1. sümerler'in çöküşü bilinçsiz sulama sebebiyle olmuş. milattan önce 3500 yıllarından itibaren mezapotamya'da artmaya başlayan tarımsal nüfus zamanla kendi içinde sınıflı bir topluma evrilmiş. dış tehditleri bertaraf etme ve toplum içinde iş bölümünü dayatma tekelini zamanla ele geçiren, bu bahaneyle tarımsal artığın bir kısmına el koyma gücünü ele geçiren bir elit sınıf ortaya çıkmış. bu döngü zaman içinde güçlenmiş. yüzyıllar süresince artan nüfus, elit sınıfın daha fazla artığa ihtiyaç duyması sebebiyle tarımsal üretim üzerinde baskı artmış. nüfusun çoğunu oluşturan çiftçiler toprakları nadasa bırakamaz olmuşlar. dinlenemeyen toprak fırat ve dicle nehirlerinin taşıdığı tuzu biriktirmeye başlamış. arkeolojik çalışmalar tuzlu toprağa çok hassas olan buğday üretiminin ne kadar hızlı düştüğünü ortaya koyuyor. milattan önce 3000 yıllarında tarımsal üretimin %70'ini oluşuran buğdayın payı 2500'lerde %30'a düşmüş, yerini arpa, çavdar almış. 2000'lere gelindiğinde artık hiç bir tahıl yetiştirilemiyormuş. o tarihten kalan bir tablet "yeryüzü beyaza döndü" diyor. tüm bir medeniyet çökmüş.

    benzer hikaye hindistan'ın kuzeyinde, amerika kıtasında ve pasifik adalarında inşa edilen ilk medeniyetlerin de çöküş hikayesi. aşırı tarıma ve ormansızlaşmaya bağlı olarak toprak kalitesinin düşmesi, erezyon ve toprağın nüfusu besleyemez hale gelmesi.

    insan düşünmeden edemiyor. vakti zamanında kafası çalışan biri sümerler'e "arkadaş yaptığınız iş değil, toprağa böyle durmaksızın yüklendikçe kendi sonunuzu hazırlıyorsunuz" deseydi, yönetici elit ne yapardı acaba? asar mıydı, keser miydi?

    yaşadığı toprak o zamanki yerleşik toplumlar için bütün dünya demek. o zamanlar medeniyetlerin dünyası küçük, bütün dünya ise çok büyüktü. günümüzde bütün dünyayı cebimize sığdıracak kadar küreselleştik. yine insan düşünmeden edemiyor: karbondioksit salınımları yakında felaketimiz olacak diyen bilim adamlarını, aynı sümerler'in yaptığı gibi elimizin tersiyle itip çok daha büyük çapta bir son mu hazırlıyoruz acaba kendimize?