• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
diana - carlos fuentes
41 yaşında ünlü bir şair ve yazar, sadık kaldığı tek şey edebiyat olan bir don juan ve 31 yaşında, güzelliğinin doruğunda bir kadın, ünlü bir sinema oyuncusu. bir yılbaşı gecesi tanışan ve ikisi de evli olan bu iki kişi arasında tutkulu bir aşk başlar. yazar, kadının gizemli güzelliğinin büyüsüne kapılmıştır, aşkla, şehvetle bağlanır ona. ama adını bir tanrıçadan alan diana, yalnızca kendinden daha ileride olan erkekleri kovalayan bir kadındır; yazardan bıkar. yalnızca iki ay süren bu birliktelik, "carlos fuentes"in diana ya da "yalnız avlanan tanrıça" romanına konu olur. romanın başkişilerinden diana, 41 yaşında intihar eden ünlü amerikalı oyuncu jean seberg, yazar da carlos fuentes'tir; diana'nın kocası ise, ünlü fransız yazarı romain gary. aradan 26 yıl geçtikten sonra bu kısa, ama yoğun yaşanan aşkın romanını yazan fuentes, "diana'nın öyküsü bir hayaldir," diyor, "çünkü tüm aşklar gibi yaşamın kendisi de bir hayaldir."

alıntı: can yayınları.


  1. (bkz: yalnız avlanan tanrıça)

    öncellikle şunu belirtmeliyim ki, ben bu kitabı sokak sokak, kütüphane kütüphane, kitabçı kitabçı aradım vakt-i zamanında. can yayınlarındaki baskısı tükenmişti, eskicilerde her şey vardı, diana"dan başka.
    hiç unutmam, if film festivaline bilet bulmak için sabahın köründe biletix"e gitmiştim. ortalıkta benden başka hiç kimse yoktu, zaten biletçi de açılmamıştı. baktım saate, daha iki saatim vardı; mephisto hemen önümdeydi, neyse işte bir kahve içerim, kitaplara bakarım, zaman da geçer fikiriyle mağazaya girdim. daha kahve içmeden kitapları karıştırdığımda eski bir baskısıyla karşılaştım diana"nın. hani daha yazar resminin arka kapağa vurulmayan can baskısıyla. şimdi rahatça kahvemi yudumlayabilirdim.
    peki ne diye bu kadar abartı derseniz, size bu kitabın platonik aşkım olan jean seberg"le ilgili olduğu cevabını veririm. kısacık saçlarıyla, aramıza yılların, ülkelerin, okyanus ve şehirlerin girdiği jean seberg"le.
    her zaman merak ederdim aslında, bir roman kahramanına aşık olmak (empatiyi uzak tutuyorum, onu sadece "varlık" ve "o" olabildiği için sevmek) mümkündü; peki ya sinemadan yansıyan bir "gerçeğe"? burada ulaşılamazlık fikirinin büyüsü var olduğu kadar, temelde aradığınız kadın veya erkeğin yansımasına da cevap bulursunuz. jean seberg öyleydi işte, çok seveni vardı, benim küçük ülkemde pek tanınmasa bile, tanıyanlar onun yalnız avlanan tanrıça olduğunu bilirlerdi.

    romana geldiğimiz zaman ise, fuentes bir zamanlar jean seberg"le flörtleştiği dönemi yazınsal bir anlatıya dönüştürmek istemiş. halbuki bu deneme tarzına roman ismi vererek çok mu ileri gidiyorum? şimdilik küçük bir roman diyelim, hiçbir şey kaybetmeyiz. ve işte bu romanda beni efsunlayan şey, sevdiğim kadının bir başka erkek tarafından elde edilmesi fikriydi. fiktiv bir şey olduğunun farkındayım, ancak romanla empati hakkımı bu yönde kullandığımı itiraf ediyorum.
    carlos fuentes"i çok kıskanırım. bir, sözcükleri piste davet edip dans etmesini; iki, jean seberg"i keşfetmesini.
    fuentes, diana, yani jean seberg"i bir hayale dönüştürür; ona olan tutkusunu sade bir dille anlatır. jean seberg onu terk eder ve terk etmeden önce bir geceyarısı fuentesin gizlice telefon dinleme epizotu vardır ki, çaresizliğin dışavurumuna tanıklık edersiniz.