-
(bkz: hacı yağı)
çocukken her yazım rahmetli dedemle geçerdi. odunu kesip işleyerek birbirinden güzel şeyler yapmayı, mangal yapmayı, sebze yetiştirmeyi, bahçe bakımı yapmayı, yüzmeyi, bisiklete binmeyi, her şeyden korkmamayı^:ağaca tırmanamamam konusunda her ne kadar benimle dalga geçtiyse de^ onun yanında öğrenmiştim.
masmavi bir şahin'i vardı dedemin. içinde her zaman kendi deyişiyle imamın abdest suyu sıcaklığında bir şişe su, ılık bir şişe kola, bir paket naneli mavi paket olips şeker ve hacı yağı olurdu. evinde birbirinden güzel parfümü vardı dedemin, dindar biri de değildi. hep garipserdim hacı yağını neden sevdiğini. sorduğumda da "mis kokuyo mis, sür bakayım sen de" derdi. anneannem yanımıza yaklaşmazdı biz öyle koktuğumuzda, gülesimiz gelirdi.
pek bir kişi sevmez hacı yağı kokusunu, bu gayet normal çünkü gerçekten hoş bir kokusu yok aslında. herkesin aksine o koku bana hep dedemi hatırlatıp yüzümü güldürür. onu kaybettiğimizden beri sadece bir kez aldım o kokuyu. dolmuştaydım, kimse hacı yağı süren o amcanın yanına oturmayı tercih etmiyordu. ben o kokuyu aldığımda özellikle gidip yanına oturdum, zaten kısa bir yolculuk olacaktı, o kokuyu seve seve içime çektim. anılarım, başarılarım, bir çok güzel şey saklı o hacı yağı kokusunda. -
ev sabunu. kostik ve kullanılmış zeytinyağıyla yapılmış sabunla yıkanan bir saçın kokusunu hiçbir şampuan geçiremezdi.
ev makarnası. yumurta ve undan oluşan hamur yufka haline getirilip evin her yerine serilirdi. 1 saatlik kurumanın artından ince ince kesilirdi, ardından evin bir odasına serilirdi. kurumaya bırakılan makarna, evi 1 hafta boyunca yumurta kokuturdu. tarhanada da benzeri geçerli. evin bir odasını 1 hafta boyunca soğan ve biber kokusu işgal ederdi.
şişe domates, salçalık, kurutulmuş biberler... diye uzayıp gider bu liste.
yiyeceğin veya kullanacak olduğumuz bir çok ürünün kokusu bir nevi canlılığıydı, doğallığıydı. yıllar geçtikçe insanoğlu gibi ürünlerin de doğallığı ve masumluğu gitti, geriye sadece çocukluğumuzda hatırladığımız kokular olarak kaldı. -
bi surup vardı turuncu onun kokusu, hala arada bir denk gelirim, tatlı tatlı kokar burnuma. -
rutubet. -
(bkz: arap sabunu) -
arı mayalı silgi kokusu. -
lahana bebek kokusu. bilen bilir böyle şişko bebeklerdir bi dönemin modası. kendine has bir kokusu vardır.
tatillerde eve geldikçe koklarım ara sıra geçmişte saçları taranmadığı için sinir olduğum günleri, üşümesin diye yatağımı verip yerde yattığım kışları hatırlarım. -
başlığı okuyunca aklıma ilk gelen koku, yeşil sabun kokusu. annemin yıkayıp ördüğü uzun saçlarımdan gelen koku.