• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.44)
Yazar erasmus
deliliğe övgü - erasmus
eski yunan ve roma kültürünün canlandırıldığı rönesans'ın en önemli savunucusu, hümanizmin batı avrupa'daki en büyük temsilcisi olan erasmus, aynı zamanda reform'a giden kapıyı aralayarak günümüz avrupası'nın şekillenmesine yardım eden ve kültür hayatına etki eden isimlerden biridir. "deliliğe övgü" ise onun, fikirlerini cesurca dile getirdiği en önemli ve en popüler eserleridir. 1509'da kaleme alınan eser ilk kez 1511'de paris'te basılmış, ilerleyen yıllarda çok sayıda avrupa diline tercüme edilerek defalarca tekrar baskıları yapılmıştır. ancak bu sakıncalı eser 1527 yılında paris'te, daha sonra milano, venedik, ispanya ve portekiz'de yasaklanmıştır. çağının tüm nüfuzlu kişilerinin onunla tanışmak, onun desteğini almak için yarıştığı erasmus " deliliğe övgü" ile engin bilgisini, zekasını, gözlem ve kurgu yeteneğini ortaya çıkarmış, eser avrupa'da büyük ses getirmiştir.… işte ben (delilik), insanların kendilerini boğdukları bütün dertleri birbirlerinden ayırarak hafifletmesini bilirim; ölümlülere dağıttığım cehalet ve gafletle onlara bazen daha mutlu bir talihin tatlı ümidini yollar, bazen ayaklarına sevimli şehvetin bir günlük güllerini serperim; iyiliklerim onları cezbeder ve ecel perisi eğirecek ipliği kalmamış, hayat onları kendiliğinden terk etmiş gibi olunca bile hayat için en ufak bir nefret duymak şöyle dursun, onu bırakmaya yöneltmesi gereken sebepler ne kadar artarsa, onların da hayata bağlılıkları o kadar artar…(tanıtım bülteninden) (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. serbest bir stille yazılmış kitap. yazar aklına geleni yazıyor yani. çağına ışık tuttuğu söyleniyor (muhtemelen öyledir) ama bence güncelliğini yitirmiş gibi. bazen sıkıcı,bazen anlaşılmaz geldi hepsini okuyamadım bu yüzden de. mesela orta çağın kilisesini,sığ düşünce yapısını,çeşitli ün sahibi kişilerini üstü kapalı bir şekilde eleştiriyor ama bunları tam idrak edebilmek için o dönemde yaşamış olmak gerekir. öbür türlü çoğu paragraf boşta kalıyor. ama tabii ki düşünce yapısı olarak çağının çok çok önünde bir insanın zihninden söz ediyoruz.
  2. erasmus'un çağına göre çok cesur bir dil kullanılan benim okurken çok zevk aldığım bir kitabı olur kendileri.

    bilgelik ve delilik arasında sürekli bir kıyaslama durumu söz konusu kitap boyunca, bu kıyaslamalar sırasında ilahiyatçılardan tutun avukatlara, krallara, soylulara ve hatta filozoflara kadar herkesin içinde bulunduğu deliliği ince detaylarla örneklendiriyor ve gerçekten bu örneklerin bazıları o kadar çarpıcı ki okurken yaptığımız delilikler olmasaydı dünyanın çekilmez ve yaşanılmaz bir yer olacağını bazen tebessümle bazense acı içinde öğreniyoruz erasmus'tan.

