• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.86)
çürümenin kitabı - emil michel cioran
nerede tükettin ömrünü? bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet-geçmişinde bunların hiçbiri yok;hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. iz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki?kökeninde aldatıcı ve yıkıma mahkum olmayan hiçbir "yeni" hayat görmedim şimdiye kadar. her insanın zaman içinde ilerleyip bunaltılı bir geviş getirmeyle kendini tecrit ettiğini, yenilenme niyetine de ümitlerinin beklenmedik yüz buruşturmasıyla karşılaşıp kendi içine düştüğünü gördüm... (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. youreads eş zamanlı kitap okumaları kapsamında okuma fırsatı bulduğum muazzam bir kitaptı. öneren drunkard seeshaven'a ne kadar teşekkür etsek az.

    kitabın her cümlesi aforizma, her cümlesi altı çizilesi. anlaması zor, sakin kafayla okunması şart. dili çok etkileyici geldi bana, konusu insan ve hayat, ama öyle bildiğimiz gibi değil. hiçlik ancak bu kadar şahane anlatılır diye düşünüyorum. sayfalar aktıkça saklanacak yer arıyor gibi hissettim, nereye kaçsam da kurtulsam bu amaçsız bedenden diye sancısını duydum. anlatmakla anlatılmayacak bir eserdi gözümde. buraya alıntı yapmaya kalksam sonunu getiremem eminim. herkesin okuması gerek, okuması ve bi dönüp kendine başka gözle bakması gerek. şiddetli tavsiye edilecekler arasındadır.

    !---- spoiler ----!

    "kökleri küçük düşürücü olmayan, sebepleri icat edilmiş olmayan, arzularla ortaya çıkmış mitoslara sahip olmayan tek bir berrak ve şeffaf hayat var mıdır?"

    " özgür olmayı deneyin.. açlıktan ölürsünüz."
    !---- spoiler ----!
    abi
  2. hasan ali toptaş'ın harfler ve notalar'ını okurken karşıma çıkan bir kitaptı çürümenin kitabı. hasan ali toptaş'ın çok beğendiği, etkilendiği biri cioran. kitabı ilk okuduğumda bende yazınsal bir felsefe kitabı olduğu izlenimi uyandırmıştı. arada bir dönüp  baktığımda yanılmadığımı görüyorum. 

    zincirin halkalarından biri cioran. marx'ın yabancılaşan insanı nietzsche'de yozlaşmış, cioran'da çürümüş, günümüzde kokuşmuştur bence.

    cioran hakkında bizde yapılan en iyi çalışmanın sadık erol er'in hiçliğin doruklarında cioran adlı çalışması olduğunu düşünürüm. bu kitabı bulmak oldukça zor artık. ilgilenenler, etik yayınlarından çıkan büyük düşünürler ansiklopedisinin üçüncü cildinde cioran'a  ayrılan bölüme bakabilir. hiçliğin doruklarında cioran, ansiklopedinin bir bölümü olarak aynen yayınlanmıştır.

    iyi okumalar...
  3. cioran, muazzam dili ve korkunç karanlığı ile kitabın içine çekiyor sizi. okudukça, okuduklarınızı içselleştirdikçe yaşam umutlarınızın azaldığını hissediyorsunuz. gözünüzün nuru yavaş yavaş sönmeye başlıyor, kimimize göre çürümeye başlamış olmanın, kimimize göre çoktan çürümüş olmanın ızdırabını hissediyorsunuz ve bir intihar fikrine en yakın olduğunuz noktalarda dolaşıyorsunuz.

    metis yayınlarının yine harika bir baskısıyla sunulmuş. kitabın kalınlığı tam ele oturuyor. sayfalar "allahım ben bunu okumam yerim" yumuşaklığında ve çekiciliğinde. sanırım ilk baskıları daha kalın ve büyüktü. fontu küçülterek yayın evi tarafından biraz kitap mühendisliği yapılmış.

    bence her yetişkinin kesinlikle okuması gereken bir kitap. yetişkin diyorum çünkü daha genç biri olarak okusaydım içimde açtığı bu karanlık boşluğa ne reaksiyon verirdim bilemiyorum.

    daha ilk sayfasını açtığınızda sizi içine çekeceği karanlığın işaretini bir shakespeare (3. richard) dan alıntıyla veriyor. sanıyorum richard'dın ölümü üzerine elizabeth'in serzenişi olan bu sözü okuyoruz:

    i'll join with black despair againts my soul,
    and to myself become an enemy.

    yeisle birleşeceğim ruhuma karşı,
    ve düşmanı olacağım kendimin...
  4. insanların dilinde zaman zaman boy gösteren bir cümle vardır: "sen benim kim olduğumu biliyor musun?" cioran, çürümenin kitabı'nda insanın kim olduğunu, aslında hiç olduğunu, yüzüne tükürürcesine anlatır.

    kitap, ödevini yanlış yapan ya da yapmayan küçük bir öğrencinin, öğretmeninin sert ve ürkütücü bakışları ve sözleri altında yaşadığı ezilme hissini yaşatıyor. bana öyle oldu. sanki yaşarken ve hayatın gereklerini yerine getirirken yukarıdan korkunç ve karanlık bir ses "insan, zavallı yaratık!" dercesine gülüyor.

    öyle iyi cümleler kuşanmış ki yazar, okuyucunun köşeye sıkışmaktan başka yolu yok. yazar karşısında insanı ve hayatı savunmak için kurabilecek tek cümle bulamıyor okuyucu.

    kitapta sevdiğim bazı sorular:

    !---- spoiler ----!

    "kendi hayatımız zar zor kavranabilir görünürken, ötekilerin hayatı nasıl tahayyül edilebilir?

    "bütün varlıklar mutsuzdur; ama ne kadarı bunu bilir?"

    "geceler boyu hangi kâbuslarla haşır neşir olduk ki güneşe düşman olarak kalkıyoruz?"

    "gündüzleyin güneş marifetiyle bir balmumu gibi eriyorum ve geceleyin katılaşıyorum; beni paramparça eden ve beni kendime iade eden art ardalık; cansızlık ve miskinlik içindeki başkalaşım... bütün okuduklarım ve öğrendiklerim buna mı varmalıydı?"
    !---- spoiler ----!
  5. yıllardır tekrar tekrar okuduğum kitap.

    "zamanın cümlesinde, insanlar virgüller gibi yer alırlar; sense, onu durdurmak için, nokta olarak hareketsizleştin."
  6. yıllar önce bir forumda nefret ettiğiniz insanlara hesiye edilmesi gereken bir kitaptır, sözünü görünce hemen kitapciya koşup almıştım.

    insana ve felsefeye bakış açınızı degistirmenize yardımcı olabilecek bir baş yapıttır. karamsarlığa surukledigine dair söylenen bolca söz var. lâkin bana kalırsa insanlığa adım atmanızı sağlar . okunmalı, okutulmalı...
  7. mutsuzluk,soluk alan her şeyin dokusunu oluşturur; ama çeşitleri evrim geçirmiştir; her varlığı ,böylesine ıstırap çeken ilk insan olduğuna inanmaya iten alt edilmez görünümlerin birbirini izlemesini sağlayan odur.tek olmaktan duyduğu gurur,insanı ,kendi derdine aşık olmaya ve tahammül etmeye teşvik eder.