1. mahallede deli ayşe diye bir kız çocuğu vardı. arkadaşlar ona öyle hitap ediyordu. benden 2-3 yaş büyüktü galiba. birgün arı yakalayıp benim koynumdan içeri atmıştı. isırmıştı o arı da beni. o kızdan hep korkardım ama bu olaydan sonra iyice korkmaya başlamıştım :(
  2. kıyametin kopmasıydı. pek çok rüyalarıma girmiştir. biraz büyüyünce baktım kopmuyor dinden uzaklaştım.
  3. çoğu çocuğun korktuğu şeylerden (karanlık, gece, uyku, yalnız kalmak, gök gürültüsü, öcüler, cinler, periler, hayaletler vs.) hiç korkmadım ama oyuncak da olsa çizgi filmde yılan ve timsahtan hep korktum. çünkü babam belgesel izlemeye bayılırdı ve benim tüm kabuslarım istisnasız yılanlı, timsahlı olurdu. hala da gördüğüm %90 kabusta ya yılan vardır ya timsah.

    kuzenim diş hekimliğinden mezun olduktan sonra zorunlu hizmete çankırının minik bir ilçesine (ilçe statüsünde ama bildiğiniz köydü) gitti. hafta sonları ziyarete giderdik bizde. 5-6 yaşlarında bir erkek çocuğu muayenehanesinde oyuncak plastik timsahını unutmuş. ve ben onu ilk gördüğümde aklım çıkmış bas bas bağırarak ağlamıştım. sonra kuzenim çocuk gelirse bulamaz diye bir yere sakladı. bir kaç hafta sonra açtığım dolaptan çıktı yine o oyuncak ben yine bağırarak ağladım. bu şekilde 2 yıl geçti, onun oyuncak olduğunu idrak etme yaşına geldim ama o oyuncak bende hep korku olarak kaldı.

    hala oyuncak dükkanlarında erkek çocuk oyuncaklarının bulunduğu reyona bu yüzden girmem, giremem.
  4. duvarlardan en çok da tavanlardan figürler çıkartır, onlardan korkardım. eski evler, eski boyalar, eski korkular.
  5. odamda mutfak balkonuna açılan bir kapı vardı kapının çaprazında da bi metreden yüksek bir kaktüsle deve tabanı. bir hafta kadar her gece onların gölgesini adam sandım. çiçekler olduğu anlaşılınca babamın iş yerine postalandılar bende annemlerin yanında uyumak için başka bahaneler aradım.

    hayır o kadar güzel minik çiçek varken neden deve tabanı neden kaktüs anne neden?
  6. güzel bir portakal bahçesinin içinde eski ermeni yapımı örme taştan bir evde geçti ilk çocukluk yıllarım.bu güzel kendine ait ruhu olduğuna inandığım evin tuvaleti en arka odanın en uzak ucunda bulunmaktadır işte çocukluk korkum burda devreye giriyor; aklımın erdiği yaşlardan 7-8 yaşıma kadar tuvalete ters oturdum zira bu basık karanlık tuvaletin penceresi tuvalet taşının tam üzerinde ve karanlık portakal bahçesine bakıyordu.yıllarca ordan bir yaratık gelip götümü yiyecek diye tuvalet deliğini izleyerek sıçtım