1. eğitim sistemi değişmediği sürece puanı yettiği bölümleri okumaya devam edecek yarış atlarımız. hızlı koşan kazansın.
  2. evlenmediğim daha olmamış sevgilimin doğmamış çocuğu hakkında konuşmak saçma ama yine de çocuğum olursa sanatla uğraşsın isterim öyle gidip üniversite gibi okumasından ziyade. güzel sanatlara, konservatuara falan gitsin dans etsin, fotoğrafçılık yapsın, grafikle uğraşsın.. bu ülkede yeterince doktor, mühendis var gına geldi artıkın.
  3. ben bu başlığı daha önce nasıl görmem nasıl?!

    (bkz: oblomovluk)

    çocuğumun bu bölümde okumasını ve hatta bu alanda akademik kariyer yapmasını çok isterim. umarım bir gün bu çirkin dünyaya çocuk getirmeme düşüncemden cayarım, çocuk sahibi olurum, bu arada oblomovluk bölümü açılır, çocuğum üniversite çağına gelip oblomovluk okumak ister ve yeterli puanı alır da kazanıp, okuyup, mezun olup, oblomov çıkar.

    aslında söylecek o kadar çok şeyim var ki... az önce okuduğum ve konuya cuk oturan bir yazıdan alıntıyla yetineyim.

    "erken dönem alman klasiklerinin belki de en güzellerini yazmış adolf anderssen'in bu konuda çok güzel bir hikayesi vardır. küçük bir marangoz dükkanının sahibi almond'un kızı klara sürekli zayıflığından yakınmaktadır. almond kızına bir gün der ki, keseceğim odunları istediğim gibi yerine dizmekle mükellefsin. eğer dediklerimi harfiyen yaparsan bu sorununa cevap bulacaksın. klara bu işten bir şey anlamaz ama kabul eder. her gün kütükleri babasının istediği yere koymaya başlar. zamanla küçük küçük odunlar evin bahçesinin her yerini kaplar hale gelir. ve son kütüğü de yerine koyduğunda babası klara'yı evin damına çağırır. klara damdan aşağı baktığı zaman hayrete düşer. yerleştirdiği odunlar bahçede dev bir "derdini seveyim butonu" yazısı oluşturmuştur."
  4. ülkenin hatta dünyanın da daha kötüye gittiğine gözlerimle şahit olduğumdan çocuk yapmayı düşünmeyenlerdenim ama ileride nolur bilemeyiz tabi. bu kısmı geçiyorsak;

    ailemden hep 'aman çocuğum iyi para kazanabileceğin bir işin olsun' mottosunda bir çocukluk geçirdim, üniversite tercihimde bile gördüğüm baskı sonucunda bir bölüm yazıp okumuştum(bkz: işletme)

    2. sınıf sonunda okulu bırakma aşamasına gelmiş ama gene 'aman okulu bitir de işe gir biran önce' diye gene paparayı yemişim. 5 senedir çalışıyorum ve gitgide mutsuzluk katsayım artıyor.

    ilkokula gitmeden matematik ve sporla çok ilgiliydim hala da öyle, keşke bu ikisinden biriyle bağlantılı bir işim olsun isterdim.

    çok uzattım; çocuğum olursa ilgi alanı ne yöndeyse o yönde geleceğine yön versin yeterlidir benim için
  5. kreş ile başlayıp , fransız lisesi arkasindan galatasaray üniversitesi hukuk fakültesi.
    çalışma hayatina olarak da "uluslararası adalet divanı lahey" deki 15 yargıçtan biri olsun diye düşünüyorum.

    üstüne felsefesi ve dili ile birlikte bir tai chi eğitimi alırsa harika olur.
  6. küçüklüğünden itibaden ufak ufak yönlendirmelerle hukuk okuması için uğraşıcağım kesin. ha sonunda istemezse de yapıcak bir şey yok.
  7. güzel sanatlarda resim bölümü falan okusun isterdim. ama kendi ilgi alanları ve istekleriyle alakalı tabii bu durum.
  8. ilerde çocuğum olursa okumasın.. gitsin grakikle uğraşsın, resim çizsin, dans etsin, müzik yapsın.. artık ülkenin böyle şeylere ihtiyacı var. elimizi nereye atsak mühendise, doktora, işletmeciye ona buna çarpıyor zaten. benim çocuğum da mühendis olmuş.. ne katacak daha?
  9. benim çocugum mühendis doktor olsun valla.hobi olarakta resim çizip dans edebilir ama aç kalmasını istemem çocugun.
  10. çocuğumun benim belirlediğim bir bölümde okuma durumu olursa, kesin önerim tabi ki tıp.