigarasından bir nefes çekip "kuşlar uçuyor" diye devam edecek.

    "hayat kısa, kuşlar uçuyor." diyorsun ya üstad. işte o zaman her şey düzeliyor. sen yine de tek mısrayla yetinme e mi? söyle mısralarını hep. çok seviyoruz çünkü.

    "keşke yalnız bunun için sevseydim seni."
    "öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi ki sevmek."
    "sevmek ne uzun kelime."
  2. cemalettin seber. ocak 1990'da ardında onlarca soru işareti bırakıp hayata gözlerini yummuş, beş evlilik yapmış, adı çıkmış çapkına.

    girdiği bir iddia sonucu (iddiayı kaybetmesi üzerine) soyadından bir y'yi silen ilginç adam.

    ikinci yeni akımının öncülerinden. bu akımın doğuşunu sağlayan üvercinka ile hepimizin içine işlemiştir.

    henüz çocukken, amcasının valiye bıçak çekmesi üzerine ailece sürgün ediliyorlar.^:dersim^ kazık kadar adam olsa bile rakısını içerken hala gözleri dolarak anlatırmış sürgün günlerini. bir de üvey annesini anlatırmış o akşamlarda. yemeğine ufalanmış cam kırıkları koyma planları yapan üvey anne esma'yı. çok çekmişler bu kadından.

    "kuyuya sarkıtan kadın
    saçından kavrayıp kızkardeşimi."^:11 beyit^

    kürtlüğünü ne gizlermiş insanlardan, ne de vurgularmış. mülkiyeli. o zamanlar arkadaşları hiç bilmezmiş süreya'nın kürt olduğunu. maliye bakanlığında, kültür bakanlığında gerek alt gerek üst kademe birçok görev almış. yayınevlerine danışmanlık da yapmış.

    uğruna chevrolet’sini sattığı, papirüs'ün sahibi.

    güzel insan.

    iki defa ayrılıp birleştiği, en uzun süre evli kaldığı zuhal tekkanat'la henüz doğru düzgün tanıştırılmadan^:bir içim su diye anlatılırmış. o zamandan koymuş kafasına.^ yanınına gider ve "madam, matmazel, benimle evlenir misiniz?" diye sorar. zuhal hanım o an pek beğenmez süraya'yı. ama iş dolayısıyla görüşürler hep. aylar sonra kapalıçarşı'ya giderler. süreya bir kuyumcudan alyans alır ve tekkanat'ın parmağına takar. bir çay içerler. sonra "haydi şimdi git annene babana söyle, ben cemal süreya ile nişanlandım de." der. yıldırım nikahı ile evlenirler.

    "ecevitçi, atatürkçü ve fenerbahçeli" diye anlatır zuhal hanım yıllar sonra ailesini.

    kıskanç, öfkeli, durmadan ilgi bekleyen bir yönü olduğu söylenir hep. annesini küçük yaşta kaybetmesine bağlayan da var bu durumu. beraber olduğu kadınlara şiddet uyguladığı söylenir. kimse kalkıp bunu onaylamaz. ama reddetmezler de. oğluna ise asla elini kaldırmamıştır.

    adını daha doğmadan koyduğu oğlu memo emrah..

    süreya zamanında kendi kürtlüğünü saklamış mıydı saklamamış mıydı bilinmez. ama oğlu için "kadıköylü kürt emrah" dermiş hep. "ölürse intihar ederim" dediği oğlunu ne kadar sevdiği tartışılamaz bile ancak zannedersem bir yandan da durmadan sorun yaşıyorlardı. zira memo 18 yaşında bir akraba ziyareti sonrası koyu dinci bir kimlikle eve geri döner. ailesinin dinle alakalı hiçbir şey yapmaması, "her akşam votka rakı şarap" tadında takılması onun çok sinirine dokunur. babasının kitaplarını kaldırıp yerine dinle ilgili kitaplar koyar, babasının mesleğini beğenmezmiş.

