• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (7.00)
cumhuriyet, türk mucizesi - turgut özakman
kitapta, bugün bir tümcede söyleyip geçtiğimiz ve ne yazık ki değerini pek bilemediğimiz kazanımlar için zamanında ne kadar büyük uğraşlar verildiği gözler önüne seriliyor.
ayrıca kitap dipnotlarında verdiği bilgilerle de günümüzde tartışılmakta olan pek çok konuya belgelere dayalı açıklamalar getiriyor, türkiye cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarını belgelere dayanmadan yazanların uydurmacalarına yanıtlar veriliyor.


  1. turgut özakman'ın türkiye üçlemesinin son kitabı. (diğerleri için (bkz: diriliş) ve (bkz: şu çılgın türkler)
    toplam 2 cilttir. ilk ciltte büyük zafer'den türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadarki dönem, ikinci ciltte ise 1923 - 1938 dönemi anlatılır.

    turgut özakman'ın roman yazarı olarak yetkinliği, anlatım gücü tartışmaya açıktır. akıcı bir yazım tarzı olmadığını düşünsem de bu kitapların asıl önemi edebi yeterliliğinden çok bazı bilinmeyen noktaları duru bir biçimde anlatabilmesidir sanırım.

    daha önce yazmıştım sanırım ama bulamadım, bu kitapta okuduğum, mustafa kemal tarafından ismet inönü'ye yazılmış şöyle bir mektupla daha önce hiçbir yerde karşılaşmamıştım. dönemi anlamak için önemli:

    "bizi yine büyük bir savaş bekliyor. durumumuzun bir bölümünü cephe komutanı ve lozan baş delegesi olarak elbette biliyorsun. büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını lozan dönüşü sen bize anlattın.

    ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. yoksul bir köylü devletiyiz.

    dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var. bir metresi bile bizim değil. üstelik yetersiz. ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart. denizciliğimiz acınacak durumda.

    köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız. doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni cumhuriyet’le de insanlıkla da bağdaşmaz. bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız.

    her yerde tefeciler halkı eziyor. güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor.

    doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. pek az şehirde eczane var. salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. üç milyon insanımız trahomlu. sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. bit ciddi sorun. nüfusumuzun yarısı hasta. bebek ölüm oranı % 60’ı geçiyor.

    nüfusun % 80’i kırsal bölgede yaşıyor. bunun önemli bölümü göçebe.
    telefon, motor, makine yok. sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. kiremiti bile ithal ediyoruz. elektrik yalnız istanbul ve izmir’in bazı semtlerinde var.

    düşmanın yaktığı köy sayısı 830. yanan bina sayısı 114.408. ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. yunanistan’dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek. iktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. iktisatçımız da çok az. zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. halkın eğitimi hiç çözülmemiş. oysa cumhuriyet’in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor.

    raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. bunları bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. genel durumu tam bilsinler.

    bütçemiz, gelirimiz yetersiz. iktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. bu düşünceyi günü gelince konuşuruz. hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı.

    osmanlı bu gerçeği geç fark etti. fark ettiği zaman çok geç kalmıştı.
    cumhuriyet’e uygun bir anayasaya gerek var. bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney.

    ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız.

    bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. allah yardımcımız olsun!”
    mesut