1. kaynamış çikolata kokusu. evde çikolata yapılırdı bizim orda. sonra kahvaltıda yenirdi kalabalık bir ortam olunca bu yolla herkesin karnı ekmek+çikolata ile doymuş olurdu. lezzet olarak da peynirden bıkmış çocuklar için neşe kaynağıydı.

    sonra bu kokuyu üniversiteye ilk başladığımda kaldığım yurdun karşısındaki ülker fabrikasından aldım. meğer bizim ev fabrika gibi kokuyormuş çikolata yapılınca. çocukluk yıllarını hatırlamak ister miyiz peki her zaman? hep mi sevimli gelir o yıllar bilemiyorum. daha dün kendimi sınadım geçmişe dair ne hatırlıyorum, en mutlu olduğum an hangisiydi diye, üç beş bir şeyler buldum tabi ama silik ve de önemsiz. geçmiş ve gelecek andaki mutsuzlukla ilişkili olmalı diye düşündüm. geçmiş, mutsuz anların toplamı haline geldiğinde hatırlamanın da pek bi anlamı kalmayabilir. nihayet beyin görevini yapar ve siler. bir koku bir ana götürür insanı ama o an bir olay değil bir duygudurum hali olabilir. limon koklarsın hissettiğin sadece korkudur belki de sebebi çoktan silinmiş bir duygu. bu yüzden kimi insanların burunları fazla koku almayacak-önemsemeyecek şekilde evrimleşiyor diye düşünüyorum. beyin belki de az koku duymayı daha uygun buluyor olabilir. bu anın kokusu gelecekte hatırlamaya değer mi? koklamak için öncül budur işte.
    abi
  2. ilk aklıma gelen sinek ilacı kokusudur. köyde büyümüş biri olarak arkadaşlarımla bisikletle ya da koşarak az gitmezdik peşinden ilaçlama arabasının. her tarafımız ilaç kokardı ama ne kadar da eğlenirdik.
    ikinci olarak hacı misi. dedem ve ninem hacdan getirmişti. okula giderken ellerime sürüp sürüp giderdim oh mis.
  3. okul önlüğümü baştan sona kadar bembeyaz yapan tebeşirin kokusu. nasıl unutulsun ki öğretmenimin kara tahtaya yazdığı soruyu ''ilk ben çözeceğim!'' diye çırpınan parmaklara bürünen o keskin koku. hele öğretmenim beni tebrik ederken sarıldığında beyaz önlüğüne ve ceketine sinen o koku.. salt tebeşirin değil, emeğin kokusu olduğunu ise şimdilerde anlıyorum.
    çocuğum, hala büyümedim.
  4. benim için fazla ısıtılmış sütün biberonun plastik ağız kısmında yarattığı o kokudur. çocukluğuma dair hatırladığım tek koku olmasının yanı sıra genel olarak hatırladığım nadir şeylerdendir. ve ne yazık ki kokuyla beraber tadı da hatırlıyorum. bunun nedeni ise amigdala. amigdala'nın korteksteki tüm duyusal merkezlerle ve bu duyusal merkezlerin talamustaki özel çekirdekleriyle bilateral bağlantısı var; böylelikle farklı duyularla oluşturulmuş belleklerin birleştirilmesini sağlıyor.
  5. yanan sobadaki kömür kokusu
  6. kimsenin aklına gelmemiş. ağda kokusu ayol. hani şu bütün kadınlar toplanır. cezvelerde şeker ve limondan yapılan ağdalar pişirilir. çocuklara birer kaşık verilip sokağa yollanır. gerisi beni ilgilendirmiyordu tabi, mmmm olsa da yesek
    r2-d2
  7. yağmur sonrası toprak kokusu.

    gözü yaşlı bir şehirde büyüdüm ben. öyle yağar ki yağmur tozu dumana katar. toprak suya doyar.

    bir zaman sonra sanki az önce esip gürleyen o değilmiş gibi birden kesilir yağmurlar. gökyüzü parlar. şehir ıslak saçlarını tarar. mis gibi toprak kokar.

    şimdi ne zaman toprak koksa...
  8. (bkz: hacı yağı)

    çocukken her yazım rahmetli dedemle geçerdi. odunu kesip işleyerek birbirinden güzel şeyler yapmayı, mangal yapmayı, sebze yetiştirmeyi, bahçe bakımı yapmayı, yüzmeyi, bisiklete binmeyi, her şeyden korkmamayı^:ağaca tırmanamamam konusunda her ne kadar benimle dalga geçtiyse de^ onun yanında öğrenmiştim.

    masmavi bir şahin'i vardı dedemin. içinde her zaman kendi deyişiyle imamın abdest suyu sıcaklığında bir şişe su, ılık bir şişe kola, bir paket naneli mavi paket olips şeker ve hacı yağı olurdu. evinde birbirinden güzel parfümü vardı dedemin, dindar biri de değildi. hep garipserdim hacı yağını neden sevdiğini. sorduğumda da "mis kokuyo mis, sür bakayım sen de" derdi. anneannem yanımıza yaklaşmazdı biz öyle koktuğumuzda, gülesimiz gelirdi.

    pek bir kişi sevmez hacı yağı kokusunu, bu gayet normal çünkü gerçekten hoş bir kokusu yok aslında. herkesin aksine o koku bana hep dedemi hatırlatıp yüzümü güldürür. onu kaybettiğimizden beri sadece bir kez aldım o kokuyu. dolmuştaydım, kimse hacı yağı süren o amcanın yanına oturmayı tercih etmiyordu. ben o kokuyu aldığımda özellikle gidip yanına oturdum, zaten kısa bir yolculuk olacaktı, o kokuyu seve seve içime çektim. anılarım, başarılarım, bir çok güzel şey saklı o hacı yağı kokusunda.
  9. başlığı okuyunca aklıma ilk gelen koku, yeşil sabun kokusu. annemin yıkayıp ördüğü uzun saçlarımdan gelen koku.
  10. -pekmezli süt
    -rafadan yumurta
    -vanilya