    ''...insan ile azizler arasında yaşamla ilgili her konuda bir karşıtlık söz konusudur. biri diğerine hep deli gözüyle bakar ama bana göre bu adı asıl hak eden sıradan insan değil, azizlerdir.
    aslında söz verdiğim gibi bunu size kanıtlayabilirsem konuyu daha iyi kavrayacak ve en yüce ödülün delilikten başka bir şey olmadığını anlayacaksınız. o halde her şeyden önce platon'un 'aşıkların deliliği mutlulukların en yücesidir' diye yazarken zihninde sadece böyle bir şeyi tasarladığını düşünün. çünkü amansızca seven artık kendi içinde yaşamaz, sevdiğinin içinde yaşar. kendinden uzaklaştıkça sevdiğine yaklaşır ve gitgide daha fazla haz almaya başlar. zihin bedenden ayrılmaya yoğunlaşınca kendi organlarını düzgün bir şekilde kullanmayınca, hiç şüphesiz delirdiğine kanaat getirilir. yoksa 'kendinde değil, kendine geldi, kendinde gibi' sıradan deyimlerin başka ne anlamı olabilir? dahası aşk mutlaklaştıkça, bu çılgınlık daha da büyüdükçe büyür ve çok daha mutlu bir hal alır...''
  3. erasmus un 1500 lü yıllardan şimdiki insanların rezilliklerini, iç dünyasının ve de ne kadar deliliğe muhtaç olduğumuzu yazdığı çağının çok ötesinde bir kitap. çağının ötesinde olmasından mütevellit deliliğe övgü yü machiavelli nin hükümdar kitabına benzetiyorum. kitap ayrıca şimdinin türkiye nin anlaşılması için de okunabilir. biraz yoğun bir kitap ama olsun buna kesinlikle değer.
  4. şu anda okuduğum, bazı bölümleri anlamakta güçlük çektiğim fakat anladığım yerleri tebessümle karşıladığım güzel bir kitap. anladığım kadarıyla "delilik olmazsa olmaz, delilik hayatın tuzu biberidir" diyen kitap.
  5. erasmus'un arkadaşı thomas more'u eğlendirmek için yazdığı söylenen kitap. kitabı açarsınız ve birden "ahmaklık öne atılır ve konuşmaya başlar: insanlar dünyanın neresinde olursa olsun ve hakkımda ne derlerse desinler, ahmaklığa dair ne kadar kötü şeyler söylendiğini en ahmak olanlar da dahil herkes bilir. bu hiçbir şeyi değiştirmez: bunların uçuk kaçık ve neşeli olmalarını bana, evet sadece himmetime borçludurlar tanrılar ve insanlar."
  6. erasmus'un bilgeliğe karşı aptallığı savunduğu savunurken müdürlere şairlere hukukçulara filozoflara ilahiyatçılara stoacılara skolastiklere thomasçılara albertusçulara ockhamcılara velhasılı heybetinden kendini koyacak yer bulamayan herkese çaktığı eseri.
    kitabı thomas morus'a ithafen yazmış. hatta ismini ''morus'' tan esinlenerek koymuştur.

    kitap'' insanlar ve tanrılar neşesini benim himmetime borçludur '' diye söze başlayıp '' bunca gevezeliğin ardından neler söylediğimi hatırlayacağımı zannediyorsanız aklınıza şaşarım . hafızası kuvvetli dinleyiciden de nefret ederim '' diyerek sözlerini noktalayan ahmaklık tanrıçasının bir dizi konuşmasından mürekkeptir. aslında aptallıktan kastı duyguların akla '' kontrolü bana bırak sen az dinlen '' dediği durumlardır. haz çocukluk dostluk evlilik sanat kazanılan savaşlar kurulan devletler vs. tutku ve uygulamada başarı gerektiren her şey ahmaklığın sayesindedir. çünkü ''bilge korku ya da mahçubiyetten hiçbir işe kalkışmaz. kendinden evvelkilerin yazdığı kitaplara sığınır ve bunları karıştırmak suretiyle sözcükler arasında eşelenip durur. budalaya gelince o her işe kendi soyunur ve başarılı olmak için elinden geldiğince gayret eder. binlerce farklı durumda asla yüzün kızarmamasının ve çekinme nedir bilmemenin ne kadar işe yaradığını çok azınız bilir.

    ara ara okuyacaklarım listesine girdi bu kitap. insanın başına gelebilecek en büyük kötülüğün ''yanılmamak '' olduğuna ikna ediyor. hayat bir komedidir zıvanadan çıkmış akıl aşırı gerilmiş zeka ile hayat yaşanmaz diyor tee 1508 senesinden.
    günümü şenlendirdi. toprağı bol olsun.