1. bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi
    öptüm sonsuz gidişinden. saçlarının seyriyle seni

    yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran
    akrepleridir duygunun. karanlık ordulara güneşsiz sokulan

    bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek
    şakakların sıcağında kuytu bir ses büzülüp ölecek

    sabahsız kuşlara koşarsa durur mu evreni omuzlarında
    bahar şenlikleriyle. sürdüren ellerini yangın borularında

    şaşkınlıkla başladı bu atlar bu savaşlar insan buluşlarından
    burda biter düğün. gidilir mi evin soğuğuna çölün sıcağından

    gemilerimiz saklanır. ağzımızda bir aşk kaçışı vardır buluşmaların
    saplandık tadına. durduk alnında yüreğe vuruşların

    yollar sellere gider. açılır parklar artık kuşlar dağılır
    bir aşkı gözyaşlarıyla bulvara çağırmak hiç keseye mi kalır

    çizildi yalnızlar. senin gelişin ne de süvari köprünün diplerinde
    geçer üstümüzden yağmur alan donanmalar. kürek sesleriyle

    koşu bitince aşk bir yorulmadır kaçılmaz kırbacından
    sayılır günü geçmiş anlar boşalan hangi tüfeğin arkasından

    oturur iki bakış ormanından gerilip bir masayı kollar
    uzayıp uzaya giden akrebe katlanıp zincire gelmeyen yolcular

    bu bizim sesimiz denizlere ateş gibi eller açılır ortasından
    su konuşmaz toplanmaz kuşlar. ne kazandık yaşamamızdan

    biz harcandık anam hem kelimesiz kapandık
    sevgi ektik. sonsuz seçtik. beğendik. ama toprağı kazandık

    sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle. yalnızlıkla ben kaldım
    sevindiniz işte alın kurtulun. aha size son atım