    annesiyle babasının ayrı olması, ayrı evlerde yaşıyor olmaları fikri onu çok olumsuz etkilemiş. kilo sorunlarının yanında psikolojik olarak da rahatsızlıkları çokça tartışılmıştır mesela zamanında. belki bir desteğe ihtiyacı vardı. ancak süreya psikologlara karşı bir duruş sergilerken, zuhal hanım da oğlunun hiçbir sorunu olmadığına inanır..

    zuhal hanım ile olan ayrılığı sonrasında son eşi birsen sağnak ile evlenir. huzurlu aile yaşantısına en yakın şeyi birsen hanım'la olan evliliğinde bulur süreya. kadıköy'de kendi hallerinde bir hayat yaşarlar. bu süreçte hepimizin cemal süreya ile bütünleştirdiğimiz sigarayı bile bırakır.

    ancak zuhal hanım ve memo onların yanına taşınmak zorunda kalırlar.
    bu taşınma sonrasında süreya iyice kendini alkole verir. sabah uyandığı gibi rakı içmeye başlar; gündüz dediğini gece unutur, bir de insanları azarlarmış. laf anlatamazmışsınız o dönemler hiç.

    öldüğü gece buzdolabının önünde hazırladığı rakısına suyunu ekleyemeden yere yığılmış.

    alkol koması denilir. denilir ama raporlar gelene kadar dedikodular da alır başını gider. memo emrah suçlanır. zuhal hanım'ın anlatımına göre, ölmeden birkaç gün öncesinde süreya, birsen hanım, memo, zuhal hanım hepsi bir tartışmaya tutuşmuşlar. memo yanlışlıkla babasına vurmuş. süreya'nın yüzü şişmiş. hastanede vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar olduğu söylenir. tüm gözler memo'dadır. bugün hala babasının katili olarak yazılır birçok yerde. ailesi o kitapları "cıvık" bulur ve yazılanları kesinlikle yalanlar.

    süreya'yı mezara koyarlarken bir beyaz güvercin uçup gitmiş..

    üzerinden bir sene geçmeden, babasının otopsi sonuçlarını göremeden^:beyin felci ve kalp krizi^, "baba katili" olarak anılan memo emrah ölür. bu ölüm de çok söz ettirir kendinden. hatta ölmeden babasının kitaplığını sattığı da söylenir..

    memo arkadaşının evindeyken tüfekle vurulur. silahı kendi mi ateşledi, bir kaza mı oldu çok tartışılır. ama bir tüfek vardır, bir de memo'nun cansız bedeni. intihar denir, ilahi adalet denir, denir de denir.

    böylesine güzel bir adamın koca hayatı magazin bülteniymişçesine kurcalanır durur. bugün açıp baksanız yine her yerde başka şey söylenir.

    her ne denilirse denilsin. devlete yaptığı hizmetler bir yana, edebiyatımızın iyi ki tanıdığı isimlerden biri olmuştur. ölüm yıldönümünün^:9 ocak^ üzerinden bir ay geçmiş. anmamamız çok ayıp olmuş.
  3. bir bardak çay, bir parça simit, biraz peynir, birkaç zeytin tanesi... arkasından cemal süreya'nın sesi gelir:
    "yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
    ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"

    televizyonlara, gazetelere bakıyorum. patlayan bombalar, siyasî emeller uğruna hiçe sayılan hayatlar, yok olan alım gücü... ülke yangın yeri. siyasiler nisyanda, insanlar isyanda. bizi anlatır ve der ki cemal süreya "kısa türkiye tarihi" şiirinde:

    "şelaleye
    düşmüştür zeytinin dalı;
    celaliyim
    celalisin
    celali."

    biri sizi terk eder. kalakalırsınız öyle ve dersiniz ki:
    "şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git.
    gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.
    gitsinler.
    oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin."

    birini çok istersiniz. öyle çok istersiniz ki şairin şu iki dizesini söylemeden edemezsiniz:
    "seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük"

    üvercinka'da şair bir tramvaydan seslenir:
    "laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız. "

