1. Çilem Doğan Karabulut, Adana’da kendisini fuhuşa zorlayan ve sürekli şiddet uygulayan eşi Hasan Karabulut’u 6 kurşunla vurarak öldürdükten sonra, polis aracına bindirilirken kendisine “Çilem pişman mısın?” diye soran muhabirlere verdiği “Hep kadınlar ölmesin biraz da erkekler ölsün” cevabıyla Türkiye gündemine oturan kadın.

    Doğan’ın sözleri dışında üzerindeki tişörtte “Dear Past: Thanks for all the lessons. Dear Future: I am ready” (Sevgili geçmişim, tüm derslerin için teşekkürler. Sevgili geleceğim, ben hazırım) yazan yazı da kamuoyunda gündem oluşturmuştu.

    Kadınlar kendi hayatlarıyla veya bedenleri ile ilgili karar almak istediklerinde genellikle en yakınındaki erkekler tarafından öldürülürken ve bu erkekler “iyi hal”, “haksız tahrik” gibi ceza indirimleri alıyorken bir kadının kendisini korumak için öldürmek zorunda kaldığı durumlarda benzer gerekçelerle indirim almıyor olmaları tartışılıyor son günlerde. Kadınlar yargının erkek egemen kararlarını tartışıyor. ''Yakın akrabayı öldürme'' suçundan Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Çilem Doğan geçtiğimiz günlerde ilk kez hakim karşısına çıktı.

    Dava sürecinde Çilem Doğan’ın 2.5 yıllık evliliği boyunca maruz kaldığı şiddete karşılık 6 defa koruma kararı aldırdığı ve Hasan Karabulut’un eşine yönelik tehdit, yaralama suçlarından asliye ceza mahkemelerinde 6 ayrı dosya kapsamında yargılandığı ortaya çıktı.
    Hukukçuların desteğini alan Çilem Doğan'ın davası hakkında konuşan avukat Özgü Türk, olayın meşru müdafaa sınırlarında kaldığını belirterek şöyle söyledi: "Çilem Doğan evlendiği günden beri eşinin yoğun eziyet ve şiddetine maruz kalmıştır. Olay günü eşi yine Çilem'e şiddet uygulayarak, onu öldürmekle tehdit ederek fuhuş yapmaya zorlamıştır. Gördüğü şiddet esnasında vücut bütünlüğünü ve yaşam hakkını koruyabilmek için Doğan, eşinin silahını kullanmak zorunda kalmıştır. Eşinin geçmişteki tüm eylemleri de göz önünde bulundurulduğunda, olayın meşru müdafaa sınırları içinde kaldığı çok açıktır."

    Çilem Doğan tutuklu olduğu Adana Karataş Kapalı Kadın Cezaevi’nden 8 mart’ta kadınlara hitaben bir mektup yolladı. Kısa bir şiirle başlayan mektubu şöyle:

    “Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir…
    Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü.
    Bir gök gürlese diyorum, bir sağanak patlasa.
    Bitse bu sessizlik, bu kirli yapısallık bitse…
    Gidenler nerede kaldılar, özledim gülüşlerini…
    Bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki,
    Onlardı kadınları güzelleştiren…
    Hangi duvar yıkılmaz sorular sorular doğru ise ve bir gün gelirsek hangi kent güzelleşmez…
    Birlikte yeniden gülüşlerimizle elimizin değdiği her şeyi güzleştirmek dileği ile.
    Merhaba kadın yoldaşlarım saygı ve sevgi ile selamlıyorum hepinizi;

    Gençliğimizden, güzelliğimizden, umudumuzdan, cesaretimizden, direncimizden, kadınlığımızdan kucaklıyorum sizleri. Acısı acısına, yarası yarasına, sesi sesine denk düşer evvelden birbirini hiç tanımadan tanışır. Gönül isterdi ki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde hep birlikte meydanlarda olmak. Olmadı ve ben o gün dışarıda olmayacağım için üzgünüm. Biliyorum bir Çilem Doğan içeride tutsak ise de milyonlarca Çilem Doğan dışarıda mücadele ediyor. Aklım, beynim, mücadelem yüreğim hep sizlerle olacak değerli kadın arkadaşlarım. 8 Mart dünya kadınlar gününüz kutlu olsun mücadelemiz diri olsun.

    Zulmün olduğu yerde direniş ve meşru müdafaa haktır. Bunun zenginlerin ve erkeklerin hukuk kitapları varsın böyle yazsın. Uyan erkek egemen sistem uyan. Her gün 3 kadın katlediliyor. Katledilmek kaderimiz değil, öz savunma haktır. Kahkaha atmayı hor görenlere kırmızı ruju farklı anlayanlara, mini eteği tecavüz etmek için gerekçe gösterenlere konuşurken ağzımıza sözcükleri tıkayanlara, kadını erkeyi kölesi haline getirmeye çalışmaları, gece, geç saatte sokakta olmamıza bağnaz zihniyeti ile hor görenlere karşı en güçlü sesimizle haykıracağız.

    Değerli yoldaşlarım yılgınlık, umutsuzluk, çaresizlik bizim söylemlerimizde yok. Bizler direnleriz yaşamak için dünyayı değiştirenleriz. Kadınlarımız meydanlarda meydanlar da kendi yaşam hakkımız kimseye vermeyiz. Yani yamak için kimsenin baskısını tanımayız. Bir birimizin gözyaşlarını sildiğimiz sürece varolcağız. Söz veriyorum başımı önüme eğmeyeceğim. Dört duvarlar korkutmayacak beni yalnız olmadığımı biliyorum. Alemlerine meze olmayacak körpe bedenleri ile kuzular çocuk gelinler bir avuç su gibisiniz benim için susuzluğun ortasında.

    Mücadeleniz onurumdur, duruşumdur. Tüm kadınlar adına ve tüm kadınlar için karanlık günlerin geride kalması; Diyarbakır Surlarının aydınlanacağı gibi aydınlık günlerin doğacağı inancı ile hepinizi kocaman yüreğimle öpüyorum. Saygılarımla

    Çilem Doğan
    Adana Karataş Kapalı Kadın Cezaevi.”

    çilem'in ağzından yazılan şu yazıyı da eklemeliyim sanırım olay şöyle oldu hakim bey
  2. kadının adı "çilem" çekeceği" çilesi" varmış gerçekten.. ya bu olayın tersi olsaydı?

    yıllar önce 2011' sokak ortasında 22 yerinde bıçaklanan selma civellek hikayesi 3 çocuk kaldı..yorumsuz!

    bu sadece ve sadece örneklerden biri.. bu ülkenin en başındakini, hakimini kadın yapamadığımız müddetçe hiç bir şey değişmeyecek çok üzgünüm.. ha geçmişte aile bakanlığı yapmış, kadınlığından sıyrılmış olanları da unutmadım..