    öyle bir tramvay varsa bizi de alsalar ya. gelmek istemez misiniz yoksa?
  4. en çok sevdayı anlatışıyla bilinen bir güzel insandır kendisi. fakat bir yanı da öylesi yerinde tasvirler ki politik gerçekliği. etkilenmemek için, bu toprakları bir kez bile içine çekmemiş, hiç tanımamış olmak gerekir. misal;

    "afyon garındaki küçük kızı anımsa,hani,
    trene binerken papuçlarını çıkarmıştı;
    varto depremini düşün, yardım olarak batı'dan
    gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.

    adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
    karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,
    kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
    tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?

    eşiklere oturmuş bir dolu insan
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni."

    analizini buyurunuz osmanlı'dan günümüze türkiye'de siyasal hayat adlı çalışmadan okuyunuz(bkz: yordam kitap)

    "marshall planı kapsamında 1940'ların sonu ve 1950'lerin başında türkiye'ye gönderilen yardımlar arasında kimyasal işlemlerle elde edilen ve çocuk sağlığı bakımından sakıncaları bulunan süt tozu da vardı. cemal süreya, süt tozu ile sütyeni yan yana kullandığı şiirinde ironik bir dille bir yandan anadolu insanının geri kalmışlığı, ezikliğine ve bir yandan da yardımların ihtiyaçlarla uyumsuzluğuna gönderme yapıyordu"
  5. "sen bakma bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz"

    şeklinde bir dizeye ya da cümleye ya da mısraya sahip olmayan, hiç bir eserinde böyle bir söz söylememiş,yazmamış şair,yazardır.

    3. kalite insanların kendi dandik duygularını cilalamak için kullandığı şair haline geldi güzelim adam.

    yeter ulan !
  6. "ellerini alıyorum sabaha kadar seviyorum.
    ellerin beyaz , tekrar beyaz , tekrar beyaz.
    ellerinin bu kadar beyaz olmasından korkuyorum."

    şeklinde 3 dizeyle en sevdiğim şiir ünvanını alan şiirin yazarıdır.asıl adı cemalettin seber'dir.
  7. ceyhun yılmaz, hakan gerçek ve dahası yorumlamış üstadın eserlerini. birkaçını koymak isterim. sizler de rahatça ulaşırsınız malum derbeder gecelerde.

    sana giden yollar kapalı- ceyhun yılmaz - https://www.youtube.com/watch?v=pRMwztadYX4

    sevgilim ben şimdi - ceyhun yılmaz - https://www.youtube.com/watch?v=NnORMJHA6fI

    üvercinka - hakan gerçek - https://www.youtube.com/watch?v=uYEdQrpLrBI

    kadınlar susarak gider - ceyhun yılmaz - https://www.youtube.com/watch?v=q3kQ4F4kt8I

    aşk - bülent yakut - https://www.youtube.com/watch?v=vWFmJ2YjUH8

    sizin hiç babanız öldü mü- ercan çiftci - https://www.youtube.com/watch?v=P9S6cuEVTa4

    uzaktan seviyorum seni - ercan çiftci - https://www.youtube.com/watch?v=RmVDFg1dpxU

    edit: birkaç güzel yorum daha bulmak adına dolanırken komple arşiv buldum derbeder dostlarım. hepsini tek dozda almayın kalbinize yazık.

    link
  8. eşini dövmesine, sürekli başkalarına "kelebekleşmesine" rağmen sevilen rezil biri. haberde görünce bela okuduğunuz tiplerden aynen.
    ağlak ağlak yazınca narin, hassas, melek olunması=kravat takınca iyi hal indirimi
    *şiirlerini seven insanlara "ıy elini çişten sonra yıkamayan biri o" demedim. ama tamam madem aşkıyla, aşkla yazdığı şiirlerle tanınmış adamın o bebeksi şiirleri dayak attığı kadına yazdığını söylemek klasik türk insanının saçma huyu. şöyle diyelim o zaman. abi nasıl şiirler ama aşırı derin. aşk adamı ya bu süreya. soyadı olayını biliyosun di mi? efsane yaaa.